OSMANLI’DA DEVLET ADAMI YETİŞTİREN OKUL: ENDERUN
ÖZET
Osmanlı eğitim sistemi içinde özel bir yeri olan, saray görevlilerini yetiştirmek üzere II. Murat döneminde temelleri atılan ve II. Mehmet (Fatih) döneminde de kurumlaşan Enderun mektebinde verilen eğitim öğretimin amacı, devşirme yoluyla alınan Hristiyan çocukların, kabiliyetleri doğrultusunda devletin farklı kademelerinde görev alabilecek yetkinliklere sahip bilgili birer devlet adamı olarak yetiştirmektir. Saray içi okul olarak da bilinen bu mektebe Acemi oğlanlar arasından zekâ ve yetenekleriyle kendilerini kabul ettirenler alınarak yeni bir eğitime tabi tutulmuşlardır. Vezir-i azamlar, vezirler, ordu ve donanma komutanları, eyalet valileri, devletin maliyesini ve diğer tüm kurumları yönetenler bu okuldan yetişenlerdir. 1909 tarihine kadar çalışan Enderun Mektebi, Türk eğitim tarihinde büyük önem taşımaktadır.
GİRİŞ
Çok genel anlamda, insanı kültürel hayata hazırlayan tüm sosyal süreçleri içeren eğitim, resmi ve düşünsel anlamda; kişilerin değerler, yetenekler ve bilgi bakımından eğitildiği sosyal kurumlar olan okullarda yapılır (Gutek, 2014: 5). Osmanlı Devleti’nde kuruluş döneminden itibaren eğitim konusuna büyük önem verilmiş, eğitimin temel amacı olarak da topluma faydalı, meslek sahibi bireyler yetiştirmek düşüncesi benimsenmiştir.
Eğitim öğretim işleri yalnızca hayır işi ve dini bir görev olarak görüldüğü için imparatorluk sınırları içinde kalan her yerde pek çok sayıda cami, mescit, tekke, türbe ve çeşme yanında vakıf yoluyla kurulan mektepler görülmektedir (Güler, 2004: 67),
Osmanlı’da eğitim, devleti ilgilendiren bir konu olduğu kadar, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir görev olarak da benimsenmiştir. Osmanlı devlet adamları bu amaca yönelik medreseler açarak, alimlere ve bilim adamlarına destek olmuşlardır. XVII. yüzyıla kadar mevcut eğitim kurumları sivil eğitimin yapıldığı Sıbyan Mektebi ve medreseler, askeri eğitimin yapıldığı Acemi Oğlanlar Ocağı, Yeniçeri Ocağı ve Enderun Mektebi olmuştur. Bir bütün olarak düşünüldüğünde Osmanlı Devleti XVII. yüzyıla gelene değin Batı karşısındaki üstünlüğünü hem askeri ve siyasi olarak hem de eğitim olarak koruyabilmiştir.
Eğitim sistemine bakıldığında temel eğitimden yüksek öğrenime kadar her düzeyde XVII. yüzyıla gelene kadar nitelikli insan ihtiyacı karşılanabilmiştir. Sistemin içinde örgün eğitim veren üç eğitim kurumu olduğu görülür. Bu eğitim kurumlarının ilköğretim kısmını Mekteb-i Sıbyan ve Dar-ül Hüffaz oluştururken, orta ve yüksek öğretim kısmında medreseler bulunmaktaydı. Medreselerde, “İslami bilimler” ile “tabiat bilimleri” birlikte okutulurdu (Cihan, 2007: 11-12). Devrin meşhur medreselerinden olan Bursa medresesi, İstanbul’daki Fatih ve Süleymaniye medreseleri bunların başında geliyordu.
Osmanlı Devleti’nin yükselmesinde ve Türk İslam medeniyetinin meydana gelmesinde özellikle medreselerin büyük rolü olmuştur. Medreseler özellikle XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunun din ve hukuk alanındaki en yaygın yüksek öğrenim kurumları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kurumlar gerek İslam dünyasındaki 10.yüzyıla giden geçmişi, gerek Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gelişim tarihi içinde, felsefi düşünceden ve dünyevi bilim alanlarından uzaklaşmış, büyük ölçüde Sünni İslam görüşünü ve hukuk anlayışını yeniden üreten kurumlar haline gelmiştir (Tekeli, İlkin, 1999: 11).
Osmanlı Müslüman toplumunun genel eğitimiyle uğraşan ve ilkokul seviyesinde olan müesseseler sıbyan mektepleri idi. Her köy ve mahallede bulunan sıbyan mekteplerinde eğitimin ve öğretimin esası dinin ve ahlakın öğretilmesinden ibaretti. Medreseler ve sıbyan mektepleri, devletin kontrolünden ve sorumluluğundan uzak müstakil öğretim müesseseleriydi. Hemen hemen hepsi vakfa bağlı olduklarından dini ve sosyal yönleri ağır basan kurumlardı (Kodaman, 1991; 9-10). Belirli bir yönetmeliği ya da devletçe hazırlanmış bir programı olmayan sıbyan mekteplerinde amaç çocuklara okuma yazmayı öğretmek, İslam dininin kurallarını ve Kur’an’ı ezberletmekti. Faik Reşit Unat, Türkiye Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış adlı kitabında bu okullar için şunları söylemiştir:
Gerçi bu okulların baş hedefi, çocuklara her ne kadar Arapça olan Kur’an metnini yanlışsız okuyup telaffuz edecek bir yetenek kazandırmak ise de, gerek tecvit, gerek din bilgilerinin öğretmenler tarafından Türkçe açıklandığı, hele kara cümlenin öğretilmesinde doğrudan doğruya ana dil hakim bulunduğu, çocuklara muhtelif vesilelerle Türkçe dualar ve ilahiler ezberletildiği, Türkçe gülbanklar söyletildiği cihetle, hele medreselerin bile tam manasıyla Arapça olduğu iddia edilemeyecek olan öğretim dili yanında sıbyan mekteplerinde öğretim dilinin Arapça olmayıp Türkçe olduğu kuvvetle savunulabilir (Unat, 1964: 8-9).
Örgün eğitim içinde devletin ihtiyacı olan yüksek derecede memur yetiştiren ve şehzadelerin eğitimini sağlayan kurumlarda mevcuttu. Masrafları devlet tarafından karşılanan bu özel eğitim Mekteb-i Enderun’da sürdürülürdü. Kurumların her türlü masrafı da devlet tarafından karşılanırdı (Güler, 2004: 69-70). Enderun mektebi, belli bir öğretim kadrosu ve tesis edilmiş binaları olmayan saray içi okul olarak da adlandırılan yönetici ve devlet adamı yetiştirme özelliği taşıyordu (Cihan, 2007: 13).
- Osmanlı’da Devşirme Sistemi
Osmanlı devlet yönetim anlayışında padişah en üst yönetici konumundadır ve ilahi bir yetki ile dünyaya gönderilmiştir. Kabul gören bu anlayışa göre, padişah, farklı toplulukları bir arada tutan, ilahi kaynaklı bir güçle toplumun inanç birliğini de koruyan kişidir (Heper, 2010: 57). Osmanlı’da fetih hareketlerinin artmasıyla asker ihtiyacının doğması ilerleyen yıllarda ise alınan yenilgiler nedeniyle başka kaynaklara ihtiyaç duyulmuştur. Devşirme usulü daha önceki Türk ve İslam devletlerinde uygulanmayan bir sistemdir. Sistemin Osmanlı’da ortaya çıkmasında iki temel faktör vardır. Ordunun asker ihtiyacının karşılanması ve devlet adamı yetiştirmek üzere öğrenci sağlanması. Hristiyan ailelerin sağlıklı ve fiziki olarak güçlü olan erkek çocukları padişah tarafından görevlendirilen kişiler tarafından alınırdı yani devşirilirdi.
