Osmanlıcık Düşüncesinin Temelleri
Osmanlı Devleti’nin son dönemleriyle akıllarda kalan Osmanlıcılık ideolojisi toplumun tüm kesimlerinden destek göreceğini uman aydınlar tarafından geliştirilmeye çalışılmış hatta 1876 Anayasası’nın toplumun tüm sorunlarını çözeceği ve ayrılıkçı faaliyetlere son vereceği fikrine sahip olmuşlardır. Bir anlamda Osmanlı toplumundaki tüm etnik ve dini kesimleri tek bir çatı altında toplama fikri 19.yy’ da ki millet sisteminin dönüşüme uğramış şeklidir. Sultan 2.Mahmud’ un ‘’…ben Müslümanı Camii’de Hristiyan’ı Klise de, Yahudiyi Havrada görmek isterim..’’ sözü bunun temelini ortaya koymaktadır. Tabii tam anlamıyla bir ideoloji haline gelmesi bir anda olmamış belli bir süreci kapsamıştır. Bu sürecin başlangıcı 19.yy’ a rastlar. Bunun nedeni Fransız Devrimi’nin getirdiği milli devlet düşüncenin, Osmanlı sınırları içerisinde ki ayrılıkçı faaliyetleri engelleme düşüncesiydi. Bu anlamda ilk somut adım Tanzimat Fermanı ile olmuştur. Batı’da ki aydınlanma düşüncelerinin kısmen de olsa Osmanlı toplumuna girişi 3 Kasım 1839 tarihli Gülhane-i Hattı Hümayun yani Tanzimat Fermanı ile olmuştur. Tanzimat Fermanı Osmanlıcılık diliyle kaleme alınmış ve batıdaki bir takım anayasal hakları Osmanlı toplumuna kazandırmıştır. Vergilerin yeniden gözden geçirileceği, herkesin ırz, namus ve can güvenliğinin koruma altına alınacağı, askerliğin belli bir süreye bağlanacağı, ceza yasası’ nın hazırlanacağı gibi hükümler bu fermanda açıkça dile getirilmiştir.
Osmanlıcılık düşüncesi –ya da ideolojisi- tarihsel olarak dört ana evrede gelişmiştir;
- 1830’lar dan 1875’ e kadar olan süreç: Tanzimatçıların Müslüman ve gayrimüslimlerin eşitliğini sağlamak ve merkezi otoriteyi güçlendirme amacı.
- Yeni Osmanlılar hareketinin geliştiği dönem (1868-1878) Yeni Osmanlı muhalefeti öncülüğünde, meşruti düşüncenin ortaya atılıp geliştiği dönem.
- Abdülhamid’ in mutlakiyetine karşı, İttihat ve Terakki Hareketinde olan Osmanlıcılık düşüncesi.
- Meşrutiyet dönemi: Balkan savaşlarına kadar olan dönemde, İttihat ve Terakkinin resmi yazışmalarında ki Osmanlıcılık düşüncesi.[1]
1876 tarihli Kanuni Esasi’nin ilanıyla Osmanlıcılık düşüncesinin zirve yaptığını görürüz. Osmanlı toplumunun ilk anayasası olmasının yanında tam bir hukuk diliyle kaleme alınmış ve toplumun tümünü kapsayacak şekilde Osmanlıcılık düşüncesi anayasa maddelerinde yer bulmuştur. Anayasa’nın Osmanlı vatandaşlarının haklarına yönelik düzenlenen ikinci bölümünde tüm bireylerin dil, din ve ırk ayrımı gözetilmeksizin Osmanlı sayıldığı açıkça ifade edilmiştir. Ayrıca tüm bireylerin özgür olduğuna da yer verilmiştir.
Gelişen siyasi ve ekonomik süreçlere savaşlarında dahil olmasıyla 1913’ten sonra ayrılıkçı faaliyetlerin önü alınamamış ve Arap toplumların yanında Arnavutların da Osmanlıcılığa sırt çevirip ayrı milli devletlerini kurmaları sonrasında Osmanlıcılık düşüncesi hem düşünsel hem de pratik olarak önemini yitirmiştir. Bu tarihten sonra İttihat ve Terakki Partisi’nin etkinliğinde gelişen siyasal yapıda Osmanlıcılık ideolojisinin yerine Türkçü paradigmaların hakim olduğunu görmekteyiz.[2]
İttihat ve Terakki Partisi Açısından Osmanlıcılık Düşüncesinin Temelleri
İttihat ve Terakki Partisi ve aydınları doğrudan bir parti kurma yoluna gitmemiştir ve İttihat ve Terakki mensubu Osmanlı aydınları Jön Türk hareketinin en son şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Fuat ve Ali Paşalar’ın öncülüğünde hazırlanan basın kanunu (1865) sonrası gelişen Osmanlıcı düşünceye dayalı meşruti bir sistem için bir anlamda İttifakı Hamiyet ortaya çıkmıştır. Sonraki süreçte 1889’da kurulan İttihadı Osmani Cemiyeti; İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, İbrahim Sükuti, Mehmet Reşit tarafından kurulmuş ve biricik amaçları anayasanın yürürlüğe girmesi ve meşruti düzenin yeniden egemen kılınması olmuştur. Gerçekten de İttihat ve Terakki mensuplarının -1908 devrimiyle amaçlarına ulaşıncaya kadar- sürdürdüğü mücadelenin anahtar kelimeleri; meşrutiyet ve anayasanın yürürlüğe girmesi idi.
Osmanlıcılık ideolojisinin İttihat ve Terakki içerisindeki temellerinden biri de Şurayı Ümmet Gazetesidir. 10 Nisan 1902 de programını ilan ederek yayına giren gazetenin bütününe baktığımızda Osmanlıcılık ideolojisinin örneklerini görürüz. Osmanlıcılığın imparatorluğun tümüne yayılması fikri burada açıkça yer bulmuştur.[3] Şurayı ümmette ele alınan konular bakımından yabancı devlet müdahalesi yoluyla reformların yapılması tartışmalarını da görürüz. Osmanlıcılık fikri de tam olarak bu noktada şekilleniyor ve tüm Osmanlıların tümüne ideolojinin yayılma düşüncesi bu doğrultuda ortaya çıkıyordu.
Şerif Mardin’e göre Osmanlıcılık ideolojisi iki kısımdan oluşur. Bunlardan ilkine teorinin özü, ikincisine de metodoloji diyebiliriz. Teorinin özü bütün Osmanlıların kuvvetlerini birleştirmeleri gerektiği fikriydi, metodolojisi istenen sonucu elde etmek için kullanılacak yöntemlerle ilgiliydi. Söz konusu teorinin üçüncü yanı müdahaleciliğin reddiydi ve her şey de red durumuyla başlıyordu.[4] Şura-yı Ümmete göre her ne vakit bir yabancı devlet Osmanlıların işine müdahale etmişse, imparatorluğun bir parçası elden gitmişti.[5] Osmanlı İmparatorluğunu meydana getiren çeşitli unsurların mutluluğu bütün imparatorlukta uygulama alanına konulacak genel bir islahat politikasının gerçekleştirilmesine bağlıydı.[6] Öte yandan bir Osmanlılık hissi yaratılmasının diğer yararı şuydu: Türklerin azınlıkta bulundukları bazı bölgelerinde Osmanlılık hissiyle dolu hale gelen halk artık bir elden düşmanı püskürtmeye çalışacaktı.[7]Görüldüğü üzere İttihat ver Terakki Partisinin müdahale karşıtı kanadını temsil eden Şurayı Ümmet gazetesi üzerinden Osmanlıcılık ideolojisinin, aydınların düşüncelerindeki yeri ve beklentileri açısından, tüm imparatorluk kesimlerine yayılması noktasında olduğunu görmekteyiz.
Sonuç olarak Osmanlıcılık ideolojisi bir fikir olarak salt bir süreçler bütününü kapsamamıştır. Tarihsel olarak toplumun karşılaştığı sorunlara bir çözüm yolu olarak düşünülmüş bunun ilk örneği 19.yy’ da görülmüştür. Bu amaçla hazırlanan 1876 anayasasın’da bu düşüncenin teorik izahını görmemiz mümkündür. Ayrıca İmparatorluğun son dönemlerinde siyasetini belirleyen İttihat ve Terakki Partisi’de Osmanlıcılık doğrultusunda 1908’e gelinen süreçte faaliyetlerde bulunmuş ve anayasanın yeniden yürürlüğe girmesinden ayrılıkçı faaliyetlerin yoğunlaştığı 1913’e kadar bu düşünceyle siyasetine yön vermiştir.
Okuma Listesi
- Mardin,Şerif, ‘’Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908’’ İletişim Yay, 20.baskı, İstanbul, 2015.
- Tanıl Bora, Murat Gültekingil (ed), Cumhuriyete Devreden Düşünce Mirası: Tanzimat ve Meşrutiyet’in Birikimi, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce içinde, İletişim Yayınları, 8. baskı, 2009, İstanbul.
- Ortaylı, İlber, Erdinç, Erol Şadi, ‘’İttihat ve Terakki’’ İnkilab Kitabevi, 2016.
[1] Mehmet Ö. Alkan – Emin Alper – Masami Arai – Suavi Aydın – Rıfat N. Bali…Arus Yumul, ‘’Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce’’ Tanzimat ve Meşrutiyetin Birikimi c.1, İstanbul, İletişim Yayınları 2004.
[2] Bkz. 1913 tarihli İttihat ve Terakki Partisi Kongresi
[3] Şura-yı Ümmet, 10 Nisan 1902, s. 2.
[4] Mardin,Şerif, ‘’Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908’’ İstanbul, İletişim Yay, 20.baskı , 2015 s,265
[5] ‘’Müdahhale-i Ecnebiye,’’ Şura-yı Ümmet, 10 Nisan 1902, s. 1.
[6] a.g.e
[7] (Sezai), ‘’Avrupa-i Osmani,’’ Şura-yı Ümmet, 9 Ağustos 1903, s. 2.
Dipçe: Kapak Fotoğrafı: http://www.gundemturkiye.com/tarih/osmanli/birinci-mesrutiyet.html // adresinden alınmıştır.