TR

Dijital Teknoloji Çağında Yabancı Dil : Postmodern Dönüşüm Analizi

Dijital Teknoloji Çağında Yabancı Dil : Postmodern Dönüşüm Analizi

 Merve BAŞKUTLU

 tek-800x500-1-300x188 Dijital Teknoloji Çağında Yabancı Dil : Postmodern Dönüşüm Analizi

Özet

Teknolojik alandaki gelişmelere paralel olarak eğitim teknolojileri alanında da birçok gelişme meydana gelmiştir. Eğitim teknolojilerinin sıklıkla kullanıldığı alanlar içerisinde yabancı dil öğretimi de yer almaktadır. Geleneksel öğretim yöntem ve teknikleri ile kıyaslandığı zaman yabancı dil öğretiminde teknolojik ders materyallerinden yararlanılmasının kalıcı bilgi, ders motivasyonu ve çok yönlü gelişim açısından önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Yabancı dil öğretim yöntemleri de bilimsel ve teknolojik ilerlemelere paralel olarak sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji, özellikle iletişim teknolojisindeki ilerlemeler, ülkeleri birbirinden ayıran sınırlara rağmen yeryüzündeki tüm insanları birbirine yaklaştırmış ve insanlar gelişmelerden anında haberdar olmak, birbirleriyle iletişim kurmak, ülkeler ve kültürlerarası etkileşimi kolaylaştırmak için yabancı dile daha çok gereksinim duymaya başlamışlardır (Yaman ve Bozdemir, 2010: 220). 1960’lı yıllarda gelişmeye başlayan bilgisayar teknolojisiyle dil öğretiminde teknoloji kullanımı başka bir boyuta taşınmış, özelikle kişisel bilgisayarların ve 1990’lı yıllarda internetin yaygınlaşması ile birlikte bireysel dil öğrenme olanağı doğmuştur. “Bilgisayar Destekli Öğretim” (BDÖ) adı altında yabancı dil öğretiminde dijital ses, metin ve görüntü birlikteliği yani multimedya kullanılmaya başlamıştır. Zaman içinde bu gelişmelere paralel olarak dil laboratuvarlarından bireysel dil öğrenmeye doğru bir dönüşüm sağlanmış ve yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda task based (görev odaklı) öğrenme ön plana çıkmıştır. 2010’lu yıllarda ise özellikle cep telefonlarının akıllı telefon şeklinde gelişmesiyle birlikte Bilgisayar Destekli Dil Öğretimi’nden (Computer Assisted Language Learning / CALL) Cep Telefonu Destekli Dil Öğrenimi’ne (Mobile Phone Assisted Language Learning / MALL) doğru bir geçiş olmaya başlamıştır (Boz ve Çoban, 2015). Bu çalışmada, teknoloji ve yabancı dil öğretimi ile ilgili olarak teknoloji, dil öğretimi, dil öğretiminin yansımaları,  ve 21. yüzyıl becerileri konuları ele alınmıştır. Ayrıca, günümüzde teknolojinin yabancı dil öğretiminin vazgeçilmez bir parçası olduğu ve bunun sürekli olarak sınıf içi uygulamalar ve etkinliklerle entegre edilerek, gerek öğretmen boyutunda hizmet içi eğitimlerle iyileştirilmesi ve nitelik kazandırılması gerekse öğrencinin kendi öğrenmesini teknolojiyi kullanarak bilinçli ve farkında olarak planlaması ve sorumluluk alması noktasında gerekli rehberliğin sağlanması hakkında bilgi verilmiştir.

Anahtar kelimeler : Teknoloji, Dijital çağ, Dil Öğretimi, Yabancı dil.

 

Giriş

21.yüzyılın ilk çeyreğinde oldukça hızla gelişmekte olan teknoloji, insanların hayatlarını çeşitli  yönlerden etkilemektedir. Bu hızlı gelişmeler sosyal hayatları, dünya ekonomilerini, bilgi akışını, eğitim ve öğrenme ortamlarını da hızla değişmiştir. İstenilen bilgiye neredeyse kesintisiz ve anlık ulaşmak, organize etmek ve paylaşmak son on yıla göre çok daha kolay hale gelmiştir.

Web 2.0 platformları ve sosyal ağlar, dijital çağın hayati parçaları haline gelmiş buna bağlı olarak da, dijital çağdaki öğrenenler bu tür dijital ilerlemelerden olumlu etkilenmekte ve her an her yerde çalışabilmektedirler. Bu çağda çok sayıda eğitim platformu,öğrenme sürecinde motivasyonu artırdığı ve etkileşimli ortamlar sağladığı için eğitim teknolojilerini kullanmaktadırlar.Dolayısıyla, öğrencileri desteklemek; özellikle, 21. yüzyıl öğretim yöntemlerinde “e-destek” kaçınılmaz hale gelmiştir.

Enformasyon çağında bilgiye erişimin her an her yerde mümkün olması dijital öğrenen neslin öğrenme yöntemlerini de hızla değiştirmiştir (McBride, 2009). Son on yılda Web 2.0, kitlesel çevrimiçi açık dersler (KAÇD), açık kaynaklar, dijital vatandaşlık, dijital okuryazarlık, bilgi ekonomisi, bilgi akışı, bilgi okuryazarlığı, çevrimiçi öğrenme araçları, çoklu ortam öğrenmeleri, artırılmış gerçeklik, yapay zekâ ve 21. yüzyıl becerileri gibi birçok kavram ortaya çıkmıştır. Bu kavramlar öğrenme ortamlarını ve öğrenme ile ilgili birçok süreci değiştirmeye başlamıştır (Conole ve Alevizou, 2010; Karabulut, 2015). 21. yüzyılın ilk çeyreğinde enformasyon ve iletişim teknolojilerindeki (ICT) hızlı gelişmeler eğitimi ve yabancı dil eğitimini de etkilemiştir (Warner, 2004). Öğretme ve öğrenme ortamlarında teknoloji kullanımı giderek popülerlik kazanmaktadır. Bu teknolojilerin yaygın olarak kullanılması yabancı dil öğreniminde ve öğretiminde hem öğrenenler hem de öğretenlerde önemli değişikliklere neden olmuştur.

Yabancı dil öğrenmede ve öğretmede derslerde kullanılan materyallere ek olarak teknoloji destekli programların kullanılması, öğrencilerin konuya ilgisini daha fazla çekmek, motivasyonu sağlayarak sıkılmamalarını hem de yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak için gereklidir (Erton, 2017). Video ve görsel destekli dil öğretim programları, internet uygulamaları, oyunlar, internet günlükleri, podcast, moodle gibi öğrenme yönetim sistemleri dil eğitim ve öğretimini zenginleştirmekte ve geleneksel dil eğitim-öğretim yöntemlerinin yarattığı sığ çerçeveden öğrencileri kurtarmaktadır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki (ICT) hızlı gelişmelerden yabancı dil eğitimi de etkilenmiştir (Warner, 2004). Yabancı dil eğitiminde teknolojinin vazgeçilmez bir öğe olduğunu vurgulayan Karasar (2004), çeşitli teknolojilerin yaygın olarak kullanılması yabancı dil öğreniminde ve öğretiminde hem öğrenenler hem de öğretenlerde önemli değişikliklere neden olduğunu ifade etmiştir.

Dijital çağda öğrenmenin sosyal ağlarla gerçekleştiğinin ifade eden Prensky, bilgiye erişmede oldukça hızlı olan dijital yerlilerin en iyi performansları ağlara bağlıyken gerçekleştiğini ifade etmiş ve geleneksel eğitim ortamlarında bu gençlerin problemler yaşadığını belirtmiştir (Prensky, 2001). Benzer bir şekilde, Siemens (2014) ağ bağlantıları ve ağdaki bireylerle ve kaynaklarla etkileşimleri giderek artan dijital yerlilerin eğitim ortamlarında da yeni teknolojilerin kullanılmasını beklediklerini ifade etmiştir.

Öğrenme-öğretme süreçlerini etkili hale getirmek, öğrenme yaşantıları açısından zengin ortamlar sunarak öğrencileri daha etkin hale getirmekle olanaklıdır. Bilginin yüksek hızla işlenerek üretildiği ve iletildiği günümüzde, öğretmenlerin sahip olması gereken bilgi ve becerilerin de gelişmesi, çağa ayak uydurması önem kazanmaktadır. Bu konu özellikle de yabancı dil öğrenme ve öğretme süreçlerinde öğretim teknolojileri kullanımını öne çıkarmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT), öğrencilerin yabancı dil öğrenmede ihtiyaç duydukları gerçek yaşam deneyimlerinin benzerleri olan çeşitli öğrenme yaşantılarını zaman ve mekândan bağımsız olarak; başka bir deyişle istedikleri yerde, istedikleri zaman ve ihtiyaç duydukları kadar deneyimlemelerine olanak sağlamaktadır. 21. yüzyıl insanının temel ihtiyaçlarından biri küresel bağlamda bilgiye ulaşmak ve etkin iletişim kurmaktır. Bu açıdan, hem yabancı dil olarak İngilizce bilgisi hem de bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanımı artan bir öneme sahiptir.

Dil Öğretiminde Teknolojinin Rolü

Anadili İngilizce olan kişiler başta olmak üzere, çeşitli kaynaklardan yabancı dili duyup, özellikle çocukların dile maruz kalmasını sağlaması açısından teknolojinin yabancı dil eğitiminde kullanılması oldukça etkilidir. Çocuklar zaten teknolojik araçlara ilgi duymaktadır. Yeni bir dili keşfetmeleri onlar için doğru kaynaklara yönlendirildiklerinde oldukça kolay olacaktır. Günümüzde öğretim ortamlarında eğitim teknolojileri kullanmak zorunluluktan öte bir gerçekliktir. Vural’a (2003) göre, eğitim teknolojisinin faydaları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.

  1. Öğrenmede serbestliği sağlama
  2. Bilgiye birincil kaynaktan ulaşma olanağı
  3. Fırsat eşitliği
  4. Çeşitlilik ve kalite
  5. Yaratıcılık
  6. Bireysel Gelişim
  7. Modellenen sistem ve evrensel kitle eğitimi
  8. Üretken eğitim ve hızlı öğrenme
  9. Somutlaştırma
  10. İlgi çekme
  11. Araç-gerecin zamandan tasarrufu sağlanması
  12. Güvenli gözlem yapma olanağı
  13. Bireysel ihtiyaçların karşılanması
  14. Materyallerin tekrar kullanılabilirliği
  15. Eğitim materyalinin seviyesini hedef kitleye göre ayarlama (ss. 40-42)

Yukarıda bahsedilen faydalar İngilizce öğretimi için de geçerlidir. Dil öğretimindeki teknolojik araçlar öğrencilerin yaşları, öğrenme gereksinimleri ve ilgi düzeylerine göre hazırlanabilmektedir. İyi bir dil öğretimi için geçmişten günümüze afiş, slayt, grafik, kukla, görsel ögeler, tiyatro, televizyon, film, cd, bilgisayar vb. araçlar dil öğretim programlarında sıklıkla yer almıştır. Web 2.0 teknolojinin çıkması ile de birlikte artık eğitsel programlar işe koşulmakta, işbirlikçi platformlar sayesinde öğrenmenin kalıcılığının arttırılması hedeflenmektedir. Bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler sonucu teknolojinin entegre edildiği öğrenme öğretme ortamlarında kullanımının, eğitsel yazılımların da hem göze hem de kulağa hitap eden materyallerle çoklu öğrenme ortamlarında bireylerin öğrenmesine yardımcı olarak kazanımların kalıcılığını arttırmakta rol üstlendiği görülmektedir.

Yabancı dil eğitiminde teknoloji kullanımında bilgisayar belirleyici unsur konumundadır. Bilgisayar destekli eğitim,ister web tabanlı ister PC tabanlı olsun diğer teknolojileri bünyesinde barındırmaktadır.Dijital ortamdaki eğitim araçlarıyla desteklenen bir öğretim, hedef dilin gerçek yaşamdakine çok yakın ortamlarda öğretilmesine ve bireysel öğrenmeye önemli ölçüde katkı sağlayabilmektedir (Günday ve Tahtalı Çamlıoğlu, 2015:478). Demirezen de (1989) araç-gereçlerin öğrenim ortamlarına katılması ile dil öğreniminin duyuşsal, sosyal ve iletişimsel bir boyut kazandığını belirtmiştir. Görsel imgeler sayesinde zihindeki kalıcılığın arttığını dile getirmektedir.

Öğretmen teknoloji desteği ile ne kadar çok duyu organına hitap eden bir öğretim ortamı sunabilirse, bu ortamlarda etkili öğrenme daha üst seviyede gerçekleşecektir. Web 2.0 araçları ile interaktif sınıf araçlarından faydalanan bir öğretmen sınıfına getirdiği farklı aktivite, programlar ve ürünler sayesinde sınıfına canlılık katmaktadır. Öğretmenin değerlendirme anlayışı çeşitlenmekte, yazılı notlarının ötesinde öğrenciler tarafından ortaya konan ürünleri de değerlendirebilmektedir.(Elmas & Geban, 2012:251). Böylece bireyselleştirilmiş öğretim yapılması kolaylaşır.

Öğrencilerin kendi yarattıkları ve birbirlerinin yarattığı ürünler hakkında yansıtmada bulunmaları da sürecin bir parçası olarak kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu almalarına olanak sağlar. Bu sayede daha aktif ve katılımcı bir sınıftan söz edebilmekteyiz. Bu bağlamda, dil eğitim ve öğretiminde teknolojinin kullanımı öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmektedir. Örneğin internet üzerinde anlatılan bir konu bireye daha fazla kişisel çalışma imkanı sağlayabilmektedir. Sınıfta ders esnasında sorulamayan sorular internet üzerinden bloglar, moodle gibi eğitsel programlar aracılığı ile eğitmene direk sorulabilmektedir. Bu da öğrencinin eğitim-öğretim sürecinden kopmamasını  sağlamaktadır. Teknolojik araçlar ile zaman ve mekandan bağımsız öğrencinin istediği zaman ve istediği yerden bilgiye erişebiliyor olması durumu bireysel farklılıkları azaltarak öğrencinin kendi hızında öğrenmesine olanak sağlamaktadır.

Teknoloji ve Yabancı Dil İlişkisi

Son yıllarda bilgi teknolojisinin gelişmesi ve hızla ilerlemesiyle yabancı dil öğretiminde teknolojinin sınıflara entegrasyonu sürekli değişerek devam etmekte ve araştırmacıları yeni bir eğitim-öğretim modeli bulma yoluna sürüklemektedir. İnternet çağıyla beraber, teknoloji yabancı dil sınıflarına çok daha fazla entegre olmuş ve teknoloji dil öğretiminin önemli bir öğesi halini almıştır. Elbette teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan güncel öğretim materyallerine ek olarak öğretmenlerin de bu gelişmeye açık ve teknoloji etkin kullanabilecek nitelikte olmaları beklenmektedir. Ancak, bunun ne derece başarıyla sağlandığı açık bir tartışma konusudur. Bazı öğretmenlerimiz teknolojiyi çok iyi bir şekilde kullanıp öğrencilere katkı sağlarken, bazıları hala geleneksel yöntemlerle ders işlemektedirler.

İlk dönemlere bakıldığında 1960’larla birlikte, bilgisayar destekli dil öğrenmenin sınıflarda uygulamaya konulduğu görülmektedir. İnternetin yayılmaya başladığı ilk dönemlerde, bilgisayar destekli dil öğrenmeyle birlikte, öğrenciler bilgisayarlarla donatılmış sınıflarda İngilizcelerini geliştirmeye ve iyileştirmeye çalışmaktaydılar. Elbette bilgisayar destekli dil öğrenme sınıflarda kullanılmaya devam edilmektedir. Bilgisayarların dil sınıflarında etkili olduğuna dair çalışmalar mevcuttur (Chapelle, 2000; Zhao, 2003). Ancak, teknoloji ve internetin hızlanmasıyla birlikte yeni uygulamalar, ekipmanlar ve yöntemlerle dil öğretilmeye başlanmıştır ve bu süreç hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etmektedir. Bilgisayarların zaman içinde gelişmesiyle birlikte kelimelerin, cümlelerin ve dilbilgisel yapıların sıklığını, kullanımını, analizini yapan derlem dilbilim çalışmaları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar gün geçtikçe değişim göstererek yabancı dil öğretimine katkı sağlamaya devam etmektedir. Crystal (2001) internetin dili bir şekilde etkilediğini ve değiştirdiğini, yeni kelimelerin ortaya çıkmasına ve dili belirli yönlere ilerlettiğini ileri sürmüştür.

Teknolojinin dil sınıflarına girme çağrısı yazarlar, araştırmacılar, hükümet, okul yöneticileri, ailelerve öğrenciler tarafından sürekli dile getirilmektedir. Bu çağrıya rağmen, ders müfredatlarınateknolojiyi etkili bir şekilde entegre eden öğretmen sayısı oldukça azdır (Schmid, 2011).Günümüzde teknoloji ve internetin hızlanması ve dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonların yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamasıyla, yabancı dil öğrenenler ve öğreticiler bu ekipmanları kullanarak yabancı dil öğretimini daha etkili kılmak istemektedirler. Özellikle, gençlerin akıllı telefonları çok yaygın bir şekilde kullanmasından yola çıkarak mobil destekli dil öğretimi üzerine araştırmacılar yoğunlaşmışlardır. Warschauer’in (2002) dil eğitiminde teknoloji üzerinde gelişimsel bakış açısı konulu makalesinde, yabancı dil öğretiminde teknoloji sadece dil öğrenme için bir araç değil aynı zamanda daha da genel bir şekilde birey ve toplum gelişimi için bir araç olarak algılandığını ileri sürmüştür. Usun ve Kömür (2009) uzaktan öğrenme ve teknolojinin öğrencileri motive etmek için İngilizce öğretiminde kullanılabileceğini ifade etmişlerdir. Jonassen (2000) İngiliz dili eğitimi sınıflarında teknolojinin sadece öğrencileri değil öğretmenleri de olumlu bir şekilde etkilediğini iddia etmiştir. Bir diğer araştırmacı Zengin (2007) ise, teknolojik olarak donanımlı sınıfların öğrencilerin motivasyonunu artırdığını ve öğrencilerin teknolojik açıdan zenginleştirilmiş sınıflara daha fazla ilgi gösterdiğini belirtmiştir.Mayora (2006) da yukarıda belirtilen diğer araştırmacılar gibi, İngilizce öğretiminde teknolojik destekli öğrenme çevrelerinin avantajlarından bahsederek bu tür sınıfların öğrencilerin ilgisini çektiğini ve öğrenmeyi kolaylaştırdığını ifade etmiştir.

İnternet, bilgisayar destekli ekipmanlar, videolar, podcastlar gibi teknolojinin yabancı dil öğretilen sınıflarda kullanılması öğrencinin sadece motivasyonunu artırmakla kalmıyor aynı zamanda yabancı dil öğrenmeyi de daha anlamlı ve gerçekçi kılıyor diyebiliriz. Ayrıca, teknolojinin yabancı dil öğretiminde yenilikçi yaklaşımlar ve yöntemlerle dil öğretimine dahil edilmesi gerektiğini, ancak tek bir amaç olarak değil, öğrenme çıktılarına katkı sağlamakamacıyla gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. O halde yapılması gerekenler; teknolojiyi yabancı dil öğretimine entegre ederek, dijital okuryazar öğretmenlerimizle öğrencilerimizin sınıf içinde daha etkin rol almaları sağlanarak yabancı dil derslerini daha zevkli hale getirmek ve teknoloji-internetin sürekli devinim halde olduğunun farkında olarak, ders materyallerinden müfredata, sınıf içi etkinliklerden çevrimiçi eğitime her yönüyle öğrencileri aktif hale getirmenin önemini buradan vurgulamaktır.

Küreselleşen dünyamızda bugün fiziki sınırların ve kısıtlamaların önemi gelişmiş ülkelerde artık sadece sembolik düzeyde anılır oldu. Dil öğretimi ve çeviri çalışmalarındaki gelişmelerle birlikte kültürlerarası yakınlaşma giderek hızlandı. İnsanlarda tekdüze bir vatandaşlık bilinci, yerini bir dünya insanı olabilme düşüncesine bıraktı. Elbette tüm bu gelişmelerin kalbinde ve temelinde bir yabancı dili hızlı ve rahat bir şekilde öğrenebilmenin getirdiği rahatlık var.

 

Günümüzde teknoloji kullanımı hayatımızın pek çok alanında işlerimizi daha kolaylıkla yapabilmemizi sağlıyor. Elbette, dil eğitim-öğretimi de bundan nasibini alıyor. Teknolojinin dil öğretiminde kullanılması gerek eğitmenlere gerekse öğrencilere pek çok alanda kolaylık sağlıyor.

Ülkemizde bir dil sınıfında ortalama 30-40 öğrenci bulunuyor. Bazı özel okullarda ve vakıf üniversitelerinde bu sayı 15-20 arasında. Yurtdışında bu işi ciddi yapan kurumlarda bu sayı 10-15 arasında. Yani ülkemizde dil sınıflarındaki öğrenci sayısı oldukça fazla. Buna rağmen pek çok okul ve eğitmen teknolojinin kullanımını yaygınlaştırma çabasında. Bunun nedenlerini, doğruları ve yanlışları şöyle sıralayabiliriz :

Doğrular ve yanlışlar

  • Öğrenciler ile iletişim kurabilmek: Şu anda Y ve Z kuşağının teknolojiye olan ilgisinden ve becerisinden istifade ederek ‘teknolojiyi kullanan öğretmen’ olabilme ünvanını elde etmek. Yanlış!

Doğrusu: Sınıf içerisinde öğrencileri ile sağlıklı diyalog kuramayan bir öğretmenin sosyal medya ile öğrencilerine birtakım ödevler vermesi veya tavsiyelerde bulunması Y ve Z kuşakları için ‘elektronik eziyetten’ yani dikteden başka bir şey değildir.

  • Kurumsal anlamda ‘biz teknolojiyi kullanıyoruz’ diyebilmek: Birçok yabancı yayın kuruluşu, dizüstü ve tablet bilgisayarların gelişmesi ve akıllı telefonların yaygınlaşması ile birlikte dil öğretiminde çığır açabilecek programlar hazırlayıp piyasaya sundular. Okullar bu programları alabilmek için birbirleri ile yarışıyor. Yanlış!

Doğrusu: Bu programların maliyetini okullar ekseriyetle velilere yüklüyor. Okullar öğrencilerine ücretsiz tablet veya dizüstü bilgisayar veriyor. Ancak, veliler okul taksitlerinde bu kalemi ödediklerinin farkında bile değil çünkü bilgisayar destekli dil öğretimi olması gereken hali ile müfredatlarda yer almıyor. Yani sonradan eklenmiş bir olay. Bilgisayar destekli dil öğretimi bir sistemdir ve müfredatı ayrıdır. Uzmanlar tarafından çok dikkatlice hazırlanması gerekmektedir ki böyle olduğunda da dil öğrenmenin maliyeti oldukça artmakta fakat süresi kısalmakta ve kalitesi artmaktadır.