Zengin Hristiyan ailelerinin devşirme yoluyla alınan erkek çocukları kimi zaman taşra kadılarına ve yeniçerilere verilen para karşılığında geri alınır, alınan çocukların yerine çobanlık yapan ailelerin çocukları verilirdi. Tek çocuklar, kel ve hasta olanlar, evlenme durumunun kilise kayıtlarıyla belgelenmesi koşuluyla da evlenmiş gençler devşirme usulünün dışında tutulurdu (Ebertowskı, 2006: 12). Ayrıca, Türkçe bilenler, ana babası ölmüş olanlar ve Yahudiler alınmazdı. Öncelikle Rumeli’de uygulanan sistemle, Arnavutluk, Yunanistan, Adalar ve Bulgaristan’dan çocuklar alınmaya başlanmış, daha sonra ise Bosna-Hersek ve Macaristan’daki Hristiyanlar arasında devşirme yapılmıştır (Akyüz, 1999: 80). Devşirilen çocuklar 3-5 yıl kadar Türk ailelerinin yanında kaldıktan sonra Acemi oğlanlar mektebine alınarak hem temel bir eğitimden hem de askeri bir eğitimden geçerlerdi. Acemi oğlanlar ocakları kara ordusunu oluşturan Yeniçerilerin de kaynağını oluştururdu (Güler, 2004: 69). Alınan bu eğitimler neticesinde de bir sınava tabi tutulurlar, başarılı oldukları taktirde Topkapı Sarayı içindeki Enderun Mektebine alınırlardı.
- Enderun’un Kuruluş Amacı
Altı yüzyılı aşkın bir süre siyasi varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu’nun gelişmesinde önemli bir yere sahip olan Enderun, devletin kadrolarını yetiştiren bir müessese idi. Veziri azamlar, vezirler, ordu ve donanma komutanları, eyalet valileri, beylerbeyleri, devletin dış ilişkilerini, maliyesini ve diğer tüm kurumlarını yönetenler hep bu okuldan yetişenlerdi (Sevinç, 2007:251). Bu bağlamda düşünüldüğünde Enderun mektebinin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki eğitim konusunda özel bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Enderun Mektebi, Osmanlı Devleti’nin gücünü korumak ve nitelikli insan yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir eğitim kurumuydu. Devletin en modern eğitim kurumlarından biri olan Enderun, Topkapı Sarayı içinde yer alırdı (Güler, 2004: 71) Odalar halinde ve çeşitli kademelerde eğitim ve öğretim verilen, öğrencileri de acemi oğlanlar arasından yani devşirme oğlanları arasından seçilen bu okul Osmanlı eğitim sisteminde elitler eğitimini meydana getirmekteydi (Akkutay, 2004: 85). Esas olarak, Hristiyan tebaadan alınan yetenekli çocukları iyi ve güvenilir birer devlet adamı aynı zamanda asker yapmayı amaçlamıştır (Akyüz, 1999: 78). Enderun’da eğitim görmek amacıyla alınan devşirmeler, başlıca Edirne Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı ve Galatasaray gibi dış saraylardaki İç oğlanları Ocakları’ndan seçilirdi. Enderun, uzun bir süre varlığını sürdüren, üst düzey yöneticileri yetiştiren bir okul olmasının yanı sıra bir kültür merkezi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu okulda pek çok devlet adanı yetiştiği gibi bürokrat ve sanatçı da yetişmiştir (Simit, 2019: 322).
İslam devletlerinin pek çoğunda görüldüğü gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda da iktidara ortak olabilecek soylu bir sınıfın oluşması istenmeyen bir durumdur. Bu sebepledir ki, devlet görevleri kulluk esaslarına göre yürütülmekteydi. Bu esaslara göre genellikle yabancılar bu görevler için yetiştirilir ve kullanılırdı. Başka bir söyleyişle, Osmanlı devlet yönetimi bir yandan medrese çıkışlı ulemaya, bir yandan da Enderun mektebinin kul sistemine dayanırdı. Devletin başında bulunan padişah, gücünü kendisine ancak mutlak şekilde bağlı ve sadık aynı zamanda çok iyi yetişmiş yetenekli kişilere teslim edebilirdi. İşte Enderun, tam da bu amacı gerçekleştiren, yöneticilerin bir kısmını yetiştiren, bazı Hristiyan gençlerin Müslüman yapılarak yönetime katılmalarını sağlayan bir okuldu. Ancak şu noktayı belirtmek de gerekir ki, Enderun tüm Hristiyanları İslamlaştırma gibi bir amaç gütmüyordu. Öğrencilerin sağlandığı devşirme usulü bazı sınırlılıklarla dar tutulduğu için Hristiyanların İslamlaşma ve Türkleşme süreçlerinde pek az bir etkisi olmuştur (Akyüz, 1999: 79). Dolayısıyla, Osmanlılar Hristiyan tebaaya karşı din ve dillerini değiştirme gibi bir politika izlememiştir. Bu durum onların kültürlerini korumalarına ve sonrasında da bağımsızlıklarını kazanmalarına da yol açmıştır.
- Enderun’a Öğrenci Alımı ve Eğitim Öğretim Düzeni
Sarayın Üçüncü Avlusundaki Saray okulu olarak adlandırılan Enderun mektebinin öğrenci kaynağı esas olarak acemi oğlanlar idi. Acemi oğlanları öncelikle kıyafetleri açısından incelenir, daha sonra da yetenek testlerine tabi tutulurlardı. Böylelikle acemi oğlanların bir kısmı ocaklara gönderilirken bir kısmı da Enderun’da eğitim almaya hak kazanırdı. Zaman içerisinde Türklerde Enderun’a alınmıştı. Acemi oğlanların sağlanması da iki yolla oluyordu: Pençik oğlanları yani savaş esirlerinin zeki olanları ile devşirme oğlanları. Pençik sisteminde savaş esirleri söz konusu iken devşirme sisteminde Rumeli topraklarından alınan yetenekli ve vücutça güçlü çocuklar seçilirdi. Devşirme sistemi ile pençik sisteminde olmayan yeni bir uygulamaya gidilmiştir. Acemi oğlanda askerlik için seçilenlerin yanında saray okulunda üst düzey yönetici olarak yetiştirilecek gençler de seçilmeye başlanmıştır.
Devlet hizmetleri için aday olarak yetiştirilen gençler Enderun’da üç biçimde eğitilirdi. Öncelikle saray işlerini öğrenirler daha sonra İslami ve bazı müspet bilimler alanında kuramsal bir öğrenim görürler ve son olarak beden ve sanat eğitimi alırlardı (Akyüz,1999: 79). Enderun’a geçenler eğitimlerini kendi aralarında belirli bir kademesi olan “odalar” ve “koğuşlarda” alttan üste geçerek sürdürürler, giydikleri kıyafetlere göre de temelde dolamalı ve kaftanlı olarak iki dereceye ayrılırlardı (Tekeli, İlkin, 1999: 19). Enderun’da başlıca yedi eğitim kademesi mevcuttu. Küçük oda, Büyük oda, Doğancılar Koğuşu, Seferli Koğuşu, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has oda (Güler 2004: 71). En alt kademede büyük ve küçük oda, daha sonra hazine odası en üstte de has oda bulunurdu. Enderun mektebindeki eğitim belli kurallara göre, milliyet değişimini de içine alan bir kültürleşme ve disiplinleştirme anlayışı ile devlet adamı yetiştirme süreci olarak nitelendirilebilir. Enderun Mektebi adından da anlaşılacağı üzere sarayın birun (dış hizmetler) ve Enderun (iç hizmetler) olarak belirlenmiş ikili yapı içinde iç hizmetler kısmında yer alıyordu. Sarayın her iki bölümünün de yeniden üretimi işlevini yüklenen Enderun, Osmanlı bürokrasisinin büyük bir kısmının da yeniden üretimi anlamına geliyordu. Temel amaç, devşirme yoluyla alınan Hristiyan çocukları yetenekleri doğrultusunda devlet kademelerinde yer alacak şekilde yetiştirmektir. Bu yaklaşımdan hareketle, devletin resmi dili olan Osmanlıcayı, Türkçe yazı türlerini, musikiyi öğretmek Türkleştirme siyasetinin de bir aracı olarak karşımıza çıkmaktadır (Akkutay, 2004: 85). Hazırlık aşamasından itibaren sanat kolları, edebiyat konuları öğrencilerin yeteneklerine uygun şekillerde öğretilirdi. Okutulan dersler genellikle medreselerde okutulan dersleri içeriyordu. Ancak dört açıdan farlılık gösterdiğini belirtmek gerekir. Öncelikle Türkçe ve edebiyat konusunda verilen derslerdi. Diğeri bir askerin ve yöneticinin bilmesi gereken konuların alınmasıydı. Coğrafya, tarih, harita yapımı ve savaş sanatı bu konular içinde yer alıyordu. Diğer bir farklılık ise, minyatür yapımı, hattatlık, oymacılık, mimarlık gibi güzel sanatlar etkinliklerinin olmasıydı. Son farklılık ise, musiki eğitiminin verilmesiydi (Tekeli, İlkin, 1999: 20) Alınan eğitimi öğrenciler açısından değerlendirdiğimizde sürecin uzun ve zor olduğunu, aşamalı bir yükselmenin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Farklı meslek alanlarında da uzmanlık eğitimlerinin verilmesi Enderun eğitiminde dikkat çeken bir husus olarak değerlendirilmelidir. Eğitimini tamamlayan öğrenciler, devlet kademelerinde görev aldıkları gibi, tarih, musiki ve edebiyat gibi farklı dallarda da ilerleyebiliyorlardı. Hatta öğretici olabilme gibi bir görev de üstleniyorlardı.
- Enderun’un Kapatılması
Osmanlı’da devlet adamı yetiştirmek üzere yetenekli gençlerin eğitilmesi üzerine kurulan Enderun, XVI. yüzyıldan itibaren alınan yenilgiler ve toprak kayıplarının devşirme sistemi üzerinde de olumsuz etkiler yaratması üzerine insan kaynağı sağlamakta güçlüklerle karşılaşmıştır. Özellikle I. Süleyman (Kanuni) döneminden sonra Enderun’a öğrenci seçiminde gereken özenin gösterilmemesi, güçlü yerel yönetimlerin ve ailelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sancak beyleri, kadılar ve beylerbeyleri tarafından yapılan devşirilme işinin rüşvet ve iltimas sebebiyle olası yolsuzlukların önüne geçmek amacıyla Yeniçeri Ocağına bırakılmasıyla sistem zayıflamaya başlamıştır (Akkutay, 1984: 46-47). XVI ve XVIII. Yüzyıllar arasında devlet içinde yaşanan siyasi, askeri ve ekonomik değişimler Batı ile kurulan ilişkilerin daha da önemli hale gelmesine sebep olmuş, bu durum Enderun mektebinin eğitim programı ve yönetiminde belirgin bir değişime yol açmıştır. Yapılan ilk değişiklikler II. Mahmut döneminde görülmektedir. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, takip eden dönemlerde mektebin giderek zayıflaması, II. Abdülhamit dönemine gelindiğinde ihmallerin iyice artmasına ve önemini kaybetmesine sebep olmuştur. 1 Temmuz 1909’da yayınlanan bir kararname ile Enderun mektebi kapatılmıştır (Cihan, 2007: 35). Hasan Ali Koçer Türkiye’de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi adlı kitabında Osmanlı Devleti’nin gerileme ve yıkılış döneminde yaşanan olumsuzlukların mektebi de olumsuz etkilediğini, Osmanlı ordu teşkilatında devşirme usulünün kaldırıldıktan sonra Enderun Saray Mektebine İstanbul halkından devletin ileri gelenlerinin seçkin çocuklarının alınmaya başladığını, öğrenci alımında artık kabiliyetin değil iltimasın rol oynadığını belirtmiştir (Koçer, 1991: 18). Görüldüğü gibi devletin içinde bulunduğu kötü durum devşirme sitemini de olumsuz etkilemiştir. Hristiyan çocukların gelişigüzel alınmaya başlanması, rüşvet ve iltimasın yaygınlaşması, devşirme işinin yeniçeri ocağına bırakılmasıyla yeniçeri ağalarının keyfi davranışları düzen ve kanunları da bozmuştur. Devşirme sisteminde yaşanan olumsuzluklar ve Müslüman ailelerinin çocuklarına yöneliş devlet adamlarının yakınlarını Enderun’a almaya başlamasına sebep olmuştur. Bu durum odalarda yığılmalara sebep olurken odalar arası geçişlerde de sıkıntılar yaşanması sonucunu doğurmuştur.
SONUÇ
Saray içi okul olarak da adlandırılan Enderun Mektebi, örgün eğitim olarak nitelendirebileceğimiz bir anlayışla devlete yönetici yetiştiren bir okul olarak karşımıza çıkmaktadır. Enderun mektebi sadece Türk eğitim tarihi açısından değil aynı zamanda dünya eğitim tarihi açısından da önemli bir yere sahiptir. Günümüzün eğitim anlayışı çerçevesinde hazırlanan eğitim programları içinde büyük bir öneme sahip olan “değerler eğitimi” konusu Enderun mektebinde öğrencilere kazandırılmak istenen tutum ve davranışlarla örtüşmektedir. Nitekim, Enderun’da eğitim gören öğrencilerden toplumsal kurallara uymaları, yalan söylememeleri, büyüklere karşı saygılı davranmaları, küçükleri korumaları, insanları rahatsız edici serbest hareketlerde bulunmamaları, kişisel temizliklerine önem vermeleri, yemek yeme adabına uygun hareket etmeleri gibi pek çok konuda gerekli özenin gösterilmesi öğretilmiştir.
Devletin kuruluş ve yükselme dönemlerinde liyakatin işlediği bir okul olan Enderun devletin başarısında etkili olmuştur. Ancak 17.yüzyıl itibarı ile başlayan siyasi askeri ve ekonomik bozulmalar mektebe de sirayet etmiştir. Yeterli ve yetenekli üst düzey yöneticilere günümüzde çok ihtiyaç duyulduğu gerçeğinden hareketle, üst düzey kademelerde görevlendirilecek kişilere yetenekleri doğrultusunda belirli aşamalardan geçirilerek sağlam bir eğitimin verilmesi ve yönetimle ilgili eğitim programlarının oluşturulması yararlı olacaktır yorumunda bulunabiliriz. Osmanlı İmparatorluğu siyasi varlığının son dönemlerinde dahi yetiştirdiği değerli yöneticilerin devlette bağlılıklarını ve devamlılıklarını sağlayabilmiş önemli bir tarihi mirastır. O halde günümüzde de öğrencilere iyi bir tarih eğitimi verilmesi, tarihi mirasın iyi anlaşılması önemlidir. Çalışanların kariyer aşamalarında başarıyla ilerlemeleri alacakları eğitimlerin nitelik olarak güçlü olmaları ile sağlanabilir. Enderun Mektebi gibi muazzam örneklerin iyi öğrenilmesi ve incelenmesi bu açıdan da değerlendirilmelidir.
KAYNAKÇA
Akkutay, Ü. (2014). Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi, Çocuk Vakfı Yayınları, I. Türkiye Üstün Yetenekli Çocuklar Kongresi Yayın Dizisi, İstanbul.
Akyüz, Y. (1999). Türk Eğitim Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul.
Cihan A. (2007). Osmanlı’da Eğitim, 3F Yayınevi, İstanbul.
Ebertowskı J. (2006). Devşirme, Literatür Yayınları, İstanbul.
Gutek, G.L (2014). Eğitime Felsefi ve İdeolojik Yaklaşımlar, Ütopya Yayınevi, Ankara.
Güler, A. (2004). Türk Eğitim Politikalarının Tarihsel Süreci, Yeryüzü Yayınevi, Ankara.
Heper, M. (2010). Türkiye’de Devlet Geleneği, Doğu Batı Yayınları, Ankara.
Koçer, H.A. (1991). Türkiye’de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul.
Kodaman, B. (1991). Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Türk Tarik Kurumu Basımevi, Ankara.
Tekeli, İ., İlkin, S. (1999). Osmanlı İmparatorluğu’nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
Sevinç, N. (2007). Osmanlı’nın Yükselişi ve Çöküşü, Bilge Karınca Yayınları, İstanbul.
Simit, E. (2019). Kapatılış Sürecinde Enderun-ı Hümayun ve Enderun Mektebi, Vakanüvis, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi. / International Journal of Historical Researches, Yıl/Vol. 4, Sayı/No. 1, Bahar/Spring 2019 ISSN: 2149-9535.
Unat, F.R. (1964). Türkiye Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara.