TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİMLERDE KADIN İSTİHDAMI
Yerel yönetimler beldede yaşayan halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamakla görevli yönetim birimidir. Belediyeler o kentte yaşayanların refah seviyesini artırmalı ve sosyal dengeyi sağlamada bir araç olmalıdır. Sosyal barışı ve adaleti kurmaya çalışarak yerel ve bölgesel düzeyde kalkınmaya destek olmalıdır. Sosyal belediyecilik ile belediyeler yerel kalkınma, istihdamı arttırma ve girişimcilik politikaları ile işsizlikle mücadeleyi sürdürmede bir işlev üstlenmelidir.
Kadınların karşı karşıya kaldığı ayrımcılığın temelinde tarihsel süreç içerisinde toplum tarafından onlara verilen (veya yakıştırılan) kavramlar vardır. Toplum tarafından yakıştırılan bu kavramların tamamı “ Toplumsal Cinsiyeti” oluşturur; tarihsel süreç içerisinde oluştuğu için de ortadan kaldırılması da aynı şekilde zaman alacaktır. Toplumsal cinsiyetler, ilk toplulukların oluşmaya başlamasından bu nedeni ile de toplum tarafından kullanılan bir kültürel inşa mekanizması gibidir. Ancak bu gerçek, toplumsal cinsiyetin ne bireyin kontrolü dışında gelişen bir olgu olduğu anlamına, ne de hiçbir şey yapmadan ortadan kalkmasını bekleyeceğimiz anlamına gelmiyor. [1]
Kadınların iş gücüne katılımı hem ekonomik hem de sosyal açıdan kalkınmayı sağlayan ve yoksulluğun azaltılmasında rol oynayan en önemli etkenlerden biridir. Bununla birlikte iş gücü piyasasında istihdam edilen ve böylece ekonomik özgürlüklerinin yanı sıra kendine güven ve toplumsal saygı kazanan kadınların hem kendileri, hem aileleri hem de toplum için önemli sosyal kazanımlar sağlayacağını da söylemek mümkündür. [2]
Türkiye Cumhuriyetinde, dünyadaki pek çok ülkeden önce, 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde eden kadınların, yüksek bir siyasi katılım düzeyine ulaşmış oldukları söylenemez. Türkiye’de sosyal belediyecilik uygulamalarının yerel yönetimlerde kısmen kurumsallaşmaya ve yaygınlaşmaya başlaması 1970’li yıllarda başlamıştır. O yıllarda belediyeler birlikler, kooperatifler, şirketler ile katılımı arttırmak ve sivil toplum kuruluşları ile sendika ve meslek örgütlerini de yönetime katarak yeni belediyecilik uygulamalarını hayata geçirmişlerdir. 1990’lı yıllardan sonra meslek ve beceri kazandırma kurslarının düzenlenmesi birçok belediyenin hizmetleri arasına girmiştir[3]
Artan yerelleşme taleplerine paralel olarak son yıllarda Türkiye’de çok sayıda yasal düzenleme yapılmıştır. Bunlardan bazıları Büyükşehir Belediye Kanunu (2004), Belediye Kanunu(2005), il Özel İdaresi Kanunu(2005), Mahalli İdare Birlikleri Kanunu(2005), İl Özel İdaresi ve Belediyelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun (2008), yönetimlere ve özellikle belediyelere yeni anlamlar ve işlevler yüklemiştir.[4]
Günümüzde belediyelerin sosyal nitelikli görevlerinin temel dayanağını oluşturan 5216 sayılı Büyükşehir Belediye ve 5393 sayılı Belediye Kanunlarının konuya ilişkin tespitleri şöylece tespitleri şöylece tespit edilebilir: Büyükşehir Belediyesinin Kanunu ile Büyükşehir ve ilçe belediyelerine sosyal belediyecilik bağlamında birçok görev verilmiştir. “ Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksel okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak” “özürlülerle ilgili faaliyetlere destek olmak üzere özürlü merkezleri oluşturmak”[5]
Türkiye’de Cinsiyet eşitliği politikalarını var olan sosyal devlet ve kadın istihdam yapısı ışığında değerlendirdiğimizde, eşitlik politikaları kadın istihdamını teşvik etmekten ve istihdamda olan kadınlara eşitlik sağlamaktan uzaktır. Hatta bazı yasal düzenleme ve uygulamalar istihdam edilen kadınları çalışmaktan caydırıcı niteliktedir, çünkü bu uygulamalar kadınların çalışmasını değil anne-eş olmalarını ödüllendirici niteliktedir. Var olan eşitliği teşvik edici yasalar ise kadınların hayatını etkilemekten direk olarak uzakta, soyut yasal düzenlemeler olarak kalmaktadır, uygulamada kadınlara karşı var olan ayrımcılık ve dışlayıcı tutumlarda bir dönüşüm yaratamamaktadır.
Türkiye’de kadın istihdamı Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında, rekor denecek oranda düşüktür. Çalışmayan ya da atıl olarak nitelendirilebilecek kadınların oranı yine önemli oranda yüksektir. Kırdan kente göç, ekonominin zayıf istihdam yaratma kapasitesi ve kadın çalışmasına ilişkin var olan kültürel faktörler, kadınların düşük istihdam oranlarını açıklamak için kullanılan nedenlerden bazılarıdır. Hal böyleyken, kadın emeği ve istihdamı konusu, bugüne değin hükümetlerin sosyal politika ajandalarında pek yer bulamamıştır. Kadın istihdamı ve onu çevreleyen sorunlar daha çok kadın girişimciyi ve meslek edindirme kursları ile ele alınmış; daha kapsayıcı, ciddi ve ulusal istihdam stratejileri geliştirilmemiş ya da uygulanmamıştır. Fakat hemen eklemek gerekir ki, beklenen türde radikal değişimlerin ortaya çıkabilmesi için makro ekonomik yapının da buna elverişli olması ve iş gücü yaratıyor olması gerekir.
Bu makale Ceyda KURT tarafından kaleme alınmıştır.
KAYNAKÇA
[1] Deniz Tan Celasun, “Kadınların İş Gücüne Katılımı ve Büyüme: OECD Ülkeleri ve Türkiye (2014 s.1 Ankara.)
[2] Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulamalar “Dile Kılıç, Selcen Öztürk” ( Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1Mart 2014, s107-130)
[3] T.C Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Türkiye’de Kadın Mart 2017 Ankara. T.C Sosyal Politikalar Bakanlığı Türkiye’de Kadın, 2017, Ankara)
[4] Ethem Kadri Pektaş, Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamaları ve Temel Sorunları, (Akademik İncelemeler Dergisi Cilt:5 Sayı:1 s3,2010)
[5] Ethem Kadri Pektaş, Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamaları ve Temel Sorunları, (Akademik İncelemeler Dergisi Cilt:5 Sayı:1 s12, 2010)