TR

Kitap İncelemesi: Jack London ‘‘Demir Ökçe’’

Kitap İncelemesi: Jack London ‘‘Demir Ökçe’’

 

Kitabın Adı: Demir Ökçe                                                                                                                                                                 

Yazar: Jack London

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 336

Ortalama Fiyat: 10-16 TL

Yazar Hakkında Bilgi:

Jack London ya da doğduğunda kendisine verilen isimle John Griffith, 12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. İlk teknesi Razzle Dazzle’la San Francisco Körfezi’nde maceralı bir hayata atıldı. Kaçak istiridye avladı, Japonya’da fok avlayan bir gemide tayfalık yaptı, ABD’yi bir başına dolaştı. Yaşam tarzını değiştirmeye karar verip Oakland’a döndü, liseye başladı; sınavlarını dışarıdan vererek üniversiteye girdi.1897’de altın aramak isteyen binlerce kişi gibi Jack London’da Kanada’ya gitti ve bu yolculuk yazarlığının keşfi oldu. Bir yıl kaldığı Klondike hakkında, 1903’te yayınlanan Vahşetin Çağrısı ile 1906’da çıkan Beyaz Diş dahil çok sayıda öyküyü kaleme aldı. 22 Kasım 1916’da geride bıraktığı 15 eseriyle, hayata gözlerini yumdu.

Kitap Değerlendirmesi:

Jack London’ın Demir Ökçe kitabı distopya edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilmektedir. Demir Ökçe, önsöz ve 25 bölümden oluşmaktadır. Kitap, emekçi sınıf ile oligarkların oluşturduğu kapitalistlerin arasındaki mücadelesini anlatmaktadır.

Kitabın kahramanı Ernest Everhard’dır. Yapıttaki diğer kişiler Avis Everhard, Piskopos Morehouse ve Albay Van Gilbert’tir. Demir Ökçe kavramı ilk kez kitabın kahramanı olan Ernest Everhard’ın ortaya attığı bilinmektedir. Ernest’e göre Demir Ökçe ezen sınıfına verilen bir kavramdır.

London’ın yapıtı, Ernest’in elyazması, eşi Avis Everhard’ın dilinden anlatılarak kaleme alınmıştır. Olaylar ise Ernest Everhard’ın eşi Avis Everhard ile tanışması ile başlar. London, kitapta sosyalizmi hayali bir ideoloji olmaktan çıkartmaya çalışmaktadır ve sosyalizme karşı meyilini de, Ernest Everhard’ın yapıttaki diyaloglarıyla vurgulamaktadır.

1902 yılında Amerika Birleşik Devletini etkisi altına alan Tröstlerin; çocuk, kadın ve erkek farketmeksizin saatlerce çok az bir ücrete çalışmak zorunda kalan bir işçi sınıfı vardır. Orta sınıf Ernest’e göre bir piyon olarak Tröstler tarafından kullanılmaktadır. Çünkü küçük esnaftan, iş adamlarından ve zanaatkarlardan oluşan orta sınıf, Tröstleri oluşturmaktaydı. Oligarklar ekonomiye hâkim oldukları gibi siyasileri, kiliseyi ve mahkemeleri de etkisi altına almıştır. Kitapta özellikle sendikaların oligarkların hâkimiyetinde olduğunu, çocuk işçilerin, kadınların haklarından mahrum kaldığını ve çalışma saatlerinin uzun olmasından ötürü ara dinlenmelerinin olmayışından dolayı iş kazalarının artışını bahsetmekte daha da önemlisi Amerika’da iş hukukunun illegal olduğu üzerinde durulmaktadır. Genel grevin olmayışına karşı eleştiride bulunmaktadır.

Ernest’e göre kar sermaye sınıfı ile işçilerin ücreti arasında adil bölüşülmemektedir. Bu düşüncesini de Karl Marx’ın artık değer teorisine vurgu yaparak işçilerin emeklerinin karşılığını alamadığını ve adil bir ücretlendirme olmayışından bahsederek anlatmaktadır. Ayrıca kapitalist sınıfın üretim fazlasını diğer ülkelere ihraç etmesi dünyadaki tüm ülkeleri de kalkındıracaktır. Sonuç olarak da kapitalizm çıkmaza gireceği için kendi kendine yok olacağını savunmaktadır. Diğer bir düşüncesi de devrimdir. Bunu da makineleri kırarak değil makinelerin başına emekçilerin geçmesiyle olacağını söylemektedir. Ancak işçilerin başa geçmesi için büyük bedeller ödeneceği kitapta açıkça dile getirilmektedir.

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR