TR

Kitap Önerisi: Bu Ülke

‘Kimim ben? Hayatını Türk irfanına adayan münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi. Bu sayfalarda hayatımın bütünü yani bütün sevgilerim kinlerim ve tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim. Bu kitap etimin eti, kemiğimin kemiği.’

Cemil Meriç 1916’da Hatay’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı esnasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulanan bir okulda okudu. 1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. Mükemmel düzeyde Fransızca bilen Meriç İngilizce’yi anlıyor, Arapça’yı ise yavaş yavaş söküyordu. Daha sonra Fransızca öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi’nde okutmanlık yaptı ve sosyoloji dersleri verdi. 1955’te gözlerindeki miyobun artması sonucu göremez oldu ama olağanüstü çalışma temposu düşmedi. 1974’te emekli oldu ve yılların birikimini art arda kitaplaştırmaya başladı. 1984’te önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi. 13 Haziran 1987’de vefat etti. Ardında ise sayısız deneme ve kitap bırakarak genç nesillerin ufkunu açmada çok önemli bir rol üstlendi.

Bana göre topraklarımızda yetişen en değerli fikir insanlarından biri olan Cemil Meriç’in Bu Ülke kitabı ‘aynı kaynaktan fışkırdılar’ dediği eserlerinin önemli bir parçası. Kitap ‘Entelektüel Bir Otobiyografi’ adını verdiği bir bölümle başlıyor ve burada hayat ve yazı hikâyesini uzun uzadıya anlatıyor. Kitabın esas kısmı ise Siham-ı Kaza, Biz ve Onlar, Münzevi Yıldızlar, Fildişi Kuleden ve Baki Kalan adlı beş ana bölümden oluşuyor. Bu bölümleri de kendi içinde küçük başlıklara ayırarak konular hakkındaki bilgi ve tecrübelerini kısa kısa aktarıyor Cemil Meriç.

Kitabın içeriğine bakacak olursak, bu kitapta Meriç özellikle sağ-sol kutuplaşmasına ve Türk aydınının tutum ve davranışlarına yönelik düşüncelerini ortaya koyuyor ve bunların toplumumuz ve kültürümüz üzerindeki benzeşen ve benzeşmeyen yönlerini dile getiriyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi ‘hayata bu kitabı yazmak için geldim’ gibi ulvi bir amaca yönelik olarak dikkatle yazdığı kitabında Meriç, eleştirilerini açık yüreklilikle dile getiriyor . Bu kitapta Meriç kendi deyimiyle ‘Türk intelijansiyasının’ Tanzimat’tan itibaren toplumumuza ve kültürümüze uzak bir dünya görüşü benimseyerek toplumu ve kültürü bu –Batılı- değerler çerçevesinde dönüştürme çabasına yönelik aforizmalarını işliyor. Bir ülkedeki aydın kesimin topluma ışık tutması ve yön göstermesi gerektiğini söylüyor ve Türk aydınlarının Batılı aydınlardan farklı olarak içinde bulunduğu toplumun özelliklerini de gözeterek önlerine çıkan problemleri çözmek yerine farklı toplumların değerler sistemini alarak kendi toplumuna uygulamaya çalışmasını şiddetle eleştiriyor.

Meriç’in eleştirdiği bir diğer tutum da toplumun sağ ve sol ideolojilere yani kelimelere ve sloganlara kendini kaptırarak bunları Batı’dan alıp kendi toplumunun üzerine kalıp gibi oturtma çabasıdır. Ne sağ ne de sol ideolojinin önermelerinin Türk toplum yapısına denk düşmediğini, bunların Batılı toplumlarda ve Batılı değerler sistemi içinde ortaya çıkan ve Batılı toplumların açıklanmaya çalışılmasında kullanılan kavramlar olduğunu belirterek, sağ ve sol ideolojilere göre düşünüp yaşamanın Türk toplumunu kökenlerinden daha da kopardığını vurguluyor. Kökeninden uzaklaşan toplumun da ‘toz haline gelip eriyeceğini ve savrulacağını’ söylüyor. Meriç’in kullandığı dil ve üslup ve kitabın vurguları konusunda bakın Talat Sait Halman World Literature Today’de (1978) çıkan yazısında ne diyor:

‘Son 10 yılda Cemil Meriç gittikçe artan bir güçle ananevi Osmanlı değerlerinin müdafaasını yapmaktadır. Adeta Batı medeniyetine karşı bir savaş ilanı…

Denemeler kısa ve veciz. En uzunu 1500 kelimeyi aşmıyor. Birçokları 12 kelimeyle 100 kelime arasında. Üslup çarpıcı ve diri. Tam bir polemikçi üslubu. Öncüller de yargılar da kesin. Yazar en amansız hücumlarını da 19. asırdan bu yana hükümette ve kültürde egemen güç olan Türk Batıcılarına saklamış. Batı medeniyetine bu kadar şiddetle saldıran bir başka Türk yazarı hatırlamıyorum. Bu Ülke’nin Batı’ya karşı olduğu şüphe götürmez bir gerçek ama Meriç Türkiye’nin siyaset ve kültür hayatına nasıl bir yön verilebileceğini veya verilmesi gerektiğini açıkça söylemiyor. Ne var ki kitaptan çıkardığımız anlam şu: Siyaset ve kültür hayatı Osmanlı’nın ahlak değerlerine dayanacak. Batı’nın düşünce ve ideolojilerine yer verilmeyecektir.’


Görsel: https://www.dr.com.tr/kitap/bu-ulke/cemil-meric/arastirma-tarih/sosyoloji/

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR