Özet: Veblen’in teorisinin temel noktaları kurum, içgüdü ve alışkanlık kavramlarıdır. Bu kavramlar yapılan bu çalışma kapsamında anlamlandırılarak Veblen’in Kurumsal Evrim Teorisinin bireyin kurumsal ve toplumsal evrim sürecindeki yeri araştırılacaktır. Bu teorinin iktisat sosyolojisine yeni bir bakış açısı kazandırdığı iddia edilerek toplum-birey ilişkileri incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Veblen, Kurumsal Evrim Teorisi, İçgüdü, İktisat Sosyolojisi, Alışkanlık.
Jel Kodu: B50, B52, Z13.
The Contribution of Veblen’s Institutional Evolution Theory to Sociology of Economy
Abstract: The main points of Veblen’s theory are institution, instinct, and habit concepts. In the scope of this study, the meanings of these concepts are given and the place of the individual in the process of social and institution and evolution is searched. This theory brings a new perspective to the sociology of economy, claiming that the relations of community-individual are examined.
Key Words: Veblen, Institutional Evolution Theory, Instinct, Sociology of Economy, Habit.
Jel Codes: B50, B52, Z13
GİRİŞ
20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan kurumsal iktisatın en önemli temsilcisi ve kurumsal iktisat okulunun kurucusu olan Thorstein Bunde Veblen’in Ortodoks İktisadı eleştirileri iktisadi düşün dünyasına büyük katkıda bulunmuştur. Veblen ortaya attığı “kurum” kavramı ile farklı bir perspektiften toplumsal olayları ele alarak “alışkanlık” ve “içgüdü” kavramları ile toplumsal evrimi tanımlamıştır.
Yerleşik iktisat düşüncelerine yepyeni bir yaklaşım getiren Veblen, “kurumsal evrim teorisi” ile toplumu bireyin mi yoksa bireyin mi toplumu etkilediğini kurumlar ve bireyler bağlamında araştırmıştır. Durkheim’dan itibaren süregelen bu tartışmalar birçok eleştiriyi de beraberinde getirmektedir. Durkheimbireysel eylemin etkilerini yok saymaktadır. Durkheim toplum bazı şeyleri kısıtlasa da belirleyemez diye iddia etmektedir. Giddens’a göre, bireyler toplum içinde edilgen bir şekilde varlıklarını sürdürmezler. Yaptıkları tercihlerle aynı zamanda kendilerini kısıtlayan toplumsal yapıyı da değiştirirler (Giddens, 2008: 143-144).
Mark Garanovetter değindiği ve hatta daha öncesinde Polanyi tarafından kullanılan “gömülülük (embeddedness)” kavramı ile iktisat sosyolojisine katkıda bulunur. Bu kavrama göre iktisadi alan; politik, kütürel ve toplumsal süreçler içinde gömülüdür.
Garanovetter’den sonra Giddens ın da takip ettiği bu tartışmalar Veblen’in kurumsal evrim teorisine kadar sürmektedir. Veblen düşünce dünyasında birçok özellik barındırmaktadır. Bu yepyeni ve eleşitirel bakış açısı kendini evrim teorisinde de göstermektedir. Ekonomik yapıyı ve ekonomiyi bir bütün olarak inceleyen Veblen, toplumun en küçük yapısı olan bireyin toplumsal etkilerden, içgüdülerden ve alışkanlıklardan bağımsız olarak incelenmemesi gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda Veblen için içgüdü ve alışkanlıklar birey davranışlarını anlamlandırması ve ekonomik faaliyetlerin açıklanması yönünden oldukça önemlidir.
Bu çalışmada Thorstein Bunde Veblen’in yeni iktisat sosyolojisine katkıları “kurum” kavramının anlamlandırılması ile bireyin eylemlerinin bu kavram ile nasıl şekillendiği açıklanarak anlatılacaktır. Bireyin toplumla ilişkileri ve etkileşimleri Veblen’in kazandırdığı yeni bakış açısı ile yorumlanmaya çalışılacaktır. Çalışmanın ilk bölümünde iktisat ve sosyolojinin birbiri ile etkileşimleri ve gelişimi anlatılacak, ikinci bölümde kurumsal iktisadın ortaya çıkışı ve Veblen’den bahsedilecek, üçüncü bölümde kurumsal evrim teorisi, alışkanlıklar, kurum ve içgüdü bağlamında irdelenecek ve son kısımda da kurumsal evrim teorisinin ve dolayısıyla Veblen’in iktisat sosyolojisine katkıları aktarılacaktır.
1.İktisat ve Sosyoloji İlişkisi
19.yüzyıldan itibaren iktisat küreselleşmenin etkisiyle disiplinler arası yerini almıştır. Politik Ekonomi kavramı ekonominin politika altında incelenebileceği düşüncesi terkedilmiş, ekonomi terimi artık kullanılmaz olmuş ekonomi iktisat terimi ile adlandırılmaya başlanmıştır. Özellikle marjinalist devrimle birlikte bu gelişme hız kazanmıştır.
Sosyolojiyi ele alacak olursak sosyoloji kendini inceleme alanı olarak iktisattan daha geniş bir yerde konumlandırır. Özellikle marjinalist devrimle iktisadın kendini daraltması sosyolojinin önünü açmıştır. Ondokuzuncu yüzyılda daha bütüncül iddialar peşinde koşan politik ekonomi, sosyoloji için rakip konumdayken, marjinalist devrimi geçirmiş olan iktisat içinse sosyoloji tamamlayıcı disiplin konumuna geçmiştir (Clarke, 1982, 23). Eskiden beri birbirinin rakibi olarak görülen iktisat ve sosyolojinin birbirini tamamlayıcı konumunu alması tarihçi iktisatçıların özellikle Carl Menger’in yöntem kavgasının sonucudur. Bu kavgada iktisadın ilk yolu seçmesi ve giderek teknikleşecek olan bir dile doğru evrilmesi paradoksal bir biçimde iktisat ile sosyoloji arasındaki ilişkiyi de rakiplikten tamamlayıcılık ilişkisine dönüştürmüştür (Yılmaz, 2012, 1-17).
2.Kurumsal İktisadın Ortaya Çıkışı ve Thorstein Bunde Veblen
İktisadi düşünce sisteminin oluşmaya başlaması en eski uygarlıklara dayanmaktadır. Her toplumun farklı bir yapıya ve dolayısıyla düşünce sistemine sahip olması bu konuda inceleme ve araştırma yapmayı zorlaştırmaktadır. Bu durum iktisadi düşünce biliminin önemini arttırmaktadır. Düşünce tarihi eski uygarlıklardan günümüze kadar olan bilgi birikimin aydınlatılmasına ve anlaşılmasına büyük katkı sağlamaktadır (Kazgan, 2012, 41-42).
İktisadi düşünce tarihiyle ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar iktisadi okullar çerçevesinde ele alınmıştır. Yapılan çalışmaların bazıları teorileri tahlil araçları olan teori ideoloji ilişkisi, zaman mekân ilişkisi, sayısal analiz tekniklerinden faydalanarak, diğerleri ise nitel tekniklerden faydalanarak açıklamaya çalışmıştır.
Klasik iktisadın kurucusu olan Adam Smith iktisat biliminin başladığına inanılmaktadır. Schumpeter, iktisadi analiz hakkındaki düşüncelerin genel bir görüş birliğine varılmasının yani Schumpeter’in söylemiyle bir “klasik duruma” ulaşılmasının 18.yy’da gerçekleştiğini, bu sebeple de Adam Smith’in ünlü eseri “Milletlerin Zenginliği”nin yayım yılı olan 1776 yılını iktisat teorisinin başlangıç yılı olarak kabul etmiştir ve bu konuda şöyle demiştir: “Ancak her klasik durum, kendinden önce gelen çalışmaları özetler veya birleştirir. Bu nedenle tek başına anlaşılmaları mümkün değildir” (Savaş, 1997, 2). Bu yorum iktisadi tarih analizin önemini bir kez daha vurgulanmaktadır.
19.yüzyıla gelindiğinde ise kurumsal birikim süreçlerinin bireysel birikim süreçlerinin yerine geçtiği görülmektedir. Adam Smith’in “Milletlerin Zenginliği” ni yayınlamasının üzerinden 125 yıl geçmiş, büyük şirketler kurumsallaşmaya, uluslararasıllaşmaya başlamıştır. Sermaye sahipleri artık kurum kavramını yaşamlarına sokmuşlardır. “Kurumsal iktisat” kavramı ilk kez Walton Hamilton tarafından, 1918 yılındaki Amerikan İktisatçılar Birliği’nin yıllık toplantısında sunduğu “İktisat Teorisine Kurumsal Yaklaşım” (The Institutional Approach to Economic Theory) adlı bildiride kullanılmıştır. Hamilton bu bildiri ile genel olarak Ortodoks iktisat geleneğinekarşı çıkmakta ve alternatif bir görüş olarak kurumsalcı düşünceyi sunmaktadır. Hamilton’a göre kurumsal iktisat, kurumlara ve onların ekonomik yaşamdaki etkive sonuçlarına odaklanan bir düşünce akımıdır (Rutherford, 2004, 40).Bu dönemde Thorstein Bunde Veblen de kurumsal kültürü ve düşünce yapısını yazmış, “Kurumsal İktisat” kavramını iktisat yazınında yer edinmesini sağlamıştır.
Kurumsal İktisada en çok katkıyı Amerikalı iktisatçılar yapmış, bunlardan en çok öne çıkanı ve fikrin kurucusu olarak Veblen kabul edilmektedir. T.B.Veblen içinde yaşadığı toplumu acımasızca eleştirerek ekonomideki, sosya yapıdaki dengesizlikleri temel almıştır. Öyle acımasız eleştirmiştir ki Amerikan ekonomisinden beslenen en iyi Amerikan ekonomisi eleştirmeni olarak bilinir (Demir, 1996, 88). Sonuç olarak Kurumcu okul Amerika’da meydana gelen sosyoekonomik sıkıntılarla meydana gelen iktisat teorisine olan güvenin sarsılması ile ortaya çıkmıştır.
3.Kurumcu Evrim Teorisi Teorisi: Alışkanlık, İçgüdü ve Kurum
Evrim zaman içinde meydana gelen küçük ama sürekli olan değişimlerdir. Biyoloji açısında evrim türlerin zaman içinde değiştiği ve eski türlerden yenilerinin ortaya çıktığı bir süreçtir. Biyoloji ile iktisadın işbirliği 19. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İktisatta evrim teorisinin önünü açan Veblen “Kurumcu Evrim Teorisi” ile bu fikrini savunmaktadır.
Veblen’in kurumcu evrim iktisat düşüncesinde teknoloji büyük rol oynar. Özellikle teknolojideki değişimin anlamı evrimci teorinin temelini oluşturur. Veblen insanı doğada etkin bir varlık olarak tanımlayarak, onun teknik eylemini kurumsal ve toplumsal değişimin itici gücü olarak görmüştür (Gürkan, 2007, 240).
Kurumcu evrim teorisinin yapıtaşı kurum kavramıdır. Veblen, kurumu “belirli bir dönemde yaygın olarak kabul edilen düşünce ve davranış alışkanlıkları olarak tanımlamaktadır (Veblen, 1973, 133). Bu anlamda kurumlar, Veblen’in analizinde geçmişten devralınan düşünce alışkanlıklarının bir toplamını yansıtmakta ve bireylerin eğilimlerini, tercihlerini ve değerlerini biçimlendiren önemli bir unsur olarak ele alınmaktadır (Rutherford, 2001, 174).
Alışkanlık kavramı da Veblen’in kurum tanımı içinde yer almaktadır. Kurum kavramının ortaya çıkabilmesi için belirli bir topluluğun etkileşim içinde bulunması gerekmektedir. Bu etkileşim içinde bulunan kişilerin düzenli olarak tekrarladıkları belirli davranışların varlığı dikkati çeker. Bu durum bir kurala da dönüşebilir. Veblen bu sürekli tekrarlanan davranışlara “ alışkanlık” olarak tanımlamıştır. Burada, alış-kanlık eylemi ilk olarak bireysel düzeyde daha sonra kolektif düzeyde insanın çeşitli durumlarda nasıl düşünmeye ve davranmaya eğilimli olduğunu belirleme işlevini görmektedir. Bu açıdan, düşünce alışkanlıkları toplumsal hayata ilişkin alışkanlıkların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır ( Dinar, 2011, 43-65).
Teoride yer alan diğer önemli unsur ise içgüdüdür. Veblen’ in analizinde içgüdü alışkanlıkları yönlendiren itici güçtür. İnsanların sahip oldukları içgüdüler davranışlarını buna bağlı olarak da alışkanlıklarını ve kurumları belirler. Ancak, Veblen, insanın sahip olduğu içgüdülerin kurumların belirlenmesinde önemli bir rolü olduğunu söylemekle birlikte, kurumların sadece bu içgüdülere dayalı olarak ortaya çıktığı düşüncesine karşı çıkmaktadır.
