Belgesel kavramının tanımı ilk çıkış yıllarından bu yana köklü bir alandan gelmektedir. Yıllardır tartışma konusu olan bu kavram “Belge” (var olan gerçeğin) – “Sel” (yaratıcı bir şekilde yorumlanması) olarak tanımlanmaktadır. Televizyon belgeselciliğinde de gerçeği, belirli bir format ekseninde kayda alıp aktaran bir yapı bulunmaktadır.
Belgesel Televizyon Programlarında, amaç gerçekte var olan bilginin ne olduğu ve nasıl aktarıldığıdır. Bu amaç doğrultusunda Natıonal Geographıc belgesellerinin içeriği ve alt yapısı incelenmektedir. Dünya’da Natıonal Geographıc’i belgesel programlarının izleyicisi milyonlara ulaşmaktadır. Bu oranın ulaştığı hedef kitle ise eğitim amacıyla kullanılan orta sınıf ailelerden oluşmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin sınırları dışındaki dünyayla ilgili görüntülerin yayılıp çoğalmasıdır. Başlangıç noktasının daha iyi belgesel uzmanlarının arayıp bulabileceği ‘gerçek’ bir Üçüncü Dünya’nın var olduğu düşüncesinden değil de, kimlik oluşturmanın ‘öteki’nin görüntüsünden hareketle şekillendiği düşüncesinden hareket etmektedir. Bu makalede Natıonal Geographıc’in Batılı olanın batılı olmayanı nasıl algıladığı ve bu bağlamda belgesellerinde nasıl bir rol aldığı ortaya konulmaktadır. Batılılarında dünya görüşünün ne kadar ‘gerçekçi’ olduğu değil, Batılı olmayanın Batılı üzerindeki zihninde kapladığı yer araştırılmaktadır.
Bu çalışmada, Natıonal Geographıc’nin batılı dünya ülkelerinin, batılı olmayan dünya ülkelerini belgesellerinde nasıl hedef gösterildiği, yapmış olduğu çalışmaları arşiv kaynaklarından belgelerle açıklanmaktadır.