1967 yılından sonraki dönemde askeri darbe beklentisi artmıştır. 1971 yılına gelindiğinde iki temel darbe isteği karşımıza çıkar bunları Çavdar şöyle sıralar: “ilki Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk vb. kişilerin başı çektiği, ilerici gençlik gruplarından da destek bulan isteklerken ikincisi Türkiye’de işçi ve gençlik hareketlerinin yükselmesinin yarattığı ortamı kendileri açısından tehlikeli bulan ABD ve onun Türkiye’deki uzantıları, toprak ağası diye nitelenen büyük toprak sahipleri de ülkedeki ilerici hatta devrimci nitelikteki gelişmeleri engelleyecek iktidarın özlemini taşırlar. Bu iktidar ancak ordunun yönetime el koyması ile olur.” Darbeye ilk kalkışan ise birinci grup olur, 8-9 Mart 1971 gecesi başlayan hareketlilik için evler arası bir bağlantı kurarlar fakat bekleyişli bir gecenin ardından “bu iş olmuyor, yattı” anonsu gelir. Darbenin gerçekleşmeme sebebi Faruk Gürler ve Muhsin Batur’un darbe gerçekleştikten sonra genç ekip tarafından tasfiye edilecekleri yönündeki korkuyla Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a yaklaşmış olmalarıdır. 8-9 Martta bu sebeple gerçekleşmeyen darbe 12 Mart da gerçekleşir. Olayın ardından Demiral istifa ederken o günlerde CHP genel sekreteri olan Ecevit başta darbeye karşı çıkmış daha sonra partiler üstü başbakanının Nihat Erim olacağını duyunca yeni hükümete destek kararı vermiştir. 9 Mart darbesinin hazırlayıcıları ise silahlı kuvvetler içinden tasfiye edilmişlerdir.[1] Erim hükümetinin programı 2 Nisan 1971’de okunup, 7 Nisan’da 321 oyla güvenoyu almıştır. Erim’in açıkladığı hükümet programından birkaç maddeyi Çavdar Şöyle sıralar: “Atatürk ilkelerinin ve devrimlerinin tüm olarak uygulanması, idari ve ekonomik yapının modernleşmesi, sosyal adaletin gerçekleşmesi konusunda kararlı adımların atılması, bugünkü huzursuzluk ve güvensizliğin hızla giderilmesi.”[2]
12 Mart sürecinde muhtıranın ardından partilerin kapatılması olayları öne çıkmıştır. Haklarında daha önce kapatılma davası açılan partiler bu süreçte kapatılmıştır. Bu partilerden ilki Milli Nizam Partisi’dir. Daha önce hakkında dava açılan parti ‘Laik Devlet niteliğinin ve Atatürk Devrimciliğinin korunması’ ilkelerine aykırılık gerekçesiyle 20 Mart 1971’de kapatılmıştır. Diğer kapatılan parti Türkiye İşçi Partisi (TİP)’Tir. Daha önce hakkında ‘Kürt sorunu’ sebebiyle dava açılan parti 21 Temmuz 1971’de ‘bölücülük gerekçesiyle kapatılır.[3]
Erim hükümetinin başa geçmesinin ardından anayasa değişikliği içinde çalışmalar başlar. Bu dönemde Erim hükümeti ile askerler parlamentoyu gerçek anlamda etki altına alır ve istedikleri kanunları çıkarır ve istedikleri değişiklikleri yaparlar. Nihayetinde 1961 Anayasası üzerinde değişikliğe gidilir. 1971 ve 1973 değişiklikleri şöyledir: “ Bakanlar kuruluna KHK çıkarma yetkisi verilmiştir, üniversitelerin özerkliği sınırlanmıştır, TRT’nin özerkliği kaldırılmıştır, MGK’nın yardımcılık etme görevi tavsiye etme olarak düzenlenmiştir, Temek hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında genel sınırlama sebepleri ve ayrıca bazı temel haklara da özel sınırlama sebepleri getirilir, tutukluluk süreleri artırıldı, AYİM ve Devlet Güvenlik mahkemeleri Anayasaya eklendi, Anayasa değişikliğinin yalnızca şekil bakımından denetlenebileceği belirlenir ve Adalet Bakanının Yüksek Hakimler Kurulu’nda oy sahibi üye olarak katılı sağlanır.[4]
1970 sonrası dönemde gençlik eylemleri ön plana çıkar. Gençlik hareketlerinin başında da THKO ve THKP-C gelir. THKO’nun önderliğini Deniz Gezmiş yaparken ideolojik önder Hüseyin İnan’dır. THKO içinde Filistin Kurtuluş Ordusu kamplarında eğitilmiş militanlarda bulunur. Bunlara örnek kişiler olarak Hüseyin İnan, Tuncer Sümer, Teoman Ermete gibi kişiler sayılır. THKO üyeleri Nurhak dağlarında bir üst oluşturma çalışırlar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Hüseyin İnan gibi isimler Nurhak’a ulaşmaya çalışırken tutuklanırlar. Nurhak dolayında Akçadağ bölgesindeki Ilıca Tepe de oluşturulan THKO üssünde toparlanmayı başaran isimleri Çavdar şöyle sıralar: “ Mustafa Yalaner, Alpaslan Özdoğan, Ahmet Erdoğan, Kadir Manga, Atilla Keskin, Tuncer Sümer, Osman Arkuş, Mehmet Asal, Fevzi Bal, Osman Bahadır, Metin Güngörmüş, Metin Yıldırımtürk, Cengiz Baltacı, Hacı Tonak, Teslim Töre, Mustafa Çubuk ve yöreden bazı gençler.” Grup belirli bir eğitimden sonra ABD üssüne saldırmaya kalkar fakat ihbar sonucu çıkan çatışmada Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga ölürken Mustafa Yalçıner yaralanır ve Hacı Tonak teslim olur. Üstteki diğer kişilerde bu olaydan sonra oradan uzaklaşırlar.[5]
Diğer örgüt THKP-C ise 1969 yılında oluşur, grubun çıkında Aydınlık dergisi etkisi vardır. Örgütün genel komitesini Çavdar şöyle sıralar: “Mahir Çayan, Münir Aktolga, Ertuğrul Kürkçü, Bingöl Erdumlu, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz, Sina Çıladır, Orhan savaşçı, Sırrı Öztürk bulunur; grubun lideri sıfatını Mahir Çayan taşır.” Bu örgütten bahsedildiğinde en büyük eylemleri İsrail Konsolosu Efraim elkom’u kaçırmaları ve hükümetten istekleri kabul edilmeyince de öldürmeleridir. THKO ve THKP-C üyeleri uzun bir kaçış mücadelesi verirler, tutuklu arkadaşlarının ölümünün önüne geçmeye çalışırlar fakat son olarak kaçtıkları Kızıldere köyünde örgütlerin tüm önder kadroları öldürülür. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’da bu olaydan sonra asılırlar.[6]
Kaynakça
[1] Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950-1995), İmge Yayınevi, Ankara 2000, s. 203-207.
[2] Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950-1995), İmge Yayınevi, Ankara 2000, s. 209.
[3] Suavi Aydın, Yüksel Taşkın, 1960’dan günümüze Türkiye Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul 2017, s. 223.
[4] Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950-1995), İmge Yayınevi, Ankara 2000, s. 223-224.
[5] Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950-1995), İmge Yayınevi, Ankara 2000, s. 211-213.
[6] Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950-1995), İmge Yayınevi, Ankara 2000, s. 213-217.