Veblen, bu düşüncesini aşağıdaki gibi ifade etmektedir:
“İnsan davranışının diğer alanlarında olduğu gibi, ekonomik yaşamda da alışkanlığa dayalı hareket tarzları ve ilişkiler gelişir ve gelenekle kurumlar yapısına yerleşir. Bu kurumların kendilerine ait buyurucu, alışkanlığa dayalı bir gücü vardır…. Eğer tersi olsaydı, insanlar evrensel olarak bir kurumsal yapının meydana getirdiği geleneksel zeminlere ve değerlere değil de, sadece ve doğrudan insan doğasına özgü yetenekler ve eğilimlerin meydana getirdiği geleneklere aykırı zeminlere ve değerlere dayalı olarak davransaydı, o zaman ne kurum ne de kültür olurdu. Ancak toplumun kurumsal yapısı var olmayı sürdürür ve insanlar onun ana hatları içinde yaşar (Veblen, 1954, 43)
Özetle, Veblen’ in iktisadi analizinde kurumlar geçmişten devranılan düşünce alışkanlıklarından oluşmaktadır. Dolayısıyla kişilerin davranışları alışkanlıkları ve içgüdülerin belirlediği kurumlar tarafından biçimlendirilir.
4.Veblen’in Kurumsal Evrim Teorisinin İktisat Sosyolojisine Katkısı
Sosyoloji iktisadın bireyci yaklaşımı ve piyasa ilişkilerine odaklanan yapısı nedeniyle ilgilenmediği toplumsal alana hâkim olmuştur. Bu şekilde iktisadın terk ettiği piyasa dışı alanlar sosyolojinin inceleme alanına girmiştir (Kalleberg, 1995). 1930’lu yıllarda Alman iktisatçılar Weber, Schumpeter ve Durkheim Alman İktisat Sosyolojisi geleneğini oluşturmuşlardır. Tarihsel yaklaşımların önemini vurgulayan bu gelenek iktisadi gelişme ve ekonomide devletin rolü gibi konular üzerinde durmuştur. Bu yaklaşımda aynı zamanda uluslararasında çeşitli karşılaştırmalı analizler yapılarak iktisadın kültürel bir bilim olduğunun altı çizilmiştir (Swedberg, 1991, 258).
1980’lerde ise ortaya çıkan yeni iktisat sosyolojisi bilimi kurumsal iktisat üzerinde durulması gerektiğine vurgu yapmıştır. 1990’larda tüm dünyada özellikle de Amerika’da İktisat Sosyolojisi popüler hale gelmiş, üniversitelerde en çok çalışma yapılan alan haline gelmiştir.
Veblen’ in kurumsal evrim teorisinin iktisat sosyolojisine katkısını yaptığı analizlerin sadece ekonomik alanda olmayıp ekonomi dışı alanları da analiz etmesiyle varsayabiliriz. Bu bağlamda Veblen’in analizi kıt kaynaklarla yapılan üretim, bölüşüm ve mübadele işlemlerinin yapıldığı ekonomik alanın ötesine taşınmıştır. Ayrıca, Veblen analizini sadece ekonomik alanla sınırlandırmadığı gibi ekonomik alanı da sadece iktisadi unsurlarla ele almamış, iktisadi alanı da sosyolojik bir bakış açısı ile incelemiştir (Dinar, 2013, 43-65).
Yaptığı kurum tanımıyla Veblen her ne kadar özellikle edilgen insan anlayışına eleştiriler yöneltse de iktisadi analizlerinde temel hedefi bireyi ve kurumsal yapıları sosyal açıdan değerlendirmektir. O teorisiyle sosyolojiye aşırı sosyalleşmiş ve eksik sosyalleşmiş analizleri ile katkıda bulunmuştur. Veblen’in analizi Yılmaz (2012)’nin de belirttiği gibi, Granovetter (1985; 1992) ile yoğun bir biçimde tartışılan Yeni iktisat Sosyolojisi olarak adlandırılan kuramsal analiz biçimi ile önemli paralellikler göstermektedir (Dinar, 2011, 43-65).
SONUÇ
Thorstein Bunde Veblen, evrim kavramının Darwin’in seçilim teorisi çerçevesinde maddi hayatın birikimli sürecini değişim süreci olarak değerlendirerek eski çağlardan günümüze kurumsal evrimi adıyla incelemiştir. Kurumsal evrim teorisine göre toplumun değişimi toplumsal düşünce ve alışkanlıklarındaki değişime bağlı olarak farklılaşır. Toplumun düşünce alışkanlıkları ise teknolojik değişimdeki farklılıklara bağlıdır. Bu yüzden de teknolojik değişim kurumsal evrim teorisinin itici gücüdür. Bu durum değişimin dinamik boyutunun teknoloji tarafından sağlanmasından dolayıdır.