Dil eğitim ve öğretiminde, derslerde kullanılan materyallere ek olarak bilgisayar destekli programların kullanılması, öğrencilerin konuya ilgisini daha fazla çekmek, motivasyonu sağlayarak sıkılmalarını ve hem de yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak için gereklidir. Film ve video destekli dil öğretim programları, internet üzerindeki uygulamalar, oyunlar, bloglar (internet günlükleri), skype, podcast (internet yayınları), moodle, vb. imkanlar dil eğitim ve öğretimini zenginleştirmekte ve geleneksel dil eğitim-öğretim metodlarının yarattığı dar çerçeveden öğrencileri kurtarmaktadır.

  • Farklı öğrenme stratejileri gerekli

Her birey farklı kişilik özelliklerine sahiptir. Bu kişilik özelliklerine bağlı olarak farklı öğrenme stil ve stratejileri geliştirebilirler. Örneğin içedönük bir birey görsel öğrenme stiline sahip olup, dışadönük bir birey işitsel öğrenme stiline sahip olabilir. Buna bağlı olarak bu bireyler, sosyal, bilişsel veya bilişötesi gibi farklı öğrenme stratejileri geliştirmiş olabilirler. Sınıf içerisinde bir eğitmenin bilinçli olarak öğrencilerinin öğrenme stil ve stratejilerine göre ders içeriği hazırlaması ideal olandır.

Ancak, ekseriyetle bu gerçekleşmez ve farklı kişilik özelliklerine sahip olup farklı öğrenme stil ve stratejiler geliştiren bireyler her dersten istediklerini alamazlar ve arzu ettikleri performansı sergileyemezler.

Dil eğitim ve öğretiminde bu aşamada teknolojinin kullanımı öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmektedir. Örneğin internet üzerinde anlatılan ve pratik edilen bir konu bireye daha fazla kişisel çalışma imkan ve alanı sağlayabilecektir. Bloglar, moodle gibi programların kullanılması, sınıfta ders esnasında sorulamayan (çekinilen/acil) birtakım akademik-kişisel soruların öğretim elemanına direk yönlendirilmesini sağlayarak o bireyin eğitim-öğretim sürecinden kopmamasını ve ilgisinin canlı tutulmasını sağlayabilecektir.

  • Başarı düşer

Verilen bir ders için teknolojik olanaklardan ne kadar çok istifade edilirse öğrencilerin derse olan ilgisi ve başarısı da o kadar çok artar. Yanlış!

Doğrusu: Başarı o kadar çok düşer! Çok basit bir yaradılış kuralı vardır. İnsanoğlu ‘aynı anda’ birden fazla iş ile ilgilenemez. Bir ödevi moodle üzerinden verip, internetteki bir site üzerinden pratiğini yaptırıp, Skype üzerinden destek verip bir de kitabın CD’sinden pratiklerini yaptırıp, test etmek (sınavını vermek) öğrencinin dikkatini dağıtacağı gibi, bireyde ders ve kullanılan materyallere karşı odaklanma sorununu ortaya çıkaracaktır.

Burada eğitmen, dersinde kullanacağı teknolojiyi dikkatlice seçmeli, kararında ve kararlılıkla uygulamalıdır. Bir diğer deyişle, eğitmenin sınıf içerisinde kendi sorumluluğunda olan yani anlatması gereken bir konuyu teknoloji yoluyla öğrencilere aktarmak istemesi kolaycılıktan başka bir şey değildir. Bu tercih ya öğrenme süresini uzatacaktır ya da başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

Dil öğretiminde teknoloji kullanımı öğrencinin iletişim kurabilme yetisini geliştirecektir. Eskiden, yani teknolojik imkanlar bu kadar yaygın ve çeşitli değilken öğrencilerin birçoğu ders öğretmeni ve sınıf arkadaşları ile iletişim kuramamaktan şikayet ederlerdi. Bunun sonucunda öğrenci ya kendi kabuğuna çekilir ya da o dersten ve ortamdan soğurdu.

