TR

Milli Kültür ve Kimlik Yaratma Yolunda Önemli Bir Adım: Halkevleri

Giriş

Ulusal kurtuluş mücadelesinin silahlı kısmının zaferle sonuçlanmasının ardından ülkenin çağdaşlaştırılması yolunda bir dizi inkılap hareketine girişilmiştir. Siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik alanlarda yapılması planlanan inkılap hareketlerinin önündeki engellerden biri 1929 dünya ekonomik bunalımı iken diğer bir etken de yapılan yeniliklerin halka yeterince ulaşmamasıydı. Savaş sonrası özellikle ekonomik durumun düzeltilmesiyle ağırlıklı olarak meşgul olan yönetici kadronun da halk içinde fazla olmaması yeniliklerin halka ulaştırılması üzerinde etken bir faktördü.[1] Bunun yanında iletişim araçlarının yetersizliği ve okuma yazma oranın da düşük olması yapılan yeniliklerin halk tarafından yeterince algılanamama sonucunu doğuruyordu.

Halktan hiçbir zaman kopmayan bir lider olan Atatürk, milli mücadele günlerinde olduğu gibi 1930 sonrasında da hep halka gitmeyi ve her alanda halkı aydınlatmayı görev olarak bilmiş, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir halk devleti olduğunu söylemiştir. 1923 yılı sonrasında sosyal ve kültürel alanda pek çok inkılap hareketine girişilmiş, bu konuda ülkede adeta bir seferberlik başlatılmıştır. Ancak yapılan yenilik hareketlerinden halkın haberdar olması konusunda bazı sıkıntıların olduğu, yeniliklerin halka ulaşmadığı Atatürk’ün yaptığı yurt gezileri esnasında ortaya çıkmıştır. Bu durum, tıpkı Osmanlı devrinde olduğu gibi aydın-halk arasındaki kopuklukların devam ettiğini göstermiştir. Yaşanan bu olumsuz durumun ortadan kaldırılmasının tek yolu vardır; inkılabı yapan kadronun halka karışması. Devrimlerin halka kazandırılması, Türk milletinin ruhuna sindirilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa, Hakimiyet-i Milliye Gazetesinde yayınlanan yazısında şöyle diyordu: “Gençlik, istikbalin ışığıdır. Gençlik mütemadiyen geliştiren ve yetiştiren bir çalışmanın içinde yaşatılmalıdır. Milleti, şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven ideale bağlı bir halk kütlesi halinde teşkilatlandırmak lazımdır. En kuvvetli ders araçlarına, yetişkin muallim ordularına malik olmak kâfi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kütle haline getirmek için ayrıca bir halk mesaisine ihtiyaç vardır. Silah kuvvetinden, her türlü cebir ve madde kuvvetinden daha müessir olanı fikir kuvvetidir. Milleti bu sahada yetiştireceğiz.”[2] Denebilir ki, Mustafa Kemal Paşa aydınlara her konuda halka gitmeyi, öze gitmeyi tavsiye etmiştir.

1.Halkevlerinin Kuruluşu

Halkevleri, Cumhuriyet döneminde ülkenin sosyal ve kültürel kalkınmasında, Cumhuriyetin getirdiği değerlerin geniş halk kitlelerine ulaşmasında son derece önemli bir işlevi yerine getirmiştir.[3] Atatürk’ün başta eğitim alanında yaptığı daha sonra tüm alanlarda yaptığı devrimlerin halka anlatılma yeri olarak, aydınlarla halkın kaynaşma yeri olarak kurulan en önemli müesseselerden biri olmuştur. 1930 ve sonrasında ortaya çıkan bu kopukluk için hemen harekete geçilmiştir. Bu yaklaşım Türkiye’de ki kültür politikalarının şekillenmesinin de başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir. Başlatılan bu yeni kültür mücadelesinin mihenk taşlarından biri de halkevleridir. Ayrıca yeni kurulan genç cumhuriyetin modern, inkılapları anlayan, yeni rejimin ilke ve düşüncelerini benimseyen bireylere ihtiyacı vardı. Kurulan yeni devlet ancak bu ideal vatandaş modeli sayesinde gelişip büyüyebilirdi. Bu amacı gerçekleştirmek için açılan kurumlardan biri de Halkevleri ve Halkodaları olmuştu. Rejimin yerleşmesi için atılan adımların sonuçlarından biri olan Halkevleri halkın pozitivist dünya görüşü doğrultusunda eğitilmesinde de önemli bir kurum olarak karşımıza çıkar. [4]

Halkevleri Anadolu’nun birçok yerinde bulunmaktaydı. 1932 yılında 14 olan halkevi ve halk odası sayı 1950 yılında 479 yükselmiştir.[5] Her iki kurumun da açılış nedenleri düşünüldüğünde birkaçını şöyle sıralayabiliriz: sağlıklı nesiller yetiştirmek, köylerde ve kentlerde yetişkin eğitimini gerçekleştirmek, laik, milliyetçi ve halkçı fikirleri aşılamak kısacası yeni rejimi destekleyecek bir siyasi kültür oluşturabilmektir. Halkevleri ile ilgili ilk haberler Cumhuriyet Gazetesi’nde “Büyük Halkevleri tesis edilecek” başlığı ile yer almıştır. Amacın halkı bir araya toplamak ve kültürel gelişimi sağlamak olduğu bu haberle belirtilmiştir. [6] 1931 tarihli Milliyet Gazetesi’nde de Halkevlerinin kurulacağına, içlerinde kütüphane ve sinema da bulunacağına yer verilmiştir. Halkevlerinin kuruluş kararı 10-18 Mayıs 1931 tarihleri arasında CHF’nin III. Büyük Kongresi’nde alınmıştır. Yapılan kongre, aldığı kararlar açısından oldukça önemlidir. Alınan önemli kararlardan biri 1931 yılında kapatılan Türk Ocaklarının tüm mal varlığının CHF’ye devredilmesidir.[7]Yapılan kongrede ele alınan ana konulardan biri ocakların kapanmasıyla birlikte özellikle halkın eğitilmesi konusu gündeme gelmiştir. Halkevleri ile ilgili gelişmeler ocakların kapatılmasından hemen sonra başlamış, iş kurulmalarını resmi hale getirmeye kalmıştı. Halkın eğitilmesi ile ilgili çalışmalar II. Meşrutiyet döneminden itibaren başlamış, Cumhuriyet döneminde de sistemli bir hale getirilmiştir. Amaç halkı her alanda bilgi sahibi hale getirmektir. Bu amaç sadece şehirlerde yaşayan halk için geçerli değildir. Köylerde bu amaca dahil edilmiştir. Bu anlamda Halkevleri kapatılan Köycülük Cemiyeti’nin görevini de üstlenmiştir.[8]

Halkevlerinin kuruluş amaçlarına ve kuruluşlarında izlenen yollara bakıldığında bu konuda önemli araştırmaların yapıldığını görüyoruz. Dönemin özellikleri incelendiğinde pek çok devletin özellikle yetişkin eğitimine büyük önem verdiklerini, eğitilen vatandaşlar sayesinde de birliğin sağlanacağı düşüncesi ağırlık kazanmıştır. Hatta bu dönemde kimi aydın ve memurlar yetişkin eğitimine hizmet etmek amacıyla Avrupa ülkelerine gönderilmişlerdir. Bu isimlerden biri Reşit Galip’tir. Galip yaptığı bir konuşmada, “Uzak yakın birçok memleketin mümasil kültür ve gençlik teşekkülleri tetkik edilmiş, fakat hiçbirisi taklit olunmamıştır.” [9] derken Halkevlerinin kuruluşunda Türk Ocaklarından yararlanıldığını da söylemiştir. Halkevleri ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında ortaya çıkışlarında pek çok araştırmanın yapıldığı anlaşılmaktadır. CHP’nin 1931 yılındaki 3.kongresinde gündeme gelen Halkevlerinin açılışı 17.05.1931 tarihli celsesinde oy birliği ile kabul edilmiştir.[10] Halkevlerini kurma görevi de Maarif Vekilliğine atanacak olan Reşit Galip’e verilmiştir. Resmi açılış tarihi 19 Şubat 1932 olan Halkevleri kısa zamanda ülkenin pek çok yanına yayılarak çok önemli birer kültür kurumları olmuştur.

Halkevleri, Atatürk devrinde siyasallaşmadan CHP’ye üye olsun ya da olmasın herkesin yararlanabileceği, etkinlikleri izleyebileceği hatta tüm etkinliklere katılabileceği kurumlar olarak düşünülmüştür. Bu yönüyle değerlendirilip düşünüldüğünde milli kültür ve kimlik yaratmak amacıyla tüm siyasi unsurların etkisinden uzak bir şekilde kurulmuştur. Halkevleri kurulduktan kısa bir süre sonra halkta ilgi uyandırmıştır. Buralarda gösterilen sinemalara, verilen konferanslara ve gösterilen tiyatrolara halkın katılımı da bu durumun bir sonucudur. Halkevleri aynı zamanda kuruldukları yerlerde kitap, gazete ve dergi basımı ile de uğraşarak kültürel hayata da canlılık kazandırmışlardır. Örneğin Ankara Halkevi Atatürk’ün ismini verdiği “Ülkü” mecmuasını çıkarmıştır. Derginin çıkış amacı 1.sayısında şöyle belirtilmiştir: “Ülkü karanlık devirleri arkada bırakarak şerefli ve aydınlık bir istikbale giden yeni neslin heyecanını beslemek, cemiyetin kanındaki inkılap unsurlarını ısıtmak, ileri adımları sıklaştırmak içindir.” [11]

Halkevlerine giden yolun başlangıcı 1920’li yılların sonlarında başlamıştır diyebiliriz. Türk Ocakların kapatılıp da yeni bir halk örgütünün kurulmasının düşünüldüğü günlerde Atatürk dünyadaki var olan örgütleri incelemeye başlamıştır. Bu amaçla kimi ülkelerdeki kültür evlerini ve halk okullarını araştırmış, işleyişlerini takip etmiştir. Bu örgütlerin özellikle demokrasinin gelişmesine büyük katkılar sağladığı, tespit edilen bu örgütlerin incelenmesiyle ülkede eğitim düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. İşte bu düşüncelerden hareketle bazı kişiler halk eğitimi konusunda çalışmalar yapmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine gönderilmiştir. Bu isimlerden biri Selim Sırrı Tarcan’dır. Tarcan, İsveç’e gönderilirken diğer isim Vildan Aşir Savaşır Çekoslovakya’ya gönderilmiştir.[12] Vildan Aşir yetişkinlerin eğitimi üzerine yurt dışına gönderilmiştir. Beden Terbiyesi uzmanlığından dolayı da 1945’de Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne getirilmiştir. Aşir, 1931 yılında verdiği bir konferansta halk eğitimi çalışmalarını ve Çekoslovakya’da halk eğitimi konusunda başarılı bir örnek olan Sokolları anlatmıştır. Çekce “şahin” anlamına gelen Sokollar Çek ve Slovakların kaynaşmalarını sağlamış ülke çapında açılan merkezler aracılığı ile de yurt çapında faaliyet gösteren bir örgüt haline gelmişlerdir. Savaşır verdiği konferansları Ankara Radyosunda da anlatmış, Türkiye’de de tıpkı Çekoslovakya’da ki Sokollar gibi Halkevleri ve Halkodaları kurulabileceğini anlatmıştır. Atatürk bunun üzerine Savaşır’dan bir çalışma yapmasını istemiştir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip konuyla ilgilenen aydın ve eğitimcilerle bir toplantı düzenlemiş, toplantı sonunda Atatürk’ün Halkevlerinin kurulmasına yönelik talimatı duyurarak hazırlıklara başlanacağını söylemiştir.[13] Yapılan toplantılar sonrasında oluşturulan komisyon Halkevleri ana tüzüğünü hazırlamış, partinin genel sekreteri olan Recep Peker’de tasarıyı parti toplantılarına taşımıştır. 10-18 Mayıs 1931 yılında ki CHP Üçüncü büyük Kongresi’nde Halkevlerinin kurulmasına karar verilmiş, 19 Şubat 1932 günü de tam 14 merkezde hizmete giren şubeleriyle Halkevleri resmen Türk kültür tarihindeki yerini almıştır. Merkez Ankara’da ki Türk Ocağı binası olarak belirlenmiş, açılış töreni de burada yapılmıştır. Halk Partisi Genel Sekreteri Recep (Peker) Bey’in, açılış töreni münasebetiyle 20 Şubat 1932 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesinde şu konuşmasına yer verilmiştir: “Arkadaşlar, biz halkevlerinin samimi ve bütün Türk vatandaşlarını müsavi şeref mevkiinde gören zihniyetle kurulmuş çatılar altında bütün vatandaşları toplamaya ve itinalı bir kültür çalışması içinde milli birliğe yükseltmeye azmetmiş bulunuyoruz…” [14]

2. Halkevlerinin Çalışmaları    

Halkevleri eğitimli ve kültürlü bir nesil yetiştirmek amacıyla çalışmalar yapmıştır. Aynı zamanda CHP’nin kültür politikalarını takip amacıyla kurulan kültür şubeleri olarak çalışmışlardır. 1933 yılına gelindiğinde sayıları 55’e çıkan Halkevleri hakkında dönemin başbakanı İsmet Paşa, Halkevleri için CHP’nin “….. bütün özünü ve varlığını halkın geniş tabakalarına anlatması ve sevdirmesi için mühim bir merkezdir.”[15] İfadesini kullanmıştır.

Halkevlerinin açıldığı günlerde örgütün Sokollar dışında dönemin totaliter rejimlerinde görülen teşkilatlardan etkilendiği ve onları da örnek aldığı gündeme gelmiştir. Bu konu ile ilgili ifadeler gündeme gelmiştir. Özellikle Sovyetlerdeki halk eğitimi ile İtalya’nın gençlik örgütleri yakından incelenmiştir. Hatta 1926’da bir grup öğretmen Sovyet Rusya’ya gönderilmiş, grubun başkanlığını da Nafi Atuf Kansu yapmıştır. Kansu bu konuda şunları söylemiştir: “Türk Eğitim Bakanlığı yeni reformlara girişmek için diğer memleketlerin geçirdiği deneyleri bilmeyi zorunlu görmektedir. Sovyetler Birliği’nin halk eğitimi örgütü Türk eğitimcilerinin özel ilgisini çekmektedir. [16] İstanbul basını aynı tarihlerde Halkevleri ile ilgili olarak, örgütlerin faşist parti gençlik örgütlerinden örnek alınarak teşkilatlandığını yazınca Reşit Galip Ankara Halkevinin açılışında şu konuşmayı yapmıştır: “Halkevleri yönetmeliği hazırlanırken, uzak yakın birçok memleketlerin benzer örgütleri incelenmiştir. Türk Ocaklarının deneylerinden de faydalanılmıştır. Ancak bunların hiçbiri taklit edilmemiştir.[17] Durum gerçekte de Reşit Galip’in söylediği gibi olmuştur. Teşkilatların dünyadaki benzerleri ve çalışmaları incelenmiş sonrasında da Türkiye’de ki kendi sistemimize uygun olarak düzenlenmesine çalışılmıştır. Bu konudaki iddiaların ve tartışmaların geniş bir şekilde yer aldığı yayınların başında da “Ülkü” dergisi gelmiştir. Hatta Selim Sırrı dergide “İtalya’da Halk ve Gençlik Teşkilatı” başlıklı bir makalesi ile Bolşevik iradesiyle Faşist yönetimin bir karşılaştırmasını yapmış, İtalya’da ki kimi teşkilatlardan söz etmiştir. [18] Halk eğitimi amacıyla kurulan teşkilatların tanıtılması ve Halkevleriyle benzerlik ve bağlantı kurulması 1933’den sonra ki yıllarda da devam etmiştir. Örneğin 1934 yılında yine Ülkü dergisinde Nusret Kemal “Halk Terbiyesi” başlıklı bir makale yazmış, yazısında Meksika’da ki halk terbiyesinden örnekler vermiştir. Aynı dergide konu ile ilgili bir makale kaleme alan diğer isim Vildan Aşir’dir. Aşir yazısında, Romenlerin Strasa Tarii isimli gençlik örgütlerinin halk eğitimi kapsamındaki çalışmaları üzerinde durmuştur. [19]

Sonuç olarak, 1930’lu yılların başından itibaren başta İtalya olmak üzere Almanya, Rusya, Çekoslavakya, Macaristan gibi ülkelerdeki örgütler araştırılmış ve incelenmiştir. Bu araştırma ve incelemeler neticesinde varılabilecek en önemli nokta Halkevleri ile dünyadaki benzer örgütler arasında ciddi farklılıkların olduğu noktasıdır. Örneğin bu düşünceyi destekleyebilecek nitelikteki en önemli gerçek şudur ki; Türkiye’de ki Halkevlerine kaydolmak ve çalışmak zorunlu değilken diğerlerinde böyle bir zorunluluğun olmasıdır. Ancak şu gerçekte göz ardı edilmemelidir elbet. Her ne kadar kuruluş tarihleri arasında farklılıklar olsa da halkevleri ile sözü geçen örgütler arasında kimi benzerlikler vardır. Örneğin bir siyasi partinin kültür kolu olarak kurulan ve özerk olmayan örgüt yapısı Halkevlerinde de mevcuttur. Hedef, Türk halkını belli ilkeler etrafında toplayarak, milli birlik ve beraberliği sağlamaktır. Halkevlerinin kurulması tüm halka kucak açan örgütler olması, Atatürk’ün de ifadesiyle kısa sürede “bütün yurtta sosyal ve kültürel bir devrim” yaratmıştır. [20]

1932 senesi halkevlerinin çalışmaları açısından bir başlangıç olmuştur. 1934 yılına gelindiğinde sayıları 80’i bulan halkevleri raporları doğrultusunda şu sonuçlar elde edilmiştir: 1537 konferans, 402 konser, 539 temsil. Tüm bunlara katılan kişi sayısı 800 bindir.[21] Görülüyor ki etkinliklere katılım her geçen yıl artmıştır. 1935 yılında yayınlanan faaliyet raporuna göre de 782 gösteri düzenlenmiş, 706 konser verilmiş, 636 film gösterilmiş, 1503 konferans verilmiş ve 495 köy gezisi düzenlenmiştir. Bu yıl verileri Halkevlerindeki faaliyetlerde bir patlama olduğunu göstermektedir. Toplam üye sayısı bu yıl 54.688’e ulaşmıştır. Sayının 7.733’ünü ise öğretmenler oluşturmuştur.[22] Öğretmen sayısının fazla olmasının önemli sebebi hükümetin özellikle öğretmenleri Halkevlerine üye olmaları için teşvik etmek amaçlı bir Bakanlar Kurulu kararı dahi çıkarmasıdır. Bu karar 19 Temmuz 1932 tarihlidir. 13178 sayılı karar gereğince, “Halkevlerine devam siyasi fırkaya intisap etmiş olmayı tezammun etmediğinden ve bu müessesat içtimai kültür müesseseleri olduğundan memur ve muallimlerin devamlarının teşvik olunmasına” [23] karar verilmiştir.

1936 yılına gelindiğinde halkevlerin sayısı 136’ya ulaşmıştır. Bu bilgi 1936 yılında yapılan Halkevlerinin açılışının dördüncü yılında bir konuşma yapan Halkevi yöneticisi Nafi Atuf Kansu tarafından paylaşılmıştır. Kansu, konuşmasında bu örgütlerin bir kültür savaşı verdiklerinden de söz etmiştir.[24]

Halkevlerinin 1937 yılına gelindiğinde artık sayıları 150’yi geçmiştir. Bu yıla gelindiğinde merkezlerde ki etkinliklerin artıp daha çok halkın talepleri doğrultusunda çalışmaların yapıldığı görülmektedir. 1937 yılında yapılan çalışma programı da oldukça etkileyicidir. Atatürk’ün yaptığı Halkevleri ziyaretleri de atlanmaması gereken bir konudur. Çünkü bu ziyaretler tüm Halkevleri için büyük bir moral gücü kaynağı olmuştur.

1938 yılında Halkevlerinin sayısı artık 209’a çıkmış üye sayısı da 100 bini geçmiştir. Bu yıla gelindiğinde hem Halkevlerinin hem de üye sayılarının artışlarına paralel olarak gerçekleştirilen etkinlik sayılarında da artışlar görülmüştür. Halkevlerinin altıncı yılı olan 1938 yılında dönemin CHP genel sekreteri ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya bir konuşma yapmış, Halkevlerine gösterilen ilgiden çok memnun olduğunu dile getirmiştir. Konuşmasında aynı zamanda Atatürk İlke ve inkılaplarının halka benimsetilmesi konusunda Halkevlerinin büyük bir önem taşıdığını, adeta inkılabın kültür kurumları olarak çalıştıklarını ifade etmiştir. [25]

3. Halkevlerinin Kültürel Faaliyetleri

Kültür hayatının canlanması için yoğun bir çaba harcayan halkevleri dokuz koldan oluşan şubeleri ile faaliyet göstermiştir. Bu şubeler; 1.Dil, Tarih ve Edebiyat Şubesi, 2.Güzel Sanatlar Şubesi, 3.Temsil Şubesi, 4.Spor Şubesi, 5.İçtimai Yardım Şubesi, 6.Halk Dershaneleri ve Kursları Şubesi, 7.Kütüphane ve Neşriyat Şubesi, 8.Köycüler Şubesi, 9.Müze ve Sergi Şubesi[26]

Halkevlerinin çalışmalarına büyük önem veren ve çalışmalarını yakından takip eden Atatürk aynı zamanda yakın arkadaşlarının, devlet adamlarının hatta ülkeye gelen yabancı devlet adamlarının da Halkevlerinde yürütülen kültür faaliyetlerini yakından takip etmeleri konusunda teşvik etmiştir. Örneğin Ankara Halkevi özellikle yabancı devlet adamları tarafından sıklıkla ziyaret edilmiştir. Ankara Halkevi hem kadrosu hem de Türk Ocaklarından kalma binası nedeniyle diğer Halkevlerinden farklı olarak daha ön plana çıkmıştır. Örneğin, ilk defa sahneye konan kimi tiyatro, opera gibi etkinliklerle bazı müzik dersleri Ankara Halkevinde seyirciyle buluşmuştur. Ankara Halkevini diğer halkevlerinden ayıran önemli özelliklerden birisi 1930’lu yıllara damgasını vuran sinema sanatı ile Ankara halkını buluşturmasıdır. Aynı zamanda güzel sanatlar konusundaki hassasiyette Halkevlerinin sanata verdiği önemi göstermektedir. 1935 yılı faaliyetlerine bakıldığında Ankara Halkevinde ilk defa Avcılık kolunun kurulması görülmektedir. Halkevi önünde bir sinemanın açılması da önemli bir gelişmedir. Verilen rakamlardan anlaşıldığı gibi sinemanın bulunduğu mekândan her akşam pek çok insan geçmektedir. [27]

Ankara Halkevi en başta Dil, Tarih ve Edebiyat Şubesi konferanslarına devam etmiştir. Ayrıca Halkevinden Halka adlı bir broşürle CHP’nin altı umdesini halkın anlayabileceği bir dilde açıklamıştır. Güzel Sanatlar şubesi öncelikle Cumhuriyet Bayramı sebebiyle genç ressam ve heykeltıraşların eserlerinden oluşan bir sergi açmıştır. Kültür Bakanlığı da bu sergiye katkıda bulunmuştur. Burada göz ardı edilmemesi gereken konulardan biri de şudur. Gerek sergilerde gerekse konserlerde sadece Türk sanatçılar değil aynı zamanda yabancı sanatçılar da görülmektedir. Dünyaca ünlü ressamlar, müzisyenler Türk halkıyla buluşmuştur. Tiyatrolar dışında Halkevleri salonlarında sinema ve meydanlarda sineme gösterimleri de olmuştur. Bu gösterileri sayıları kimi zaman on binleri bulan seyirci kitlesi izlemiştir. Özellikle yeni sahneye konan oyunlarda büyük ilgi toplamış hatta başta Atatürk olmak üzere devlet erkânı da bu oyunları izlemeye gelmiştir. Bu durum halkın ilgisini daha da artırmıştır.[28] Ankara Halkevinde yürütülen faaliyetlere ilginin ve katılımın fazla olmasında pek tabi ki iki önemli faktör etkili olmuştur. Bu durumu da belirtmek gerekir. Öncelikle başkente olması ve başta Atatürk olmak üzere devlet erkânının da çalışmaları yakından izlemesi burada pek çok faaliyetin yürütülmesinde etkili olmuştur. Köycülük, Kütüphanecilik, Halk Dershaneleri, İçtimai Yardım gibi pek çok alanda faaliyetler yürütülmüştür.

Halkevlerinde görülen bu yoğun çalışma ve faaliyetler 1938 yılına kadar aynı yoğunlukta devam etmiştir. Ankara halkevi gibi İstanbul Halkevi de pek çok organizasyonda bulunmuştur. 1937 yılında İstanbul Beyoğlu Halkevinde bir dizi konferanslar başlamış 31 Mayıs 1938’e kadar devam etmiştir. Bu konferanslarda özellikle, fizik, felsefe, Türk şiiri, tarih, denizcilik, milliyetçilik, spor, gazetecilik gibi konular ele alınmıştır. Konferanslarda alanlarında uzman sporcular, avukatlar, öğretmenler doktorlar, gazeteciler görev almıştır. Örneğin, Şevket Süreyya, Halit Fahri Ozansoy, İsmail Hami Danişmend, Selim Sırrı Tarcan bu isimlerden birkaçıdır. [29]

Halkevlerinde özellikle ilke ve inkılapların ruhu ön planda tutulmuştur. Güzel sanatların hemen her konunda pek çok çalışma yürütülmüştür. İsmet İnönü 19 Şubat 1933 tarihli Halkevleri kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada bunu şöyle dile getirmiştir: “Halkevlerinin asıl vazifelerinden biri de sadece ilim ve fenni değil, güzel sanatların her kolunu toplum içinde takip etmek ve geliştirmektir”[30]

Atatürk’ün kültür politikalarının takipçisi ve yürütücüsü olan Halkevleri yapılan kültürel faaliyetlerin halka ulaştırılmasında çok önemli bir yere sahip olarak kurulduğu tarihten 1938 yılına gelene değin çok büyük gelişmeler göstermişlerdir. Halkevlerinin altıncı yıldönümü nedeniyle bir konuşma yapan Şükrü Kaya, 1933-1938 arasındaki çalışmalara değinerek bazı istatistik bilgiler de vermiştir. Örneğin 1933 yılında 915 konferans, 373 konser, 571 temsil verilmiş, 1938 yılı itibarıyla 3056 konferans, 1164 konser, 1549 temsil kayıtlara geçmiştir. Halkevlerine alınan kitap sayılarında da artışlar olmuştur 1933 yılında 59.444 cilt kitap 149.900 okuyucu ile buluşurken, bu sayılar 1938 yılında 129.362 cilt kitaba 1.590.000 okuyucuya ulaşmıştır.[31]

Halkevlerinin en verimli olduğu ve en hızlı geliştiği dönem 1932-1940 yılları arası olmuştur. Bu tarihler arasında Halkevlerinin tamamında 23.750 konferans, 12.350 temsil, 9.050 konser, 7.850 film gösterimi 970 sergi halka sunulmuştur.[32]

Halkevlerinin ülkenin kültürel ve sosyal hayatında ne kadar önemli bir yeri olduğu 1939 tarihli Tebliğler Dergisinde de Maarif Vekili Hasan Ali Yücel tarafından şöyle dile getirilmiştir: Halkevlerinin memleketimizin sosyal ve kültürel hayatında ne kadar ehemmiyetli bir rolü olduğu malûmdur. Türk milletini millî ideallere bağlı şuurlu bir kütle halinde teşkilâtlandırmak, ruhlarda esasen mevcut olan birliği bir kat daha kuvvetlendirmek gayesini güden Halkevleri ile yakından alâkadar olmak her Türk münevverinin en mukaddes vazifelerinden ‘biridir. Tahsillerini bitirerek muhtelif hizmetlerle yurdun her tarafına dağılan gençlerimizin hayata atılmadan önce Halkevlerinin Türk hayatındaki mühim rolünü ve bu millî müessesenin kuruluşundaki gayeyi kavramış olmaları gerektir. Bu maksatla üniversite ile yüksekokullarda ve her derecedeki diğer okullarda her yıl son sınıf talebesine profesör ve öğretmenleri tarafından Halkevleri mevzuu etrafında birkaç konferans verilmesi lüzumlu görülmüştür.”[33]

Sonuç

Halkevleri halkı eğitmek ve yetiştirmenin yanında kültürel faaliyetler sayesinde de milli birlik ve beraberlik duygularının güçlenmesinde çok etkili olmuştur. Özellikle ulusal bayramlar, kurtuluş günleri, düğünler gibi günlerde Halkevleri halkın toplu olarak bir araya geldiği yerler olmuştur.

Türkiye’de pek çok kültür adamı sanatla ilk tanışmalarını halkevleri ile yapmışlardır. Atatürk Halkevleri ile büyük bir sanat ve kültür hareketine girişmiştir. Devlet zaman zaman Halkevlerinden propaganda amacıyla yararlanmayı da bilmiştir. Bu durum özellikle tiyatro sanatının sanatsal yönünün göz ardı edilmesi gibi bir olumsuzluğu doğursa da 1930’ların kültürel, siyasal ve ekonomik atmosferi içerisinde halkın tiyatro ile buluşturulması, en ücra köşelere kadar bu sanatın götürülmesi oldukça önemli bir noktadır.

Halkevlerinin tüm olumlu yönlerine rağmen bir siyasi partinin damgasını taşıyıp bir parti organı gibi çalışması eleştirilebilir. Bu çok yerinde bir eleştiri olabilir çünkü Halkevleri CHP’nin birer kültür şubeleri olarak çalışmışlar, Hükümetin kültür politikasının yürütücüsü olmuşlardır. Bu durum da CHP’ye tepki gösteren ve karşı çıkanların kurumdan uzaklaşmasına, Halkevlerinin itibarının sarsılmasına neden olmuştur. Yaşanılan olumsuzluklara rağmen Halkevleri her şeye rağmen, Türk kültürünün gelişmesi ve yaygınlaşmasında büyük ve etkili bir rol oynamıştır. İlerleyen süreçte CHP’ye yöneltilen eleştiriler iktidar olan Demokrat Parti’ye yöneltilmeye başlamıştır. Halkevlerinin kapatılması da 1951 yılında Demokrat Parti tarafından olmuştur.


Kaynakça

[1] Anıl Çeçen, Atatürk’ün Kültür Kurumu HALKEVLERİ, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul 2000, s.77.

[2] Mustafa Kemal Paşa’nın 19.02.1932 tarihinde Halkevlerini açış nutku, Hâkimiyet-i Milliye, 20.02.1932.

[3] Zeki Arıkan, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi” Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi

     Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Ankara,1999, 6 (23), s.s.261-281.

[4] Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yay., İstanbul, 2006, s. 282.

[5] Seraffetin Zeyrek, Türkiye’de Halkevleri ve Halkodaları (1932-1951), Anı Yay., Ankara, 2006, s.24-25.

[6] Zeyrek, a.g.e., s.15.

[7] Yavuz Özdemir, Elif Aktaş “Halkevleri (1932’den 1951’e)”, A.Ü. Türkiye Araştırmaları Enstitüsü

     Dergisi, Sayı 45, Erzurum, 2011, s.244.

[8] Fay Kirby, Türkiye’de Köy Enstitüleri, (Çev. Niyazi Berkes), Tarihçi Kitabevi, İstanbul, 2010, s.103.

[9] Nese Gurallar Yesilkaya, Halkevleri: İdeoloji ve Mimarlık, İletisim Yay., İstanbul, 2003, s. 70.

[10] “Halkevlerinin Kurulusu ve Çalısmaları, http://w3.balikesir.edu.tr/mozsari/Halkevleri.htm

[11] Nuray Bayraktar, Halkevlerinin Ülke Kültürüne, İnsanın Gelişimi ve Dönüşümü Açısından Katkıları ve Öneriler, Ankara, 1999, s.143-152.

[12] Işıl Çakan, Konuşunuz, Konuşturunuz, Otopsi Yayınları, İstanbul, 2004, s.36-37.

[13] Vildan Aşir Savaşır, “Halkevlerine Doğru”, Halkoyu, S.9, Ocak-Şubat 1977, s.20-28., Anıl Çeçen, a.g.e.,

s.93-94.

[14] Hâkimiyet-i Milliye, 20 Şubat 1932.

[15] 1933 Halkevlerinin ikinci kuruluş yıldönümünde “Halkevleri Yıldönümünde İsmet Paşa’nın Nutku”, Ülkü,

C.I, s.2, Mart 1933, s.s.99-103.

[16] İlhan Başgöz, Türkiye’de Eğitim Çıkmazı ve Atatürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1995, s.195.

[17] Başgöz, a.g.e., s.196.

[18] Selim Sırrı, “İtalya’da Halk ve Gençlik Teşkilatı” Ülkü, C.I, S.3, Nisan 1933, s.s.241-243.

[19] Vildan Aşir (Savaşır), “Romen Gençlik Teşkilatı – Strasa Tarii”, Ülkü, C.XIV, s.79, Eylül 1939, s.s.19-21.

[20] 9 Mayıs 1935 tarihli CHP Dördüncü Büyük Kurultayını Açış Konuşması, ASD, C.II, s.401.

[21] Halkevlerinin 1934 senesi Faaliyet Raporları Hülasası, Ulus Basımevi, Ankara, 1935.

[22] Halkevlerinin 1935 yılı Faaliyet Raporu Hülasası, Ulus Basımevi, Ankara, 1936.

[23] Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), 030.18.1.2/30.55.15.

[24] Çeçen, a.g.e., s.138.

[25] “Halkevlerinin Açılışının Altıncı Yıldönümü Şükrü Kaya’nın Konuşması” Ülkü, C.IX, S.61, Mart 1938, s.1-

9, Çeçen, a.g.e., s.140-141.

[26] Bu kolların kuruluş amaçları ve görevleri için bkz. Tevfik Çavdar, “Halkevleri”, Cumhuriyet Dönemi

     Türkiye Ansiklopedisi (CDTA), C.IV, s.880-881; Çeçen a.g.e., s.105-109.

[27] “Ankara, Bolu, Balıkesir, Diyarbekir, Isparta Halkevi Nasıl Çalışıyor?”, Ülkü, C.V, s.30, Ağustos1935,

s.478-480.

[28] “Ankara Halkevinin Bir Ayda Yaptıkları”, Ülkü, C.VI, S.34, Aralık 1935, s. 318-320.

[29] “Halkevleri Haberleri, Beyoğlu Halkevi Konferans Servisi”, Ülkü, C.X, S.59, Ocak 1938, s.471-472.

[30] “Halkevleri Yıldönümünde İsmet Paşa’nın Nutku”, Ülkü, C.I, S.2, Mart 1933, s.100.

[31] “Halkevlerinin Açılışının Altıncı Yıldönümünde Şükrü Kaya’nın Konuşması”, Ayın Tarihi, Şubat 1938,

S.51, s.33.

[32] Çavdar, a.g.m., s.882.

[33] Maarif Vekilliği Tebliğler Dergisi, 22 Mayıs 1939, s.86.

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR