Yabancı Dilde Konuşma Kaygısı : İngilizce Konuşma Becerisi Nasıl Geliştirilir?
Merve BAŞKUTLU
Özet
Yabancı dil öğrencisinin belirgin bir duruma karşı belirli bir zaman içerisinde gösterdiği tepki olarak tanımlanan yabancı dil kaygısı karmaşık ve çok boyutludur. Uzun yıllar yabancı dil öğretmenleri ve araştırmacılar dil öğreniminin bazı öğrenciler için stres verici bir olay olduğunun farkında olmuşlar ve öğrencilerinin temel dil becerilerini geliştirmek için yabancı dil öğreniminde yaşanan kaygıyı araştırma, tanımlama ve ölçme ile uğraşmışlardır. Horwitz (2001) birçok araştırmacının kaygının dil öğrenimini etkileyen en önemli duyusal etken olduğuna inandığını vurgulamaktadır. Bu çalışmada öğrencilerdeki yabancı dil konuşma kaygısı ve nedenleri analiz edilmiş, bunu aşmak adına çeşitli öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler : Yabancı dil, kaygı, konuşma kaygısı
Giriş
İçinde bulunduğumuz çağda küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arası etkileşim, gelişen ticaret ve yoğunlaşan ülkeler arası diplomatik ilişkilerden dolayı artmıştır ve bu durum bireylerin ana dilleri haricinde diğer dilleri de öğrenmelerini gerekli kılmıştır. Bu anlamda İngilizce başı çekmektedir. İngilizce dinleme, konuşma, okuma ve yazma olarak belirtilen dört önemli beceriyi içermekte olup içerisinde konuşmak en önemli beceri olarak ön plana çıkmaktadır. Çünkü bir dili konuşmak, o dilin öğrenildiğinin ve diğer becerilere hâkim olunduğunun en önemli göstergesidir. Fakat farklı bir dilde konuşma ve dinleme becerisi özel olarak geliştirilmesi karmaşık olan becerilerdir.
Liu ve Jackson (2008) ve Gan (2012) yaptıkları çalışmalarda öğrencilerin İngilizce konuşmalarındaki en önemli engelin kelime bilgisi eksikliği olduğunu belirttiklerini aktarmışlardır. Araştırmalara göre öğrenciler yazarken kullandıkları kelime bilgisi çeşitliliğini konuşurken kullanamıyorlar çünkü konuşma esnasında ihtiyaçları olan kelimeleri daha kısa sürede akıllarına getirmek durumunda kalıyorlar. Buna ek olarak, Gan (2012) öğrencilerin konuşurken dilbilgisi kuralları ile mücadele etmek zorunda kaldıklarını da belirtmiştir. Öğrenciler konuşurken dilbilgisini doğru kullanma hassasiyetleri yüzünden konuşacakları konuya odaklanamadıklarından bahsetmişlerdir. Bu durum bu çalışmada öğrencilerin hata yapmaktan korktukları için İngilizce konuşamadıkları sonucu ile benzerlik göstermektedir. Literatürde ulaşılan sonuçlardan bir diğeri de sınıf içerisinde dilbilgisi ve direk anlatım odaklı dersler işlendiğinden, konuşma becerisini geliştirecek bir ortamın çok fazla oluşamaması (Gan, 2012).
Günümüz koşullarında yetişen bireyler; hem ana dillerini etkin olarak kullanmalı ve etkili iletişim becerilerine sahip olmalı, hem de bir yabancı dili öğrenerek, yetkinlikle kullanmalıdır. Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme sürecini yaşadığı günümüzde, yabancı dil bilmenin ve yabancı dil öğretmenin önemi gittikçe artmaktadır. Demirel (2004), yabancı dil öğretiminin birikerek çoğalan bir süreç olduğunu, bu sürecin içinde bilişsel davranışların ve yeni psiko-motor becerilerin bulunduğunu dile getirmektedir. Başka bir deyişle; yabancı dil öğrenme, bir dili kullanmak için gerekli becerileri kazanma sürecidir. Dil öğrenmede ve öğretiminde kazanılması ya da edinilmesi gereken dört temel beceri dinleme, okuma, yazma ve konuşmadır. Bu becerilerden günlük yaşam içinde en çok kullanılan, hatta kullanılmak zorunda olunan beceri konuşma becerisidir. Yabancı dil öğretiminde genel amaçlardan biri öğrencilerin öğrendikleri dili anlaşılır biçimde konuşabilmelerini sağlamaktır. Bu nedenle, öğrenene konuşma becerisinin kazandırılması için, mümkün olduğunca uygun ortamlar hazırlanması ve dilin iletişimsel yöntemlerle öğretilmesi önem kazanmaktadır (Bright ve McGregor,1983; Demirel, 1999; Florez, 1999; Littlewood, 1984, Murcia, 1991).
Yabancı dil öğretiminde iletişimsel yaklaşımın popüler olmasıyla birlikte, konuşma becerisi dil öğretimi sürecinde üzerinde durulan en önemli hususlardan biri haline gelmiştir. İletişimde önemli bir rol oynayan bu becerinin öğretilmesi ve hedef dilde bu becerinin geliştirilmesi, öğrencilerin hem anlama hem de üretme becerilerinin geliştirilmesi ile doğru orantılıdır (Hughes, 2003). Bu sebepten dolayı, yabancı dil öğrencilerinin çoğu, anlama ve üretme süreçlerinin ikisini de gerektirdiği için, konuşma becerisinin okuma ve yazma gibi diğer becerilere göre daha zor olduğunu düşünürler (Nunan, 1992).
Yabancı dil öğrenme insana sosyal ve akademik hayatta birçok kolaylıklar getirirken beraberinde de problematik durumlar yaşamasına neden olmaktadır. Bunlardan birisi ise dil öğrenme sürecinde ortaya çıkan kaygı durumlarıdır.
Kaygı, kişinin tehdit edici bir uyaranla karşı karşıya kaldığında, yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren, korku, endişe, gerginlik ve huzursuzluk durumu olarak tanımlanmaktadır (Kaya ve Varol,2004; Çakmak ve Hevedanlı, 2005; Schmid, Phelps ve Richard, 2011; Öztürk ve Gürbüz, 2014). Kaygı, bireyin herhangi bir olay ya da nesneye karşı hissettiği, nedeni bilinmeyen korku ve tedirginlik şeklinde ortaya çıkmaktadır (Batumlu ve Erdem, 2007: 2). İnsan bedeninin kendini koruma içgüdüsüyle verdiği doğal bir tepki olan kaygı, normal düzeyde ise bireyi harekete geçirmekte ve konsantrasyonunu arttırmaktadır. Ancak normal seviyenin üzerinde ya da altında olan kaygı bireyin yaşamını olumsuz etkilemektedir (Yaman ve Sofu, 2013: 43).
Karmaşık ve çok boyutlu bir kavram olan yabancı dil konuşma kaygısı ise, topluluk önünde veya karşılıklı konuşmalarda, bireyin konuşmaktan kaçınmasına neden olan, heyecan, gerginlik ve tutukluk hali olarak tanımlanmaktadır (Young, 1990; Gardner ve MacIntyre, 1993; Keşaplı ve Çiftçi, 2017). Bireyin arkadaşları ya da başkaları ile konuşurken, kendini ifade etmekte zorlanmasından kaynaklanan yabancı dil konuşma kaygısı, genel kaygı türlerinden ayrı tutulmaktadır (MacIntyre ve Gardner, 1993;Williams ve Andrade, 2008).
Yabancı dilde konuşma kaygısı, ilk kez Young (1991) tarafından dile getirilmiştir. Yabancı dil öğrenme sürecinde öğrencileri en çok zorlayan ve yüksek derecede kaygı yaşamalarına sebep olan konuşma becerisinin (Öztürk ve Gürbüz, 2014;Sayın, 2015) bir sınav ortamında ölçülmesinin, bu kaygının boyutunu daha da arttırdığı belirlenmiştir.
Chen (2015) yüksek lisans tezinde, yabancı dil öğrenen öğrencilerin sınıf içi sözlü sunumlarında çok fazla konuşma kaygısı yaşadıklarını belirterek, öğrencilerin konuşma becerilerinin gelişiminin bu durumdan olumsuz olarak etkilendiğini vurgulamıştır. Benzer bir şekilde, Çubukçu (2008) da üniversite öğrencileriyle yapmış olduğu çalışmasında öğrencilerin yabancı dil derslerinde diğer derslere nazaran daha çok kaygı yaşadıklarını ve bu kaygının özellikle İngilizce konuşurken ortaya çıktığını belirlemiştir. Bu nedenle, hem genel yabancı dil kaygısının hem de dil becerileri özelinde konuşma kaygısının yüksek olması yabancı dil öğrenme ortamlarında öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebilecek, istenmeyen bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin konuşma kaygısını yanlış yapma endişesi, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlerden kaynaklı endişe, sınıf ortamından kaynaklı korku ve özgüven eksikliğinden kaynaklı endişe olarak tanımladığı görülmüştür.
Genel olarak yabancı dil kaygısı ve bunun nedenleri üzerine 1970’li yıllardan günümüze kadar pek çok araştırma yapılmış olmakla birlikte, dil öğrenme sürecinde kaygıya neden olan faktörler tam olarak saptanamamıştır (Horwitz, Horwitz ve Cope, 1986; Öner ve Gedikoğlu, 2007; Wang ve Chang,2010; Humphries, 2011; Heng, Abdullah ve Yosaf, 2012; Mahmoodzadeh,2012; Melanlıoğlu ve Demir, 2013; Yaman ve Sofu, 2013; Tunçel, 2014; Wu ve Lin, 2014; Yalçın ve İnceçay, 2014).
Yabancı dil konuşma kaygısına neden olan faktörler ve bu kaygının hangi dil becerilerini olumsuz etkilediği konusunda da birçok görüş vardır. Gardner ve MacIntyre’ye göre (1993: 189), yabancı dil konuşma kaygısının altında yatan temel neden, diğer insanlarla iletişime geçme zorunluluğudur. Bireyin konuşma becerisinin her aşamasında etkili olan yabancı dil konuşma kaygısı bir kez yaşandığında, bireyin konuşmaktan hoşlanmamasına ya da kaçınmasına yol açmaktadır (Melanlıoğlu ve Demir, 2013: 392). Başkaları tarafından eleştirilme, alay edilme, rezil olma, küçümsenme ve kendisini zayıf hissetme duyguları ile karakterize olan yabancı dil konuşma kaygısı, bireyin kendini ifade etmesini engellemekte ve konuşma becerisini olumsuz etkilemektedir (Öner ve Gedikoğlu, 2007; Sevim ve Gedik, 2014).
Yabancı dil konuşma kaygısı, öğrenciler açısından rahatsızlık veren bir deneyim olarak nitelendirilmektedir (Gardner ve MacIntyre, 1993: 158).Yapılan araştırmalarda, bireyin konuşma becerisinde sınıf arkadaşlarından daha kötü olduğunu düşünmesi, özgüven eksikliği, mükemmel konuşma isteği, hata yapma, yanlış telaffuz, yetersiz kelime bilgisi, yabancı dile ait önyargılar ve eğitimcilerin hataya yaklaşım biçiminin yabancı dil konuşma kaygısına neden olabileceği belirlenmiştir (Balemir, 2009; Tsiplakides ve Keramida, 2009; Mahmoodzadeh, 2012; Suleimenova, 2012; Melouah, 2013; Tüm ve Kunt, 2013; Öztürk ve Gürbüz, 2014; Luo, 2014).
Horwitz vd. (1986: 125-128) tarafından yapılan bir çalışmada, yabancı dil konuşma kaygısı olan öğrencilerin konsantrasyon güçlüğü yaşadıkları, unutkan oldukları, okula devamsızlık yaptıkları, derse hazırlıksız geldikleri ve ödevlerini yapmaktan kaçındıkları belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin ders esnasında, aşırı terleme, kızarma, başka nesnelerle oynama gibi kaygı belirtileri gösterdikleri ve bulantı, stres, baş ve kas ağrısı gibi fiziksel belirtilerden yakındıkları tespit edilmiştir (Öner ve Gedikoğlu, 2007: 69).Yabancı dili öğreniminde okuma ve yazma kaygısına yol açtığı belirlenen, öğrencilerin yabancı dile yönelik tutumları, kişisel özellikleri, dili kullanma becerisi, eğitimcilerin tutumu, fiziksel unsurlar, kullanılan eğitim teknikleri ve sınıf ortamı (Horwitz vd., 1986; Young, 1990) gibi birçok faktörün konuşma kaygısı üzerinde de etkili olabileceği düşünülmektedir.
Yabancı dil konuşma kaygısının düşük düzeyde olması, öğrencilerin bu yönde çaba göstermesini engelleyen bir unsur olarak değerlendirilirken, yüksek düzeyde olmasının ise kaygının yarattığı fizyolojik ve psikolojik sorunlardan dolayı öğrencilerin konuşmaktan kaçınmasına yol açtığı düşünülmektedir (Koch ve Terrell,1991; Phillips, 1992; Gregersen, 2003).
Daha önce yabancı dil öğrenme kaygısı üzerinde yapılan çalışmalarda eğitimcilerin (Aydın ve Zengin, 2008:85) ve ders içi uygulamaların (Young, 1990: 541) etkili olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla yabancı dil öğrenme kaygısına neden olan bu faktörlerin, konuşma kaygısı üzerinde de etkili olduğu ve bu araştırmadan elde edilen bulgularla örtüştüğü söylenebilir. Dolayısıyla dersin işlenişinde tek düze öğretim yöntemlerinden uzaklaşarak çeşitlendirmeye gidilmesi, öğrencilerin motivasyonunu arttıracak farklı öğretim metotlarının kullanılması yararlı olacaktır. Ayrıca öğrencileri bilişsel, duygusal, davranışsal ve sosyal açıdan geliştirecek uygulamalar dil eğitiminin kalıcılık ve etkinliğini artıracağı için, konuşma kaygısını azaltacaktır.
Araştırma sonuçları, yabancı dil konuşma kaygısının, kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve öğrencilerin mesleki yaşamlarını olumsuz etkileyecek önemli sorunlara yol açabileceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla konuşma kaygısının öğrencilerin, tembel, motivasyondan yoksun ya da olumsuz tutuma sahip olmasından kaynaklandığını düşünmek yerine, bunun bir psikolojik sorun olduğunu kabul etmek ve anlamak gerekmektedir. Konuşma kaygısı olan öğrencilerin derse katılımlarının sağlanması, en küçük bir katılımın dahi takdir edilmesi, derslerin daha küçük gruplar halinde yapılması, samimi bir sınıf atmosferinin yaratılması, aşırı düzeltme yerine destekleyici bir tutum sergilenmesi ve öğrencilerin öz güvenlerini arttırmaya yönelik görev ve sorumlulukların verilmesinin konuşma kaygısını olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir.
Yabancı dil konuşma kaygısının azaltılması konusunda en önemli görev eğitimcilere düşmektedir. Bu nedenle eğitimcilerin iyi bir gözlemci olması, konuşma kaygısının altında yatan nedenleri anlama ve çözümleme becerisine sahip olmaları gerekmektedir. Ayrıca derslerin işlenişinde kullanılan yöntem ve tekniklerin seçiminde, mümkün olduğunca öğrenci merkezli yaklaşımın tercih edilerek, derse aktif katılım sağlanabilir. Yabancı dil eğitiminde, farklı yöntem ve tekniklerin kullanılması, drama, oyun, yarışma, grup çalışmaları, ikili konuşmalar gibi uygulamalara yer verilmesi, sadece konuşmaya yönelik ders planlamalarının yapılması ve yabancı dil partnerliğinin teşvik edilmesi konuşma kaygısının azaltılmasında etkili olacaktır.
Ülkemizde yabancı dil öğrenmek artık bir lüks değil zaruri ihtiyaç haline gelmiştir. Artık okul öncesi dönemden başlayarak tüm okullarda yabancı dil eğitimi verilmekte, dil öğrenmenin önemi vurgulanmaktadır. Ancak buna rağmen bireylerin en çok zorlandığı konuların başında yabancı dil konuşma pratiği gelmektedir.
Öğrenciler dil sınavlarından ve imkanları olduğu halde dil ağırlıklı okulları tercih etmekten kaçınıyorlar. Yetişkinler dil beklentisi yüksek olan, yabancı dilde hazırlanmış iş ilanlarına başvurmaya çekiniyorlar. Ülkemizde zorunlu eğitimin içerisinde yoğunlaştırılmış yabancı dil eğitimi olduğu halde her yerde dil kursları var. İnsanlar okulda yabancı dil öğreniyor, yeterli gelmiyor kurslara gidiyor. Takviye kitaplar, online eğitimler alınıyor. Ancak yine de ülkece yabancı dil konuşma konusunda oldukça gerideyiz.
Zenoglosofobi yabancı dil konuşma korkusu demektir ama yabancı dili öğrenmekten değil öğrendiklerini konuşmaktan korkmak anlamına gelir. Ülkemizde yaygın olarak öğrenilmeye çalışılan ve okullarda da müfredat dersi olan yabancı dil İngilizcedir. Peki okul öncesi dönemden itibaren öğretilmeye çalışılan bu dili konuşma noktasında çekince yaşamamızın nedeni nedir?
Yabancı dil konuşma korkusu birden fazla nedene bağlı olarak açığa çıkabilir. Karakteristik özellikler, yüklenen anlamın büyüklüğü, performans kaygısı, başarısızlık korkusu, özgüven eksikliği, yetersiz bilgi neden olabilmektedir. Kültür, sosyo-ekonomik düzey ve eğiticinin rolü de konuşmaya yönelik tutumu etkilemektedir.
Yeterli bilgiye sahip olmadığımız bir konuda akıcı ve detaylı konuşmamız güçtür. Kelime hazinemizi geliştirmez, yeni kelimeler öğrenmezsek ifade gücümüz azalır. Konuşmamız sıradanlaşır. Öyleyse yabancı dilde konuşabilmek için de konuşulan konuya hakim olmak gerekir. Bütün bunları sürekliliği sayesinde konuşma becerisi kazanılır. Ancak hata yapmaktan hoşlanmayan, mükemmeli arayan kişiler için bu süreç oldukça sancılı geçmektedir.
Yabancı dil öğrenen birçok kişi dili konuşurken stres, endişe ve kaygı yaşadıklarını belirtir. Yabancı dil konuşma korkusu yaşayanlar eleştirilmekten, yanlış ifade etmekten ya da anlaşılamamaktan endişe duyarlar. Bu kişiler çoğunlukla mükemmeliyetçi veya otoriter ebeveynlerce yetiştirilmiş ya da böyle bir öğretmenden eğitim almışlardır. Dolayısıyla konuşmaya veya öğrenmeye yönelik zihinlerinde bariyerler vardır ve bariyerleri aşmak onlar için kolay değildir.
Yabancı dil öğrenmeye yüklenen anlam da dil öğrenimini zorlaştırabilmektedir. Yabancı dilin amacı farklı coğrafyalardaki diğer insanlarla aynı dili konuşabilmek ve iletişim kurabilmektir. Ancak yabancı dil konuşma safhasında ortaya çıkan kaygı durumu iletişimi daha başlamadan bitirmektedir. Bunun en büyük nedeni yabancı dil derslerinin müfredatta zorunlu bir ders olarak sunulmasıdır.
Horwitz ve arkadaşları yabancı dil kaygısının “akademik ve sosyal ortamlarda performansın değerlendirilmesi” ile ilgili olduğunu ifade ederek bunu üç tür kaygı ile bağdaştırmıştır. Bunlar; “iletişim korkusu”, “sınav kaygısı” ve “olumsuz değerlendirilme korkusu” dur.
Yabancı dil konuşma korkusu gelişimine etki eden bir diğer faktör ise günlük hayatta pratik yapamamalarıdır. Ülkemizde yabancı dil konuşma sıklığı ve ortamı oldukça azdır. Turistik bölgelerde dahi insanlar yabancılarla konuşmaya çekinmektedir. Konuşmak zorunda kaldıklarında da büyük stres yaşamakta cümle kurmaya çalışmak yerine beden dilini kullanmaktadırlar. Diyalog bitip, güvenli alana geçtiklerinde ise kurabilecekleri alternatif cümleler zihinlerine hücum etmektedir. Ancak beklenmedik anda kendilerine soru yöneltilmesi, konuşma için yeterli pratiklerinin olmayışı ve hatasız cümle kurma beklentileri iletişim girişimlerini engellemektedir.
Okullarda dahi yeterli konuşma pratiği derslerde yapılmamaktadır. Yazma, okuma, dinleme alanlarında öğrenciler kendilerini geliştirebilse de konuşma için zorunluluk bulunmamaktadır. Sınavlarda dahi konuşmaya yönelik değerlendirme bulunmamaktadır.
Dil öğrenme ve konuşma bireyin onu pratiğe dökmesi gereken durumlar ortaya çıktığında mümkündür. Anadilimizde de konuşma öncesi dönemde kimse bize dilbilgisi öğretmez, mükemmel konuşmamız beklenmez. Kurallı konuşmayı ve yazmayı çoğunlukla okul çağında öğreniriz. Onun dışında edindiğimiz dil evde ve sosyal yaşam içerisinde maruz kalma sonucu gelişir.
Kapalıçarşı gibi turistik bölgelerde ya da tatil beldelerinde esnafın eğitimi olmadan akıcı konuşabilmesi buna örnektir. Kurallı konuşmaz, mükemmel cümle kurmaya çalışmazlar. Hedefleri doğru iletişim kurmak, karşı tarafın anlayabileceği şekilde kendilerini ifade edebilmektir.
