Adıgüzel, Yusuf (2018). Göç Sosyolojisi, Ankara: Nobel Yayıncılık
KİTAP ÖNERİSİ:
Sosyoloji disiplininde sıkça ele alınan göç olgusu, 21. yüzyılda artan uluslararası göçler ile birlikte daha önemli bir olgu haline gelmiştir. Birçok araştırmacı, uluslararası göç konusu üzerine çalışmalar yapmaktadır. Göç, kamu yönetimi, siyaset bilimi, ekonomi, tarih, sosyoloji gibi birçok alanın üzerinde çalıştığı disiplinler arası bir olgudur.
Türkiye’de özellikle 2011 yılında başlayan Suriye kaynaklı sığınma hareketleri sonrası uluslararası göçler üniversiteler ve araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Bu kapsamda incelediğimiz kitap, göçler ile ilgili araştırma yapmak isteyen kişiler için temel bir kaynaktır. Göç olgusunu çeşitli açılardan ele alan yazar, göç kavramı ile ilgili temel konulara açıklık getirmiştir.
On dört bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde göç ile ilgili temel kavramlara değinilmiş; mülteci, sığınmacı, göçmen gibi kavramlar açıklanmıştır. Sayısal veriler ile günümüzde göçmenlerin hızla artığı ve göç olgusunun küresel sistemde yoğunlaştığı vurgulanmıştır. Yazar göç olgusunu “Göç sadece coğrafi bir değişiklik değil; göçmenlerin bütün hayatını kuşatan, mekansal ve insani ilişkileri yeniden düzenleyen kuşaklar boyunca etkisini hissettiren bir süreç” şeklinde tanımlamıştır (s. 156)
İkinci bölümde, temel, ekonomik ve sosyo-kültürel göç kuramları anlatılmıştır. Üçüncü bölümde Türkiye’deki iç göç sürecine değinilmiştir. Bu bölümde öncelikle Osmanlı dönemi göçleri ele alınmıştır. Balkan kaynaklı göç hareketleri ile başlatılan göç süreci daha sonra Cumhuriyet dönemi kırdan kentte göçler ile devam etmiştir. Dördüncü bölümde kentleşme ve hemşehricilik konusunda Türkiye bağlamında değerlendirmeler yapılmıştır. Kentlileşme, uyum, göç sonrası yaşamın deneyimlenmesi gibi göçlerin sonuçları üzerinde durulmuştur. Diğer yandan göçmenler tarafından savunma refleksi olarak ortaya çıkan hemşehri derneklerinden bahsedilmiştir. Beşinci bölümde ise Türkiye’den diğer ülkelere yaşanılan göçler anlatılmıştır. 1961′ de ilk olarak Almanya ile başlayan yurt dışı işçi göçleri zamanla birçok Avrupa ülkesine yönelmiştir. Kitap boyuca Türkiye’den başta Almaya’ya giden işçiler olmak üzere, Avrupa’daki Türklerin yerli topluma uyum konusu üzerinde sıkça durulmuştur.
Altıncı bölümde, Türkiye’ye yönelik göçler incelenmiştir. Bu bölümde göçler düzenli ve düzensiz göçler olarak ikiye ayrılmış, devletler arasında yapılan karşılıklı anlaşmalar sonucunda yaşanılan göçler anlatılmıştır. 1923 İle başlatılan bu süreç, 1980 sonrası dönemde yaşanan göçlerle devam etmiştir. Yedinci bölümde, küresel göç hareketlerinin kısa bir tarihi üzerinde durulmuştur. Birinci Dünya Savaşı, iki savaş arası dönem ve İkinci Dünya Savaşı sonrası olmak üzere göçler sınıflandırılmıştır. Bölüm kapsamında ayrıca küresel sermayenin göç politikalarına da değinilmiştir. Sekizinci bölümde göçmen kaçakçılığı ve insan ticari ele alınmış, bu kavramlar arasındaki ayrım belirginleştirilmiştir. Dokuzuncu bölümde Avrupa’da yaşanılan düzensiz göçler, onuncu bölümde bu göçlere yönelik göçmen karşıtı politikalar anlatılmıştır. On birinci bölümde, asimilasyon, çok kültürlülük gibi Avrupa’da hakim olan birlikte yaşama modelleri aktarılmıştır. On ikinci bölümde diasporalar, on üçüncü bölümde göçmen dayanışma ağları, on dördüncü bölümde ise göç alanında çalışan kurum ve kuruluşlara yer verilmiştir.
Kitap dönemsel sınıflandırmayı yapması, okuyucun kolaylıkla anlayabileceği bir dile sahip olması sebebiyle göç araştırmacıları için okunmadan geçilmemesi gereken bir başvuru kaynağıdır. Bölümler arasında bütünsellik ile göç olgusu farklı açılardan ele alınmıştır. Özellikle uluslararası göç literatürünün değişkenlik göstermesi, göç alanında kavram karmaşasının yaşanmasına yol açmaktadır. Bu nedenle kitap bu karmaşayı basitleştirmekte, kavramları net tanımlamanın yanında tarihsel süreçte yaşanılan göçlere de geniş yer vermektedir. Göçlerin nedenleri kuramlar ile açıklanmış, göçlerin sonuçları noktasında ise kitap boyunca uyum meselesi üzerinde durulmuştur.
Sonuç olarak göçler üzerine okuyucunun temel bilgileri edinmesini sağlayan bu kitabı göç araştırmalarına yeni başlayan araştırmacılar için tavsiye ediyorum.