TÜRKİYE’DE REEL VE FİNANSAL YATIRIMLAR KONUSUNDA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
GİRİŞ
Gelişmekte olan ülkeler için yatırımlar kaçınılmazdır. Ülkenin kalkınması ve iktisadi yönden sağlam durabilmesi adına sürekli üreten ve ürettiğini satabilen ülkeler için hem iç hem de dış yatırımlar vazgeçilmezdir. Gelişmekte olan ülkeler her zaman üretime yoğunlaşmalı ve üretim kapasitelerini arttırma yönünde politikalar sergilemelidir. Nüfusu çok olan ülkeler tüketim sarmalına bağlanmamalı ve nüfusa oranla milli gelirleri arttırmalıdır.
Gelişmekte olan ülkeler için yatırımlar hem pazar olabilmek adına hem de diğer pazarlara açılabilmek adına önemli bir fırsattır. Türkiye bu konuda hem bölgesel olarak hem nüfus olarak biçilmez kaftandır. Nitekim toplumumuz sürekli üretim halinde olmalı toprağını ekmeli ve bu paralelde sanayi üretimini genişletmelidir. Türkiye de üretim sahaları sanayileşme adına verimli ve müsaittir. Ortadoğu, Afrika, Asya kapısı olması sebebiyle jeopolitik açıdan da avantajlı durumdadır. Küreselleşme ile bu özellik daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye dünya piyasaları açısından önemli bir ekonomi içerisinde yer almaktadır. Doğrudan yatırımcılar için biçilmiş kaftandır.
Ülkemiz gerek reel gerek finansal anlamda yatırımlar almaktadır. Büyük şirketlerin uğrak noktası olan ülkemiz birçok ilinde dev markaların üretim tesisleri de yer almaktadır. Bu sayede istihdam sağlanmakta ve ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlamaktadır. Döviz girdisi ile de başka avantajlar kazandırmaktadır. Döviz girdisi ile sağlanacak olan birikim ile ekonomi cephesi sürekli desteklenmekte ve kur dalgalanmalarının önüne geçilmektedir. Bu sayede ekonominin temelleri sağlamlaştırılmakta, yabancı sermayenin güveni arttırılmaktadır. Doğrudan yatırımların yolu bu sayede açılmaktadır. Ülkemiz doğrudan sermaye girişlerine ihtiyacı vardır. İç sermayelerin kısıtlı olması yabancı sermayenin gelmesiyle tamamlanmaktadır. Yabancı sermayenin direkt yatırımları ile diğer yatırımcıların güveni kazanılmaktadır. Türkiye’nin rakibi kabul edilebilecek gelişmekte olan ülkeler doğrudan yatırımlardan önemli paylar alırken doğrudan yabancı yatırımı çekmede çok gerilerde kalmıştır(Arıman, 1999, s.586).
Ülkemiz ekonomisi kırılgan bir yapıya sahip olmakla birlikte dalgalanmalar sıklıkla yaşanmaktadır. Bu sebeple ekonomik yatırımlar yavaşlamakta yabancı sermayenin girişini yavaşlatmaktadır.
ÜLKEMİZDE YATIRIM SORUNLARI
1)Yüksek Enflasyon
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesindeki devamlı ve hızlı artış olarak tanımlanabilir. Talep, maliyet ve yapısal enflasyondan söz edilebilir(Çomaklı, 2015, s.349). Yani milli paranın artan fiyatlar dolayısıyla güç kaybetmesi, alım gücünün düşmesi demektir. Enflasyon oranının yüksek olduğu ülkelerde piyasalar kırılgandır, piyasalarda yerli paranın değeri yoktur, mal alımı azdır, fiyatlar yüksektir.
Enflasyon oranı arttıkça paranın gücü düşeceğinden; paranın güçlenmesi adına faiz artırımı yapılır. Bu adım yatırımı zorlaştırır.
Enflasyon oranının artması üretimin azaldığını, üretim azaldıkça arz-talep dengesinin bozulduğunu gösterir. Bu durum ülke ekonomisini bozar, yatırımcıyı uzak tutar. Ülkemiz enflasyon oranları son 3-4 yılda yukarı yönlü bir seyis almış, bu da yatırımcıyı ülkemizde yatırım yapmakta memnun etmemiştir. Çünkü enflasyon artışı beraberinde fiyat dengelemelerinin bozulmasını da beraberinde getirmektedir. Bu durumlar sonucunda fiyatlar artmaya devam ettikçe maliyetlerin artışı yabancı sermayeyi de yerli sermayeyi de yatırım yapmaktan uzak tutmaya devam edecektir.
2)Faiz
Faiz, kısaca kar anlamına gelir. Banka ya da benzeri yerden borç karşılığı alınan paranın, kullanımına karşılık verilen ücrettir. Bu ücretin oranı, belli başlı hususlara bağlı olarak değişir. Özellikle bu hususta ekonominin durumu son derece önemlidir. Çünkü faiz oranlarının belirlenmesi konusunda ekonomiyle doğrudan ilişkili olan olaylara bakılır. Merkez bankalarının almış olduğu kararlar ve uygulamış olduğu politikalar, bu oranları belirleyici niteliktedir.(Paratic, Faiz, 2019)
Faiz paranın değerini arttıran bir güç unsurudur. Fakat yüksek faiz hem yatırımcıyı hem de bireysel müşterileri hiçbir zaman memnun etmez. Mevduat sahipleri her zaman için yüksek faizden yanadır. Yüksek faiz yüksek getiri demektir. Ancak yatırımcı kredi çekerken yüksek faizden kaçar ve bu sebeple yatırım yapmaktan vazgeçer. Ödemeler dengesinde sıkıntı yaşayan yatırımcılar her zaman için kredi alarak nefes almak ister. Ancak Türkiye son 5-6 yıldır yüksek faizlerle uğraştığı için yatırımcılar için ilgi çekmemektedir.
3)Kur
Döviz kuru, herhangi bir ülkenin para biriminin başka bir ülke para birimi cinsinden fiyatı olarak adlandırılır(Para Durumu, Döviz Kuru, 2019) Ülkelerdeki döviz kur oranları, milli paranın diğer döviz cinsleri üzerinde ki gücünü gösterir. Ülkemizde döviz kurları çok oynaktır. Gerek borsamızın kırılgan yapısı, gerek döviz miktarımızın dar olması, gerek ekonomik ve siyasi savaşlarda kırılgan yapı ülkemiz yatırımcılarının dikkatini çekmektedir. Bu sebeple yatırımcıların döviz ihtiyaçlarının karşılanmasında eksiklik oluşmaktadır. Bu durum yatırımcı için risk oluşturmakta ve yatırımcıyı uzaklaştırmaktadır. Dövizde ki oynaklık fiyatlar dengelerini bozmakta, maliyetlerin artışına sebep olmaktadır. Üretim yapmayan ülkelerin ihtiyaçları ithal olduğunda fiyatların yüksek olmasına neden olmaktadır. Bu da piyasa da krize yol açmakta, alım-satımın durması durumunu beraberinde getirmektedir.
4)Cari Açık
Cari açık, bir ülkenin ürettiği malların ihraç sonucu getirdiği gelirin, ülkenin yurtdışından ithal ettiği mal ve hizmetlerden az olması durumudur. Cari açık üç kalemden oluşur. Bunlar; Devletler arası ithalat ve ihracat Hizmetler hesabı: taşımacılık, turizm, sigortacılık vb. hizmetler ticareti Transferler hesabıdır. (yurtdışında çalışan ülke vatandaşları ve ülkede çalışan yabancı ülke vatandaşlarının getirdiği döviz giriş çıkışıdır.)(Fortuneturkey, Cari Açık, 2019). Cari açık bir ülkede üretimin ne kadar az olduğunu, tüketimin ne denli yüksek olduğunu gösterir. Cari açığın yüksek olduğu yerlerde ithalat fazladır, ihracat azdır. Döviz girdisi düşüktür. Paranın gücü düşüktür. Halkın refah düzeyinde düşüşler vardır. Ülkemiz son yıllarda cari açıkla mücadele etmektedir. Ülkemiz cari açıkları yatırımcı için risk teşkil etmektedir. Üretim olmadığı için yatırımcı risk almak istemez ve bu sebeple yatırımlarını durdurur. Cari açıkların artması ile birlikte de dış borç çoğalır, iç borçlanmalar artar. Fiyatlar bozulur, kurda oynaklık başlar, faizler arttırılır. Ülkemiz son yıllarda bu tehlike ile karşı karşıyadır. Gerek swap transferleri olsun gerek reel yatırımlar olsun duraksar. Son yılların ülkemiz cari açığı aşağıdaki gibidir.
5)Teşvikler
Ülke ekonomilerinde teşvikler önemli yer tutar. Nitekim yatırımcılarında en dikkatle izlediği ve takip ettiği şey teşviklerdir. Ülkelerin sanayi kuruluşlarında teşvikler vermesi yatırımı güçlendirir ve yatırım çeşitlerini arttırır. Ülkemizde teşvikler konusunda sıkıntılar var. Teşvik paketlerin çoğu sürekli ödeme sıkıntıları çeken şirketler ve esnaflara doğru kayması yeni yatırım alanlarının oluşturulmasında eksik kalmakta ve desteklememekte.
Yatırımcılar için gerek mekan, gerek vergi, gerek iş gücü, gerek tapulama, gerek altyapı ve üst yapı teşvik ve desteklemeleri o yatırımcının iştahını kabartır ve yatırım yapmasının önünü açar. Ülkemiz bu konuda her ne kadar çalışmalar yapsa da yatırımın yapılacağı alanlarda, ilde ki yerel yönetimlerin hava parası üzerinden çıkardığı zorluklar yüzünden yatırımcılar kaçmaktadır. Bu konuda merkezi hükümet çalışma yapmakta geri kalarak yatırımcıyı yalnız bırakmaktadır. Her ne kadar aşağıda ki tabloya göre teşvik oranına göre artış olsa da ülkemiz nezdinde bir ülke için az ve yetersizdir.
ÜLKEMİZ YATIRIM SORUNLARINA KARŞI ÖNERİLER
Ülkemiz yatırım alanları açısından yüksek potansiyele sahiptir. Avrupa ile ilişkiler, Afrika ile olan bağımız, Ortadoğu ile olan durumumuz bizi kıymetli kılmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler konumunda olmamız vesilesi ile yatırımların ülkemize çekilmesi elzemdir. Bu konuda devletimizin çalışmaları etkili olacaktır. Devletin bir ürünün talebini, pazarını etkilemesi önemli olmaktadır. Planlar, politikalar ve yasalar, talep ve pazarı büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle bu planlar, politikalar, güncel ve potansiyel değişime olasılıklarıyla birlikte ayrıntılı olarak incelenmelidir(Arman, 2012, s.66).Devletin uygulayacağı politikalar ile yatırımcı kendini güvende hissetmek durumundadır. Bu doğrultuda güvenli liman bir ülke olabilmemiz adına sağlam ekonomik varyasyonlar üzerinde hareket etmemiz gerekir.Enflasyon ile mücadele edilmeli. Enflasyon oranları tek hanelere düşürülmeli, bu konuda gerçekçi adımlar atılmalı ve piyasa desteklenmelidir.
Enflasyon oranları üzerine çalışmalar yapmalı, üretim desteklenmeli, fiyatlar üzerinde oluşan baskıların kırılması adına ekonomik adımlar atılmalıdır.
Enflasyon sarmalına karşı faiz kullanılmamalı, sermaye artışları desteklenmeli, maliyetlerin hafifletilmesi adına işverenlere kaynaklar sağlanmalıdır.
Enflasyon üzerinden fırsatçılığa izin verilmemeli, bu konuda hukuki ve siyasi duruşların adımları atılmalı, piyasaya karşı güven sağlanması adına çalışmalar yapılmalıdır.
Enflasyon üzerinde baskı kırılması adına talep azaltılması yoluna gidilmeli, arzda yaşanan sıkıntılar ile ilgili teşvikler çoğaltılmalıdır.
Enflasyon oranlarının düşmesi adına üretici üzerindeki borç sarmalına müdahale edilmeli, arz edenlerin vergi oranlarında değişiklikler yapılmalıdır.
Uzun dönemde teşvik niteliğindeki vergi uygulamalarından yararlanmak suretiyle toplam arz arttırılmaya çalışılır. Arzın arttırılması için bazı alanlara teşvik edici muafiyet, indirim ve istisnalar tanınır. Geçmiş yıl zararların mahsubu, hızlandırılmış amortisman(azalan bakiyeler usulü), yatırım indirimi, vergi kredisi ve koruyucu tarifeler uygulanır. Ancak, bu tür düzenlemeler sürekli bir nitelik kazanmamalıdır. Çünkü bu tür düzenlemelerin sürekli olması teşvik özelliklerini kaybetmelerine neden olur(Aynı, s.351).
Enflasyon ile mücadele ederken halkın refah düzeyi düşmemeli, ekonomik göstergelerin iyileştirilmesi üzerinde çalışılmalıdır.
