1.Uluslararası Düşünce Gelenekleri
I.a. Radikal Düşünce Geleneğinde Diplomasi ve Diplomatlar
Radikal gelenek, adından da anlaşılabileceği üzere diplomaside kullanılan alışılageldik yöntem ve araçlardan ziyade sistemin değişimine yönelik diğer araçlara başvurarak ilgili aktörün kendine uluslararası sistemde yeni bir alan açmasını teşvik eden düşünce geleneğidir. Özünde diğer aktörlerle iletişimi hedefleyen diplomasi, radikal gelenekte karşı aktörü düşman olarak tanımlayarak ilgili aktörün uluslararası sistemde kendini revizyonist olarak addetmesine imkân sağlayan bir araç formuna dönüşmektedir.[1] Örneğin, James Connoly’nin 1915 yılında kaleme aldığı İşçilerin Cumhuriyeti adlı eserinde Britanyalı diplomatları ikiyüzlülüğün vücut bulmuş hali olarak tanımlayarak İrlanda ile Britanya arasındaki ilişkilerde ahlak, dürüstlük ve sağduyu aranmaksızın politikaların hazırlanması gerektiğini öne sürmüştür.[2] Bu örnekten hareketle, radikal gelenekte diğer düşünce geleneklerinden farklı olarak ortak noktalar aranmaksızın statükoyu değiştirmeye yönelik politikaların güdülmesi gerekliliğinin elzem görüldüğü anlaşılmaktadır.
Radikal gelenekte diplomasi incelendiğinde bir diğer önemli husus ise diplomatların uzlaşıdan ziyade kendi bireysel çıkarlarını ön plana koyan bir zihniyete sahip olduğu faraziyesidir.[3] Bu düşünceye göre diplomat, ya kendi bireysel çıkarları için barışı öteleyen veyahut temsil ettiği aktörün kazancını maksimize ederek temsil ettiği güç nispetinde kendi gücünü ve kudretini arttırmak isteyen bir birey olarak tanımlanmıştır.
Diğer yandan, burada ifade edildiği biçimde diplomatları ele almak da resmin bütününü görmemizi engellemektedir. Zira, radikal düşüncede klasik radikal düşüncede öngörüldüğü gibi sadece sistemde görece zayıf aktörler değil, sistemdeki başat aktörlerin de zaman zaman radikal düşünceye uygun olarak revizyonist faaliyetler gerçekleştirdikleri gözlemlenmektedir.[4] Artık sistemin kendi çıkarlarına yetirince hizmet etmediği düşünen başat aktör, kartların yeniden dağıtılması yoluyla mekân ve zamanın yeniden düzenlenmesi kararını alabilir. Literatüre XXI. Yüzyılda giren “Dönüşüm Diplomasi” kavramıyla beraber radikal gelenekte düşünce yeni bir alan kazanmıştır. Buna örnek olarak, Amerika Birleşik Devletleri, 11 Eylül saldırıları sonrası sistemi yeniden kurgulanmasını Condoleezza Rice marifetiyle dünyaya duyurmuştur. Dönemin Dış İşleri Bakanı olan Rice, 2008 yılında Georgetown Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada “Dönüşüm Diplomasisi” kavramını tanımlayarak diplomatların devletlerin temsilcisi değil, toplumların temsilcisi olarak hareket etmeleri ve bu minvalde bir fikriyata sahip olmaları gerektiğini tüm dünyaya duyurmuştur.[5] Zira, 2006 yılında yine Rice tarafından belirtilen “Yapıcı Kaos” teriminin kullanılmasıyla beraber Orta Doğu’nun laboratuvar ilan edilmesi diplomatların devletlerden ziyade toplumları tanımasını elzem kılmıştır.[6]
Son olarak, radikal düşünce geleneğinde diplomasinin bir diğer türü de baltalayıcı diplomasidir. İnsanoğlunun doğuşundan beri diplomatların casus görülmesinin sebeplerinden birisi olan baltalayıcı diplomasi, diplomatların ilgili devletlerin yumuşak karınlarının belirlenmesi ve bu noktalara yasal olmayan yollarla kışkırtılmasını amaçlayan diplomasi türüdür. Baltalayıcı diplomasi ele alındığında, iki tür baltalayıcı diplomasi olduğu görülmektedir. İlki, kendi devleti namına ve çıkarına uygun olarak ilgili devlette ülkesinin imajını olduğunun tam tersi olarak göstermek üzerine kurgulanmış baltalayıcı diplomasidir. Örneğin, Nazi Almanya’sı Britanya büyükelçisi Joachim von Ribbentrop’un Britanya’da yürüttüğü faaliyetler sayesinde Nazi rejimi 1939 yılına kadar Britanya’da endişe uyandırmamıştır.[7] Bir diğer baltalayıcı faaliyet türü de diğer aktörün kendi bünyesinde bulunan yerel grupların el altından desteklenerek diğer aktörü uluslararası sistemde soyutlamaya çalışmaktadır. Örneğin, İran’ın 1990’lı yıllardan itibaren Lübnan ve Sovyetler Birliği’nden ayrılan Müslüman Cumhuriyetleri’nde bulunan terör gruplarını desteklemesi bunun en önemli örneklerinden birisidir.[8]
Sonuç olarak, radikal gelenekte diplomasi uzlaşıdan ziyade rekabeti önceleyen bir diplomasi geleneğidir. Nihai hedef, aktörün kendi çıkarını kollamasından ziyade diğer aktör/aktörlerin çıkarlarını baltalamasıdır.
I.b. Rasyonel Düşünce Geleneğinde Diplomasi ve Diplomatlar
Rasyonel düşünce, bireyin her vaka karşısında en mantıklı kararlar alarak gerek kısa gerekse uzun vadedeki çıkarını hesaplayarak karar almasını öngören düşünce geleneğidir. Bu minvalde diplomasi, kısa vadeli ve uzun vadeli sonuçların göz önünde bulundurarak diğer aktörlerde etkileşimin sağlamasıdır. Özünde diplomasi, bilgelik ve erdemin aranmasıdır. İstenilen çıktıların alınabilmesi için diğer aktörler iletişim daim olması rasyonel gelenekte diplomasinin mihenk taşıdır. Zira, bu gelenekte diplomasi ve diplomat sadece kendi devletinin çıkarları gütmekle mesul değil, aynı zamanda diğer aktörleri de sistemin mantığı çerçevesinde sisteme adapte etmekle mükelleftir. Kısacası diplomat, her kararında “Devlet Aklı” ve “Sistem Aklı” arasında ince bir denge kurmak zorundadır[9].
Rasyonel geleneğe özgü bir diğer özellikle ise yapılan hatalarla ders alınarak sistemin rasyonalitesinin zamanla gelişeceği varsayımıdır. Buna göre, bugünün uluslararası sistemi düne göre daha rasyonel olduğuna göre yarının uluslararası sistemi bugüne nispeten daha rasyonel olacaktır. Bu noktada diplomat sistemin rasyonalitesinin arttırılması için bir öğretmen niteliği taşır. Zira, dünyanın bir bölgesindeki alt sistem dünyanın geri kalanına göre daha rasyonel nitelikler taşıyorsa bir öğretmen olan diplomat bu alt sistemi dünyaya tanıtmak ve benimsetmek rolünü üstlenmelidir. Martin Wight’a göre XIX. yüzyıl Avrupası’nda görülen alt sistemin dünyanın geri kalanına tanıtılarak uluslararası sistemin daha rasyonel hale gelmesi diplomatlar sayesinde tesis edilmiştir.[10]
Her ne kadar sistemin rasyonelleştirilmesi rasyonel diplomasi de ön plana çıkarılmışsa da diğer devletlerin sisteme entegre edilmesi sürecine itidalle yaklaşılmalıdır. Tinker Bell diplomasiye göre, tecrübe ve mantığın diğer aktörlere ısrarla dikte edilmesi, diğer aktörlerin sisteme inancını ortadan kaldırması dünya savaşlarının en büyük sebebidir.[11]
Özetle, rasyonel düşünce geleneğinde diplomat diğer aktörlerin görece daha rasyonel olan alt sistemi benimseme sürecini kolaylaştırmalıdır. Bu noktada hem devlet aklı hem de sistem aklını göz önünde bulundurarak bir yandan piyanoda çoklu sesler çalmalı bir yandan bu piyanoyu üst kattaki daha dayanışmacı bir noktaya taşımalıdır.
I. c. Realist Düşünce Geleneğinde Diplomasi ve Diplomatlar
Realist düşünce geleneğinde diplomasi diğer düşünce geleneklerinden farklı analiz birimlerinden birisi olarak ele alınmaktadır. Zira diplomasi, güç unsurlarından bir olarak zikredilerek bir devletin diğer bir devlet üzerinde kontrol sağlamasının en önemli araçlarından biri olarak kabul edilmektedir. [12]Bu bakış açısına göre, ne radikal gelenekte gördüğümüz sistemin değiştirilmesi yolunun izlenmesi ne de rasyonel gelenekte görülen öğretmenlik misyonunun benimsenmesi diplomasi tanımlamaz. Çünkü diplomasi, aktör arasındaki ilelebet rekabetin bir iletişim düzlemindeki uzantısıdır.
Realist diplomasi geleneğinin bir diğer önemli özelliği ekseriyetle başat aktör ve orta büyüklükteki aktörlerce tercih edilmesidir. Zira, uluslararası sistemde statükonun korunmasını amaçlayan realist düşünce okulu, diplomasi yoluyla aktörlerin hiyerarşik yapı içerisinde hareket etmesini öncelemektedir. Rasyonel gelenekten farklı olarak uluslararası sistemin gelişiminde ziyade sistemin fotoğrafının çekilerek başat güç tarafından sistemdeki diğer aktörler arasındaki güç ilişkilerinin diplomasi yoluyla tayin edilmesinde amaçlanmaktadır. Örneğin, ABD’nin Irak müdahalesindeki etkili diplomatlardan birisi olan Dick Cheney, bu müdahale sayesinde Amerikan enerji politikasını merkeze alarak küresel enerji gündemini değiştirmiştir.[13]
Son olarak, realist geleneği diğer geleneklerden ayrıştıran bir diğer önemli faktör, aktörün kapasite ve yeterliliğinin olduğundan daha yüksek olduğu izleniminin diğer aktörlere verilmesidir.[14] Buna düşünce geleneğinin gerçeklikteki izdüşümüne örnek olarak Britanya ve Fransa diplomasi örnek verilebilir. Çünkü, diplomasi yoluyla materyal imkanların kullanımında çarpan etkisi yaratan diplomasi aktörün faaliyet alanını genişletmektedir.
Ezcümle, realist düşünce geleneğinde diplomasi milli güç unsurlarından birisidir. Diplomasi sayesinde aktör, diğer aktörlerle süregelen rekabette ulusal menfaatleri doğrultusunda küresel sistemdeki pozisyonunu belirlemektedir.
Kaynakça
[1] Paul Sharp, Diplomatic Theory of International Relations, Cambridge: Cambridge University Press, 2009, p. 134
[2] James Connoly, The Workers’ Republic, Londra: NuVision Publications, 2007, p. 4
[3] Sharp, op. cit, p. 137
[4] Ibid, p. 142
[5] https://www.dailymotion.com/video/xvm7xm
[6] Mahdi Darius Nazemroaya, “Plans for Redrawing the Middle East: The Project for a New Middle East”, Global Research, June 2014, p.1
[7] Herbert Butterfield & Martin Wright, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, New York: Harvard University Press, 1968, p. 75
[8] Sharp, op. cit, p. 83
[9] Butterfield & Wright, op. cit, p. 34
[10] Ibid, p. 37
[11] Sharp, op.cit, p. 108
[12] Butterfield & Wright, op. cit, p. 119
[13] Jeremy Pressman, “Power without Influence: The Bush Administration’s Foreign Policy Failure in the Middle East”, International Security, Vol. 33, No. 4 (Spring, 2009), p. 157
[14] Sharp, op. cit, p. 177