Veblen’de toplumsal evrim süreklidir, bu durum da toplumsal birikime vurgu yapmaktadır. Alışkanlık kavramı ile bireyler sadece haz peşinde koşan bir unsur olmaktan çıkarılmış sosyal bir varlık olarak ele alınmıştır. Buradan bireyi davranışa iten temel etmenin haz veya acı olmadığı içgüdü denilen kavram olduğu kanısına varılır. Bireyler böylelikle hem kültürel yapıdan hem de toplumdan etkilenmektedirler. İçgüdü kavramı insanın doğuştan ve özgün olan eğilimlerine ve dolayısıyla bireysel özgüllüklere, alışkanlık kavramı ise bireyin toplumsal ve kültürel sistem tarafından biçimlendirilen yönlerine işaret etmektedir (Kilpinen, 2003, 298).
Kurumsal evrim teorisinde Veblen analizinde temel kavram olarak ele aldığı içgüdü, kurum ve alışkanlık kavramları birey ile toplu arasındaki ilişkileri odak noktasına oturtmuştur. Alışkanlık kavramı insan davranışlarının sadece rasyonellikten ibaret olmadığını ortaya koymakta ve bu anlamda insanların alışkanlıkları ve içgüdüleri olan varlıklar olarak kavramsallaştırılmasına yardımcı olmaktadır. Bu şekilde insanın sadece kendi çıkarını maksimize etmeye çalışan soyut bir varlık olarak kavramsallaştırılmasından vazgeçilmektedir. Dolayısıyla alışkanlık kavramı ile dünyanın daha gerçekçi bir şekilde açıklanabilmesi mümkün hale gelmektedir (Hodgson, 2004, 407). Evrim kavramı ise ona göre kurum ve birey arasındaki karşılıklı nedenselliğe bağlı hale getirmiştir. Bu durum da kurumun ve bireyin rollerinin ne denli önemli olduğunu karşımıza çıkarmaktadır. Analizleri bu öneminden dolayı “Yeni İktisat Sosyolojisi”ne yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
KAYNAKÇA
Baş Dinar, Gülenay (2011). Veblen’in İktisadi Analizinde Sosyo Ekonomik Evrimi ve Darwinizm. Darwin ve Evrimsel İktisat Sempozyumu (Derleyenler: Muammer-Kaymak, Ahmet Şahinöz), Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara.
Baş Dinar, Gülenay (2011). Bir Bilim Felsefesi Olarak Pragmatizmin Veblen’in Bi-limsel Bilgi Anlayışındaki Yeri. İktisadi Felsefeyle Düşünmek (Derleyenler: Ozan İşler, Feridun Yılmaz), İletişim Yayınları, İstanbul.
Baş Dinar Gülenay (2011), “Kapitalizmin İstikrarsızlığı: Veblen, Keynes ve Minsky”. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi.
Demir, Ö. (1996). Kurumcu İktisat. Vadi Yayınları, Ankara.
Giddens, Anthony (2008). Sosyolojide Kuramsal Düşünme. (Yay. Haz.: Cemal Güzel), Kırmızı Yayınları, İstanbul. Demir, Ö. (1996). Kurumcu iktisat. Vadi Yayınları, Ankara.
Gürkan, Ceyhun (2007). Veblen, Schumpeter ve Teknoloji. E. Özveren(der.), Kurum-sal İktisat, İmge Kitabevi, İstanbul, 241-242.
Hodgson, Geoffrey M. (2004c). The Evolution of Institutional Economics: Agency, Structure and Darwinism in Americal Institutionalism, Routledge, USA.
Kalleberg, A.L. (1995). “Sociology and Economics: Crossing the Boundaries”, Social Forces, 73(4): 1207-1218.
Kazgan, G. (2012). İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi. Remzi Kitabevi, İstanbul.
Kilpinen, Erkki (2003), “Clarence Ayres Memorial Lecture: Does Pragmatism Imply Institutionalism?”, Journal of Economic Issues, Vol. 37, No: 2, s. 291-304.
Rutherford, M. (2001). “Institutional Economics: Then and Now”. Journal of Economic Perspectives, Volume 15, Number 3, Pages 173-194.
Savaş, V. (1997). İktisadın Tarihi. Liberal Düşünce Topluluğu, Ankara.
Swedberg, R. (1991), “Major Traditions of Economic Sociology”, Annual Review of Sociology, 17: 251-76.
Veblen, Thorstein B. 1954 (1921), Engineers and Price System, Viking Press, New York.
Veblen, Thorstein B. 1973 (1899), The Theory of Leisure Class, Houghton Mifflin Company, Boston.
Yılmaz, Feridun (2012), “İktisat, Kurumsal İktisat ve İktisat Sosyolojisi”, Sosyoloji Konferansları, 45, 1-17