Faizler ile ilgi titiz çalışmalar yürütülmelidir. Mevduat oranlarını arttırmak adına faizler arttırılmamalı yatırımcının önü kesilmemelidir.
Faizlerin sıfırın altına düşürmek adına çalışmalar yapılmalı, yatırımcıyı teşvik adına faizsiz ve hibe krediler devreye sokulmalıdır. Yatırımcıya destek olunmalıdır.
Faizlerin düşürülmesi adına sıcak para ve kaynaklar bulunmalı, vatandaşın kayıt dışı varlıklarını piyasaya kazandırmak adın çalışmalar yürütülmelidir.
Faizlerle ilgili piyasa ile iş birliği yapılmalı, düşük faizli krediler bulunmalı bu kredileri yine düşük faizlerle piyasaya satılmalıdır.
Düşük faizler ile birlikte yatırımcılara envanter ihtiyaçları imkanları sağlanmalı, yatırım alanları ile ilgili malzemelerin fonlarında düşük faizli kredi kullandırımı yapılmalı.
Kurda düzen sağlanmalıdır. Döviz kurlarının oynaklığını durdurmak adına piyasanın daha dengeli ve güçlü olması adına adımlar atılmalıdır.
Döviz kurlarının oynaklığından doğan fiyatların yükselişi ile ilgili önlemler alınmalı, arada doğacak farkı devlet olarak desteklenmelidir.
Döviz ihtiyacı doğduğunda devlet repo yapabilmeli, ucuz faizli döviz kredileri vermelidir. Yatırımcının acil döviz ihtiyaçları adına fon oluşturmalı yatırımcı zorda bırakılmamalıdır.
Cari açıklar düşürülmelidir. Cari açıkların sebep vereceği bütçe problemi yüzünden yatırımcıları güveni sarsılmamalıdır.
Cari açıklar sebebiyle ortaya çıkacak olan kaynak eksiliğini gidermeli, kaynakların tasarrufu noktasında ciddi adımlar atılmalıdır.
Cari açıkların düşürülmesi adına kaynakların yatırımlarına doğru aktarılması ve üretimin çoğaltılması desteklenmeli, milli gelir arttırılmalıdır.
Cari açıkların getireceği ödemeler dengesi bozulmasının önüne geçilmeli, kaynak sıkıntısı yaşatılmamalıdır.
Cari açıkların düşürülmesi adına yatırımcıların doğrudan yatırım yapmaları sağlanmalı, devlet dışarıdan döviz girişini kolaylaştırmalıdır.
Cari açıkların düşürülmesi adına borçlanmaların önü kesilmeli, devlet eliyle tasarruf politikaları konusunda sıkı duruş sergilenmelidir.
Üretimin tüm kanallarda arttırılması adına teşvikler çoğaltılmalı, ucuz faizli krediler, hibe krediler ile sanayi, tarım, mobilya, beyaz eşya alanları desteklenmelidir.
Teşvikler arttırılmalıdır. Devlet yatırım alanlarına göre teşvikler açmalıdır. Gerek envanter gerek finansal anlamda yatırımcı desteklenmelidir.
KAYNAKÇA
ARIMAN, Abdullah, 2000’lere Doğru Türkiye’de Yabancı Yatırımlar, Yeni Türkiye Dergisi Türkiye Ekonomisi Özel Sayısı, Ağustos, 1999
TEVFİK, T. Arman, Yatırım Projeleri, , Literatür Yayınları, Haziran, İstanbul,2012
ÇOMAKLI, Şafak E.- TURAN, Deniz-DOĞRUYOL, Cengizhan, Kamu Maliyesi, Savaş Yayınevi, Ankara,2015
-https://ekonomiatlasi.com/enflasyon-orani
-https://paratic.com/faiz-nedir/
-https://www.dunya.com/kose-yazisi/faizde-on-yil-onceye-donduk/418911
-https://www.paradurumu.com/yatirim/doviz-kuru-nedir-cesitleri-nelerdir-haberi-3708
-https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrk-%C5%9Firketlerin-bor%C3%A7-sorunu-b%C3%BCy%C3%BCyor/a-44879433-http://www.fortuneturkey.com/cari-acik-nedir-49623
-https://www.dunya.com/kose-yazisi/11-aylik-cari-acik-394-milyar-dolar-ile-yine-alarm-vermeye-basladi/398797
http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/blog/tr/main+menu/analizler/turkiyede+uygulamaya+konan+tesvik+sistemleri