Sonuç olarak nedeni her ne olursa olsun bilginin eksikliği kaygının gelişimini besler. Performans kaygısı ve başarısızlık korkusu da yabancı dil konuşma korkusu oluşmasına neden olmaktadır. “Başarısız olacağım. Yanlış telaffuz edeceğim. Alay edecekler. Herkes gülecek.” Bu tarz negatif duygu ve düşünceler kişinin baskı hissetmesine ve potansiyeli altında performans sergilemesine neden olmaktadır.
Oysa turistler bizimle Türkçe konuştuğunda hepimiz mutlu oluruz. Dilimizi konuşma çabalarını taktir ederiz. Onlarla alay etmez, aksine eksik yanlış kurmaya çalıştıkları cümleleri anlamaya çalışırız. Ve onlara yardımcı olabildiğimizde de mutlu oluruz. Aynı şey bizim yabancı dil konuşma serüvenimizde de geçerlidir. Konuştuğumuz kişiler bizi dinlerken anlamaya çalışırlar. Telaffuz hatalarımızı bulmaya odaklanmazlar. Çabamızı takdir eder ve ortak bir dilde anlaşabiliyor olduğumuz için mutlu olurlar.
Yabancı Dil Konuşma Korkusu Nasıl Yenilir?
Okul Öncesi Dönemde Yapılabilecekler
Okul öncesi çağda henüz önyargıların oluşmadığı dönemde çocukların yabancı dile maruz bırakılması yararlıdır. Berrak zihinle hem daha hızlı hem de doğru öğrenmeleri mümkün olacaktır. Erken yaşlardan itibaren çocuklarda yabancı dil öğrenimine ilgi ve merak uyandırılmalıdır. Okuma kitaplar, aktiviteler, müzikler, çizgi filmlerle ilgileri desteklenmelidir. Mümkünse evde de çocukla yabancı dil konuşulmalıdır.
Yabancı dilini geliştirmesi için pratik yapabileceği akranlarıyla bir araya gelmesi desteklenmelidir. Hataları değil, doğruları pekiştirilmeli, çabası her daim takdir edilmelidir. Dil bilmenin temel amacı çocuğa anlatılmalıdır. Dil öğrenimini bir performans unsuru değil, sosyalleşme ve evrenselleşme aracı olarak görmesi sağlanmalıdır.
Okul Döneminde Neler Yapılabilir?
Okul dönemi artık İngilizcenin ders olarak anlatılmaya başlandığı dönemdir. Burada işin içerisine puanlama girdiği için performans kaygısının gelişmesi olasıdır. Kaygının olumlu düzeyde tutulabilmesi için öğretmenin öğrencilere yaklaşımı ve derse yönelik tutumu son derece önemlidir. Öğretmen öğrencilerinin hatalarını vurgulamak yerine çabalarını takdir etmeli, yanlışlarını rencide etmeden düzeltmelidir.
Sınıf içerisinde bol konuşma pratiği yapılmalı, mümkünse ders içerisinde ana dil konuşturulmamalıdır. Derse katılım, soru sorma, soruya cevap verme olağan hale gelmeli öğrenciler interaktif eğitimden keyif almalıdır. Okul dışında da İngilizce konuşmayı teşvik edecek çalışmalar yapılmalıdır. Konuşma kulüpleri kurulmalı, öğrenciler okul dışında da yabancı dil konuşacak şekilde sınıf içerisinde eşleştirilmelidir. Ders içerisinde öğrencilere konu anlatımı yaptırılabilir, yabancı dilde münazaralar düzenlenebilir.
Öğrenciler yabancı dil konuşma korkusu yaşamamak için okul dışında dil pratiklerini artırabilecekleri alanlar araştırmalıdır. Online programlarla konuşma pratiği yapabilir, online konuşma sınıflarına katılabilirler. Kitap okuyabilir, yabancı gazete ve dergileri takip edebilirler. Sosyal medya aracılığı ile yabancı ülkelerden akranlarıyla iletişime geçebilirler.
Üniversite eğitiminde yurtdışı öğrenci değişim programlarına katılabilir, başka bir ülkede eğitimlerini bir süreliğine devam ettirebilirler. Staj programlarını çok uluslu şirketlerde yapabilir, iş ortamında da yabancı dile maruz kalmalarını sağlayabilirler.
Yetişkinlikte Neler Yapılabilir?
Yetişkinlikte dil öğrenimi çocukluktaki kadar kolay değildir. Sıfırdan öğrenmek zor olsa da imkansız değildir. Hızlandırılmış ve yoğunlaştırılmış dil programlarına katılabilirsiniz. Mevcut bilgiyi geliştirmek ise çok daha kolaydır. Belli düzeyde İngilizce alt yapınız varsa destek alarak kısa sürede konuşabilir hale gelebilirsiniz. Burada amacınızı doğru belirlemeniz konuşma motivasyonunuz için oldukça önemlidir. Konuşmayı neden istiyorum, konuşmaya neden ihtiyacım var? Sorularını yanıtlamalısınız.
Cevap kariyerinizde yeni fırsatlar edinmek ya da tamamen globalleşebilmek olabilir. Farklı ihtiyaçlarınızda olabilir. Ancak özellikle eğitim alırken amacınızın belli olması önemlidir. İş İngilizcesi ile günlük İngilizce eğitimi birbirinden farklı olacaktır. Konuşma kulüplerine katılmak, bol diyalog, sesli okumalar, müzik dinleme, film-dizi izleme faydalı olmaktadır. Yurtdışı seyahatleri düzenlemek, dili yerinde kullanmakta kişilerin öğrenme ve konuşma isteklerini artırmaktadır.
Yabancı dil konuşma korkusu kariyerinizin önüne geçmesin. Tüm çabanıza rağmen kaygınız performansınızı düşürüyor, iletişim kurmanıza engel oluyorsa profesyonel destek alabilirsiniz. İkinci bir dil dahi bazı meslekler için yeterli değildir. Kariyerinizde başarı elde edebilmek, fark yaratmak ve evrensel düzeyde gelişmeleri takip edebilmek için yabancı dil becerinizi geliştirmelisiniz.
İngilizce, aslında öğrenmesi en kolay yabancı dillerden biri; ancak bazen gözümüzde o kadar büyütüyoruz ki, beynimizin içinde neredeyse imkânsız hale geliyor. Aslında İngilizce zor değil, sadece korkularımız fazla. En büyük korku da, konuşma korkusu. Peki ne gibi durumlarda bu korkular çıkıyor, görelim :
- “Ya hata yaparsam?! Yapmamam lazım ama ya yaparsam?!”
Pek farkında değiliz ama aslında Türkçe konuşurken de, dil bilgisi kurallarını bozuyoruz. Peki bu karşımızdakinin bizi anlamasına engel oluyor mu? Hayır! İngilizceyi doğru bir şekilde konuşmak ulaşılamayacak bir seviye değil, ancak bu seviyeye ulaşmak için ilk etapta hata yapmanız normal. Bu gayet olağan bir durum.
- “Şimdi herkes bana gülecek!”
İster derste olun ister yabancı insanların olduğu bir yerde, kimse size “is” yerine “are” dediniz diye gülmez. Küçük dil sürçmeleri, ana dili İngilizce olan kişilerde bile olur. Önemli olan iletişim kurabilmektir.
- “Öğretmenim kesin bende umut olmadığını düşünüyor!”
Asla! Konuşurken hata yaptığınızda öğretmeninizin düşündüğü tek şey vardır: Bu hata nasıl düzeltilir? Hangi yöntemler izlenmelidir? Yaptığınız hatayı sürekli olarak tekrarlıyorsanız, belli ki yanlış bir yol izlenmiştir ya da izlenen yolun değişmesi gerekmektedir. Özellikle öğretmeninizin karşısında hata yapmaktan çekinmeyin. Aksine, özgürce hata yapın. Bu şekilde size doğruyu gösterecek, siz de öğreneceksiniz.
- “Kaç yaşına gelmiş, kariyer yapmış insanım. İki cümleyi bir araya getiremiyorum!”
Eğitim sürecinde yaşadığınız zorlukları kişiselleştirmemelisiniz. İngilizce öğrenmeye geç başlamış olabilirsiniz, ancak sakın unutmayın, bu sadece sizin başınıza gelen bir şey değil. Birçok profesyonel, öğrencilik dönemlerinde iyi bir İngilizce eğitimi alamadığı için iş hayatına atıldıktan sonra İngilizce öğrenmeye başlıyor.
- “Güzelim kıza ‘she’ yerine ‘he’ dedim!”
She yerine he demek, they dedikten sonra fiile –s takısı getirmek ve daha birçok gramer hatası, konuşma sırasında yapılabilir. Bu problemi aşmak için sık pratik yapmak yeterli. Zaten bir süre sonra otomatik olarak doğru zamirleri, fiilleri ve çekimleri söyleyeceksiniz.
- “Türkçesi sigara içmek ise İngilizcesi de drinking cigarette’tir.”
Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya çalışmak, sık sık hata yapmamıza sebep olur. Örneğin, sigara içmek fiilini ilk etapta birçok kişi drinking cigarette olarak çevirmiştir. Oysa doğru olan fiil “smoking”tir. Doğduğumuz ve yetiştiğimiz kültür içerisinde Türkçe düşünmemiz çok normal. Bu sorunu uzman eğitmenlerin yardımıyla kolayca aşabilirsiniz.
- “Sen şimdi İngilizce mi biliyorsun? E bi’ İngilizce konuş da görelim!”
Çiçeği burnunda İngilizce öğrencisinin en büyük sancılarından biri de, kendisine zorla İngilizce konuşturulmasıdır. “E haydi, bi’ İngilizce konuş!” denildiğinde, bir anda tüm beyin donar. Hatta bırakın İngilizceyi, aklınızdan Türkçe de gider. Böyle durumlarda sakın moralinizi bozmayın. Şöyle düşünün; biri size gelip “Haydi bana bir fıkra anlat!” dese, 3 saniye içerisinde aklınıza bir fıkra gelir mi? Gelmez. Bir müddet düşünmeniz gerekir. Yani burada duraksamanızın sebebi İngilizce bilginizden kaynaklanmamaktadır. Bu, her ani soruda gerçekleşebilecek bir duraklamadır.
- “Off, bu kelimenin İngilizcesini biliyordum ama neydi? Hatırlayamıyorum!”
İletişim sürecinde bazı kelimeler aklınıza gelmeyebilir, ancak yine de panik olmanıza gerek yok. Her zaman dediğimiz gibi, önemli olan sağlıklı iletişim kurabilmeniz, anlaşılabilmeniz. Örneğin, “şüpheli” kelimesinin İngilizcesi aklınızda gelmedi mi? O zaman o kelimeyi tanımlamaya çalışın. Şüpheli yerine, ‘suç işlediği düşünüldüğü için göz altında olan kişi’ diyebilirsiniz. Karşınızdaki bu kelimeyi anlayıp, “suspect” diyecektir.
- “Acaba yanlış mı telaffuz ettim? Dediğimi anlamadılar mı?”
Kelimelerin doğru telaffuz edilmesi, önemli bir konu; çünkü bazı kelimelerin söylenişi çok küçük ses farklılıkları içerse de, çok farklı anlamlar taşıyabiliyor.
- “İki kelime arasında çok mu bekliyorum? Acaba insanlar bana akıcı konuşamadığım için mi bakıyor?”
Akıcı konuşabilmeniz için pratik yapmanız önemli. İngilizce eğitiminin iletişim odaklı olması gerekir ve bunun için sık sık takviye dersler verilmelidir. Doğru yerde doğru temelleri attıktan sonra İngilizce konuşabileceğiniz ortamlarda bulunmanız ve bu şekilde pratik yapmanız, akıcı bir İngilizceye sahip olmanızı kolaylaştırır.
İngilizce Konuşma Sırasında Nasıl Rahat Olunur ?
“Pratik yapmak işi mükemmelleştirir” sözünü duymuşsunuzdur. İngilizce konuşurken özgüveninizi artırmanın en iyi yolu dili kullanırken rahat olmaktır ve bunu yapmak için de sık sık pratik yapmanız gerekir. İşte olumlu ve düşük stresli bir şekilde İngilizce alıştırma yapmanın yolları :
- WhatsApp Kullanın
Eğer sizin gibi İngilizce öğrenen arkadaşlarınız ya da sınıf arkadaşlarınız varsa İngilizce mesajlaşabileceğiniz ve sesli mesajlar gönderebileceğiniz bir WhatsApp grubu başlatmayı deneyin. Hazır olduğunuz zaman konuşma alıştırması yapmanıza imkan tanıdığı için WhatsApp harikadır, böylece canınız istemediği zaman kendinizi bir tartışmanın ortasında bulmaktan endişelenmenize gerek kalmaz.
- Sevdiğiniz Şarkıların Sözlerini Öğrenin
İngilizce ritim ve telaffuzu rahatlıkla öğrenebilmek için en sevdiğiniz şarkılara eşlik ederek şarkı söyleme alıştırması yapın. Elbette, İngilizce konuşurken şarkı söylemeyeceksiniz ama bu alıştırma, İngilizce konuşmayı daha doğal bir şekilde öğrenmenize yardımcı olacak.
- Yüksek Sesle Okuyun
Kitap okumanın yeni bir dil öğrenmenin harika bir yolu olduğunu zaten biliyoruz, ama yüksek sesle okumuyorsanız çalışmaya verdiğiniz zamanı en iyi şekilde kullandığınızı söyleyemeyiz. Bir daha ki sefere evinizde iyi bir İngilizce roman okurken gerçek anlamda İngilizce konuşmaya alışmak için paragrafları yüksek sesle okuduğunuzdan emin olun. Bir süre sonra İngilizce konuşmaya o kadar alışacaksınız ki sohbet etmek size çok doğal gelecek.
Dinleme becerilerinizi geliştirmek için de sesli kitapları deneyebilirsiniz. Greatest AudioBooks adlı YouTube kanalı farklı türlerden eksiksiz sesli kitaplar sunuyor—ve bunların birçoğu da ödüllü yazarların elinden çıkmış kitaplardır. Ve eğer anlatıcıyla birlikte okumak isterseniz sağ alt köşedeki “CC” butonuna basmanız ve altyazıları okumanız yeterli.
- Anadilinize Bağımlılığınızı Azaltın
Kabul edelim ki her sıkıştığınızda anadilinizde konuşmaya başlarsanız rahat bir şekilde İngilizce konuşmaya hiçbir zaman başlayamazsınız. Banka hesabı açmak ya da doktora muayene olmak gibi söylediğiniz şeylerin kelimesi kelimesine anlaşılması gerektiği bir durumda olmadığınız sürece rahatınızdan ödün vermeli ve mümkün olduğunca sadece İngilizce kullanmalısınız. Tek seçeneğiniz İngilizce konuşmak olduğu zaman özgüveninizin ne kadar hızla yükseldiğini görünce şaşıracaksınız!
- İngilizceyi Doğal Bir Şekilde Öğrenin
Anadili İngilizce olan kişiler nasıl İngilizce konuşacaklarını ders kitaplarından öğrenmezler, o halde siz neden bunu yapasınız? İngilizce öğrenmek için doğal yaklaşım dışarı çıkmanızı, konuşurken hatalar yapmanızı ve gramer kuralları ve telaffuz hakkında fazla düşünmeden İngilizce bilgilerinizi kullanmayı gerektirir—ayrıca, İngilizce konuşanların çoğu iyi bir aksana bayılır!
Bütün bu ders kitapları ve testler olmaksızın İngilizce öğrenmek hakkında daha fazlasını keşfetmek istiyorsanız Go Natural English YouTube kanalına bir göz atın. Katılabileceğiniz tonlarca ilgi çekici içerik ve egzersiz bulunuyor.
Kültürel pratik yoluyla İngilizcenizi geliştirmenin diğer bir yolu ise FluentU’nun İngilizce içeriğidir. Burada sadece eğlenceli olmayan, aynı zamanda gerçek dünyadan içeriklere sahip olmasıyla güncel de olan sayısız içeriği gezebilirsiniz. En iyisi ise iOS ve Android uygulamaları ile istediğiniz her zaman çalışabilecek olmanız.
- İngilizcenin Sadece Bir Dil Olduğunu Unutmayın
Günün sonunda İngilizce sadece bir dildir ve bu dili birbirimizle iletişim için kullanırız. Kendinizi ifade etmeyi başardığınız sürece iyi bir başlangıç yapmış olursunuz. İngilizce konuşma çalışmalarının sizin için bir stres kaynağı olmasına izin vermeyin. Ve hata yapsanız da endişelenmeyin. Herkes hata yapar. Bu hataları kabul etmeyi öğrenmek ve bunlardan ders çıkarmak özgüven kazanmanın yoludur!
Neden İngilizce Konuşma Pratiği Yapmalısınız?
İngilizce günümüzün olmazsa olmaz yabancı dili. Nereye giderseniz gidin ister iş olsun ister seyahat İngilizce ihtiyaçlarınızı karşılamanıza yardımcı olacak tek dildir. Dünyanın en yaygın konuşulan dili olan İngilizce sayesinde hem işinizde yükselebilir hem de sosyal hayatınızda daha etkin biri haline gelebilirsiniz. Online İngilizce öğrenmek isteyen herkes eğitimin genelinin ders kitaplarına dayalı olacağını düşünebilir ancak doğru bir İngilizce eğitiminin ana noktalarından biri dil pratikleri olmalıdır. Bir dili öğrenmek istiyorsanız mutlaka konuşma pratiği yapmanız gerekir. Peki neden İngilizce konuşma pratiği yapmak bu kadar önemlidir? İngilizce pratik yapmak eğitiminizi nasıl etkiler?
İngilizce Konuşma Pratiği Yapmanın Önemi
1 . Akıcı Konuşmanızı Sağlar
Dil pratiği yapmak üzerinizdeki korku ve endişeleri atarak bir süre sonra rahat ve kaygısız konuşmanıza yardımcı olur. Online İngilizce kurslarınızda yapacağınız konuşma pratikleri sayesinde zamanla İngilizce cümle yapılarına aşina olacak bir süre sonra daha hızlı ve daha akıcı konuşmaya başlayacaksınız.
2 . Motivasyonunuzu Arttırır
İngilizce konuşma pratiği başlangıçta birçok insan için zor bir süreçtir. İngilizce öğrenmeye başladığınızda konuşmaktan çekinebilir, nasıl konuşacağınızı bilemeyebilirsiniz. Ancak bu süreç herkeste aynıdır ve pratik yapmaya devam ettikçe geliştiğinizi fark ederek motivasyonunuzun arttığını bu sayede daha rahat ve kendinden emin konuştuğunuzu fark edeceksiniz.
3 . Kariyerinizi ve Kişisel Gücünüzü Artırır
Sadece anadilinizi bildiğiniz bir dünyada yine sadece anadilinizi bilen insanlar ile iletişim kurabilirsiniz. Ancak dünyanın en çok konuşulan dilini bildiğinizde artık nereye giderseniz gidin, dili ne olursa olsun İngilizce konuşabilen herkesle iletişim kurabilirsiniz. İngilizce konuşmak size yeni arkadaşlıklar, yeni ilişkiler, iş ve seyahat imkanları sağlar.
4 . Hatalarınızı Fark Etmenizi Sağlar
Sürekli olarak İngilizce konuşma pratiği yapmak kelime dağarcığınızdaki ve İngilizce gramer bilginizdeki eksiklikleri de ortaya çıkarır. Özellikle online dil eğitimlerinizde yaptığınız konuşma pratiklerinde eğitmenleriniz size ne tip hatalar yaptığınızı iletebilir ve bunları düzeltme şansı elde edebilirsiniz. Eğitmenleriniz sizinle konuşmaktan ve sizin de İngilizcenizi geliştirmenize yardımcı olmaktan keyif duyar, bu yüzden online pratiklerinizi yaparken hata yapmaktan korkmadan rahat bir şekilde konuşma pratiklerinize odaklanabilirsiniz.
İngilizce Konuşmak (Speaking) İçin Neler Yapabilirim?
Onlarca İngilizce ders kitabını bitirebilir, sayısız kelime ve cümle kalıbı ezberleyebilirsiniz ancak eğer speaking pratiğiniz yoksa öğrendikleriniz yalnızca birer bilgi olarak kalır. İngilizce konuşmak birçok insanın hata yapmaktan en çok korktuğu ve en çok çekindiği konudur. Ancak akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilmek istiyorsanız speaking geliştirmek şart. Peki bu nasıl olacak? Hangi yöntemler ile speaking geliştirilir?
İngilizce Konuşma Becerisi (Speaking) Nasıl Gelişir?
1 . Odağınız Dilbilgisi Olmasın
İngilizce konuşmanın önündeki en büyük engellerden biri konuşmaya çalışırken dilbilgisi kurallarına odaklanmaktır. Sınavlarınızda ya da yazılı metinlerde dilbilgisine dikkat etmek tabii ki çok önemlidir ancak günlük konuşma dilinde dilbilgisine tamamen odaklanmak gereksizdir. Konuşma pratiklerinizi doğal bir şekilde, kuralları çok düşünmeden gerçekleştirerek daha rahat ve günlük konuşma diline daha uygun bir şekilde konuşabilirsiniz.
2 .Dinleme ( Listening) Çalışmalarına Önem Verin
Listening, speaking yapmanın en önemli adımlarından biridir. Çünkü eğer daha en başta dinlediklerinizi anlamazsanız konuşmanız da imkansızlaşır. Bunun için özellikle İngilizce podcastlerden faydalanabilirsiniz. Günlük işlerinizi yaptığınız esnada bir yandan listening yapmak speaking geliştirmek için harika bir yöntemdir. Bunun dışında İngilizce şarkılar dinlemek, izlediğiniz film ve dizileri İngilizce dublajlı izlemek de listening geliştirmenizi kolaylaştırır.
3 . Tercümeyi Bırakın
İngilizce cümle kurmaya başladığınızda kelimeleri kendi dilinize tercüme etmeyi azaltın ya da tamamen bırakın. Kendi dilinizde kuracağınız cümlelerde kelimelerin sıralanışı muhtemelen farklı olacaktır ancak İngilizcede cümle ve kalıplar anadilinizin yapısından farklıdır. Tercüme etmek yerine İngilizce cümle ve kalıpları öğrenirseniz kelimeler üzerine düşünmek ve tercüme yapmak zorunda kalmazsınız.
4 . Rahatlayın
Speaking pratiklerinin gelişmesini engelleyen bir diğer konu da konuşmaktan, hata yapmaktan korkmaktır. Eğer speaking konusunda rahat olmazsanız çalışmalarınızda ilerleme kaydedemezsiniz. Kimse bir anda yeni bir dil öğrenmez ve İngilizce öğrenmek isteyen herkes sizinle aynı süreçlerden geçmek zorunda kalır. İyi derecede İngilizce konuşan kişiler de başlangıçta sizinle aynı hataları yapmıştır. Rahatlamak, kendinize güvenmek ve kendinizden emin olarak düzenli bir şekilde dil pratiklerinize devam etmek bir süre sonra speaking çalışmalarınızın meyvelerini almanızı sağlayacaktır.
İngilizce Dil Pratiği Nasıl Yapılır?
İngilizce dil pratiği yapmak, hızlı ve kolay bir şekilde İngilizce öğrenmenin en temel yollarından biridir. Yabancı dil öğrenen birçok kişiye hedeflerini sorduğunuzda size ilk olarak ”akıcı konuşmak” cevabını verirler. Akıcı konuşmak özellikle İngilizce gibi global bir dilde önemli bir hedeftir. Ne kadar çok gramer çalışırsanız çalışın eğer dil pratiğiniz yoksa akıcı konuşamazsınız.
İngilizce Dil Pratiği Yapmanın Yolları
1 . Konuşun
Bir dil hakkında pratik yapmanın en temel yolu tabii ki o dil özelinde sürekli olarak konuşmaktır. Fırsatınız oldukça evde, okulda, iş yerinde İngilizce konuşmaya özen gösterin. Örneğin yakın arkadaşlarınızdan destek alarak günlük konuşmalarınızı İngilizce yapmaya çalışabilirsiniz. Çocuklarınızla küçük bir oyun başlatarak İngilizce konuşmalar gerçekleştirebilir bu sayede hem kendinizin hem de onların pratik yapmasını sağlayabilirsiniz.
2 . Teknolojiyi Kullanın
Hayatımızın bir parçası olan teknolojiyi İngilizce dil pratiği yapabilmek için de kullanabilirsiniz. Örneğin Google aramalarınızda ”konuşma” seçeneğini kullanmak iyi bir pratik yoludur. Bu sayede Google’ın söylediklerini anlayıp anlamadığınızı kontrol edebilir, hatalarınızı daha rahat anlayabilirsiniz. Skype, WhatsApp gibi uygulamalar üzerinden de sevdiklerinize İngilizce küçük sesli mesajlar ileterek pratik sayınızı arttırabilmeniz mümkün.
3 . İzleyin, Dinleyin ve Okuyun
Sık sık konuşmak tabii ki oldukça önemli ama bunun yanı sıra İngilizce konuşmalar dinlemek, izlemek ve okumak İngilizce dil pratiğinizi geliştirmenin önemli adımlarından biri. Bunu sağlayabilmek için dizi ve filmleri İngilizce dublajlı olarak izleyebilir, İngilizce şarkılar dinleyebilir, sık sık İngilizce dergi, kitap ve blog okuyarak pratik alanınızı genişletebilirsiniz.
Akıcı Bir Şekilde İngilizce Konuşmak İçin Öneriler
Akıcı bir şekilde, anadili gibi İngilizce konuşabilmeyi kim istemez ki… Düşününce birçoğumuz için hayal gibi gelen bu durum aslında sanıldığı kadar zor bir şey değil. Sadece belirli bir programa ve tekniklere uymanızı gerektiren speaking geliştirmeyi başarmak iş görüşmelerinde ya da kariyerinizde size önemli bir artı sağlar. Online dil kursu alanlar için son derece basitleşen dil pratiğine küçük teknikler ekleyerek kısa sürede akıcı konuşmayı garantileyebilirsiniz.
Akıcı İngilizce Konuşma Teknikleri
1 . Kayıt Yöntemini Kullanın
Gün içinde sadece 5 -10 dakikanızı ayırarak kayıt yöntemini kullanabilirsiniz. Günlük hayatta kullandığınız cümleleri, kısa diyalogları tekrar edip kaydedin. İngilizce kitap ya da dergilerden kısa metinler okuyun ve kayıt sonrasında hatalarınızı gözden geçirin. Her gün düzenli bir şekilde kendi konuşmalarınızı kaydedip ardından dinleyerek hatalarınızı gözden geçirirseniz bir süre sonra daha akıcı ve hatasız konuşmaya başladığınızı fark edeceksiniz.
2 . Hata Yapmaktan Korkmayın
İngilizce’yi çok iyi bildiğini söyleyen kişiler bile yeri gelir hata yapabilir. Kimse hiçbir konuda kusursuz değildir. Hata yapmadan ilerlemek mümkün olmayacağı için sık sık hata yapacak, kelimeleri yanlış telaffuz edeceksiniz demektir. Bu sizi korkutmamalı aksine bu durumdan faydalanmanın yollarını bulmalısınız. Örneğin konuşurken yaptığınız hataları fark edip not etmek onu bir daha tekrarlamamanız için harika bir yöntemdir.
3 . Konuşmaları Tekrarlayın
Anadili İngilizce olan kişilerin konuşmalarını dinleyerek onunla birlikte bu konuşmaları tekrarlayın. Sık sık durdurun, başa alın, ileri sarın ama konuşmanın tüm metinlerini tek tek konuşmacı ile birlikte siz de tekrar edin. Bu yöntemi sevdiğiniz kişilerin konuşmalarıyla, keyifli videolarla ya da kısa diziler ile gerçekleştirebilirsiniz.
4 . Dil Pratiğine Önem Verin
Görüntülü İngilizce konuşmak dil pratiği yapmanın keyifli yollarından biridir. Bir arkadaşınız ya da aile üyeniz ile bunu gerçekleştirebileceğiniz gibi online İngilizce kursuna kaydolarak öğretmenleriniz ile de sık sık görüntülü konuşarak dil pratiği yapabilirsiniz. Unutmayın gün içinde ne kadar çok İngilizce’ye maruz kalırsanız dilinizin akıcılığı da o denli gelişecektir.
Özetle, öğrencilerin en fazla önem verdikleri dil becerisi konuşma becerisi olarak tespit edilmiştir. Öğrenciler konuşma becerisi içerisinde de akıcı konuşma, yeterli kelime bilgisine hakim olma ve anlaşılır konuşmanın önemli olduğunu düşünmektedirler. Öğrenciler İngilizce konuşamama nedenleri arasında kelime bilgisine sahip olmamayı, aşırı heyecanlı olmayı, hata yapmaktan korkmayı ve yeterli bilgiye sahip olmamayı göstermişlerdir. Ders içerisinde sunum, rol oynama, drama, tartışma gibi tekniklerden faydalanılması, böylelikle öğrencilerin birbiri ile etkileşim içinde olacakları bir ortamın oluşturulması önemlidir. Bu belirtilen hususlar Ur (1996) nın belirttiği öneriler ile de uyumludur. Ders içerisinde kitaba dayalı bir ders işleme modeli tercih edilmemelidir. Al Hosni de konuşma becerisine engel olarak ders kitabına bağlı kalmanın konuşmayı gölgelediğini belirtmiştir. Karagedik (2012) yaptığı çalışmasında ders süresince konuşma etkinliklerine ayrılan zamanın okutmanlarca az bulunduğu görüşüne ulaşmıştır. Konuşma yapmadan önce öğrencilerin konuşma etkinliği yapılacak konu ile ilgili kelimeleri öğrenmesi için gerekli aktivite ve egzersizler yapılmalıdır.(Boroujeni ve Fard, 2013) Sınıf içerisinde samimi bir ortam oluşturulmasına, böylelikle öğrencilerin yaşaması muhtemel konuşmaktan çekinme probleminin engellenmesine, bununla beraber sıraların düz şekilde değil U düzeninde öğrencilerin birbiri ile etkileşime açık şekilde sıralanmasına özen gösterilmelidir (Çınar,2010) Yazılı materyallerden daha fazla görsel materyaller derslerde kullanılmalıdır (Ertürk, 2006) Bilgisayar, video gibi teknolojik materyaller ders içerisinde etkin bir biçimde kullanılmalıdır.
Öneriler
Hu ve Wang (2014), yabancı dil öğrenme ortamlarında ortaya çıkan kaygının nedenlerini araştırdıkları çalışmalarında öğrencinin bireysel özelliklerinin yanı sıra, uygun olmayan öğrenme ortamlarının ve özellikle de sınıftaki diğer öğrencilerin özelliklerinin de kaygıyı önemli düzeyde etkilediğini vurgulamışlardır. Masuda (2010) da, benzer bir şekilde diğer öğrenenler tarafından olumsuz değerlendirme korkusunun yabancı dil öğrenme kaygısının en önemli nedenlerinden biri olduğunu belirtmiştir. Smith ve Schroth (2014) da yaptıkları araştırmada yabancı dil kaygısının öğrencilerin sınıf içi performansını etkilediği sonucuna ulaşmışlardır. Bu bağlamda, konuşma becerisinin yabancı dil öğrenenlerde geliştirilmesi gereken 4 temel dil becerisinden biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, öğrencilerin yabancı dil konuşma kaygısı yaşamaları yabancı dil öğretimi açısından istenmedik bir durum olarak değerlendirilebilir. Çünkü, bu kaygıyı yaşayan öğrencilerin konuşma becerilerinin geliştirilmesi, dolayısıyla da tam anlamıyla yabancı dil öğrenmelerinin gerçekleşmesi ve dil hakimiyetlerinin gelişmesi söz konusu olamaz. Bu bağlamda, yabancı dil öğrenme ortamlarında öğrencilerin yabancı dil kaygılarının ve özellikle de konuşma kaygılarının ortadan kaldırılması için öğretmenlerin uygun strateji, yöntem ve teknikleri kullanmaları ve öğrencilere uygun bir öğrenme ortamı oluşturmaları önerilebilir. Ayrıca, gelecek araştırmalar da daha geniş bir örnekleme ulaşarak farklı eğitim seviyesindeki öğrencilerin konuşma kaygısı yaşayıp yaşamadıkları belirlenerek bu konudaki bilgininin genellenebilirliğini sağlayabilecek nicel araştırmalar desenlenmesi önerilebilir.
Sonuç ve Değerlendirme
Horwitz, Horwitz ve Cope (1986)’a göre bireylerin yabancı dil konuşma kaygısı yaşama nedenleri akademik ve sosyal bağlamda performans değerlendirme ile alakalı olduğunu ifade etmişlerdir. Bu performans değerlendirme kaygıları öğrenenlerin yaşadıkları iletişim endişesi, sınav kaygısı ve olumsuz değerlendirilme korkusu şeklinde sınıflandırıldığı göz önünde bulundurulduğunda, öğrencilerin yabancı dil konuşma kaygısı yaşamalarının temel sebebinin olumsuz değerlendirilme korkusu şeklinde kendini gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, öğrencilerin görüşlerine göre, bu olumsuz değerlendirmenin özellikle sınıf içindeki akranları tarafından yapılması kaygı düzeylerini önemli ölçüde artırdığı belirlenmiştir.
“ Yeni bir dil öğren, yeni bir ruh edin.”
(Çek Atasözü)
___
KAYNAKÇA
Agbalizu, M.U.N. (2006). How Does Anxiety affect Performance in a Foreign Language. The Institute of Education of The British University in Dubai.
Chan, D.Y. ve Wu, G. (2004). A Study of foreign language anxiety of EFL elementary school students in Taipei country. Journal of National Taipei Teachers College,17 (2), 287-320.
Chen, Y. (2015). ESL students’ language anxiety in in-class oral presentations.(Unpublished Master’s Thesis). Marshall University, USA.
Çakıcı, D. (2015). Foreign language anxiety of prospective English language.International Journal of Languages’ Education and Teaching, 495-507.
Er, S. (2015). Foreign language learning anxiety of Turkish children at different ages.International Online Journal of Education and Teaching (IOJET), 2 (2). 68-78.
Ergür, O.D. (2004). Yabancı dil öğrenimi sürecinde kaygı (Anxiety during the process of foreign language learning). Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,26, 48-53.
Horwitz, E. K., Horwitz, M. B. ve Cope, J. (1986). Foreign language classroom anxiety.The Modern Language Journal, 70 (29), 125-132.
Hu, L. ve Wang, N. (2014). Anxiety in foreign language learning. International Conference on Global Economy, Commerce and Service Science (GECSS 2014). Atlantis Press.
Masuda, C. (2010). Causes and effects of foreign language classroom anxiety: A case study of learners of Japanese in the United States (A Terminal Project).University of Oregon, USA.
Yıldırım, S. (2007). Foreign language anxiety: Listening and speaking. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9 (3), 178-206.
Murcia, M.C. (Ed.). (1991). Teaching English as a second or foreign language. (2nd ed.).Boston: Heinle & Heinle Publishers.
Balemir, S. H. (2009). The Sources of Foreign Language Speaking Anxiety and The Relationship Between Proficiency Level and the Degree of Foreign Language Speaking Anxiety (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Bilkent Üniversitesi, Ankara.
Öner, G. ve Gedikoğlu, T. (2007). Ortaöğretim öğrencilerinin İngilizce öğrenimlerini etkileyen yabancı dil kaygısı. Gaziantep University Journal of Social Sciences, 6(2), 67-78.
Öztürk, G. ve Gürbüz, N. (2014). Speaking anxiety among Turkish EFL learners: The case at a state university. Journal of Language and Linguistic Studies, 10(1), 1-17.
Sevim, O. ve Gedik, M. (2014). Ortaöğretim öğrencilerinin konuşma kaygılarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 52, 379-393.
Tunçel, H. (2014). Yabancı dil öğretimine yönelik kaygı çalışmalarına genel bir bakış. Route Educational and Social Science Journal, 1(2), 126-151.
https://www.zozuq.com/en/i/resources/blog/how-can-i-improve-my-english-speaking-skills-4087/
https://etkilipratikingilizce.com/ingilizce-konusma-korkusu-part-1/