Günümüzde teknolojinin kullanımı öğrencilerin bu sorunu aşmalarında onlara yardımcı oluyor. O ders için oluşturulan bloglarda veya Whatsup guruplarında öğrenciler sınıf arkadaşları ile bir konuyu ivediyetle tartışabiliyor ve ders eğitmeni ile moodle, skype, vb. programlar vasıtası ile iletişim kurabiliyorlar. Böylelikle, sınıf ortamına ek olarak daha interaktif bir eğitim-öğretim ortamı oluşturulmakta ve sınıfta anlaşılmayan veya sorulmaya fırsat bulunamayan, tartışılamayan konulara açıklık getirilebilmektedir.

  • Uzaktan eğitim ve dil

Dil eğitim ve öğretiminde teknolojinin kullanımı günümüzde kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bireylerin ihtiyaçları göz önüne alınarak ve teknolojik imkânlardan yararlanılarak hazırlanmış bir ders, gerek öğretmen gerekse öğrenciye birçok avantaj sağlamaktadır. Burada anahtar husus ise o teknolojinin bilinçli ve belirli bir amaç için yeri geldiğinde dikkatli ve bilinçli olarak kullanılmasıdır.

Dil öğretiminde teknolojinin avantajlarını Riasati vd. (2012) araştırmışlar ve teknolojinin birçok faydası olduğunu belirtmişlerdir. Teknolojinin dil öğretimindeki bu faydaları:

  • Akademik becerilerini artırma,
  • Öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarını değiştirme ve özgüvenlerini artırma,
  • Eğitmenleri öğrenci merkezli yaklaşıma yönlendirme,
  • Öğrencilerin kendi yaptıkları çalışmayı değerlendirmesi ve kendi çalışmalarını gözlemleyebilmesi,
  • Öğretmenlerin de öğrencilerin bilgisini daha objektif ve doğru bir şekilde değerlendirebilmesi,
  • Aktivitelerde öğrenci iş birliğini ve iletişimi artırması,
  • Öğrencilerin dil öğrenmeye yönelik kaygılarını azaltmasıdır.

Teknolojinin ve dolayısıyla BDDÖ’nin yukarıda görüldüğü gibi birçok avantajı vardır. Riasati vd. (2012) sadece teknolojinin dil öğretimine sağladığı avantajlarını değil aynı zamanda aşılması gereken engelleri de araştırmışlardır. Bu engeller:

  • İnternet ya da bilgisayar erişimin sağlanamaması,
  • İnternetin başarılı bir öğrenme aracı olarak kullanılmasında öğretmen eğitiminin eksik olması,
  • Öğretmenlerin teknolojiye yönelik öz güven eksikliği ve tutumu,
  • Bazı öğrencilerin tutumu,
  • Teknik desteğin ve zamanın yetersiz olmasıdır.

Mobil destekli dil öğretiminde kullanılabilecek uygulamalar

Günümüzde en çok kullanılan mobil dil öğrenme cihazları arasında cep telefonları, tablet bilgisayarlar, cep bilgisayarları, dijital ses kayıt cihazları ve kişisel dijital yardımcılar bulunmaktadır. Bilgisayarlar gibi, mobil öğrenme cihazları da Android, IOS, Windows, Blackbery OS, Linux ve Symbian gibi işletim sistemleriyle çalışmaktadır. Günümüzde en yaygın kullanılan mobil öğrenme cihazları arasında IOS ile çalışan iPhone, iPad ve iPod Touch ile Android ve Windows işletim sistemleri ile desteklenen diğer akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlar yer almaktadır. Apple hariç, mobil öğrenme uygulaması geliştiren kişi ve kurumlar özel programlama araçları kullanmakta, ürettikleri uygulamaları da genelde hem IOS hem de Android işletim sistemlerinde çalışabilecek farklı uygulamalar şeklinde sunmaktadırlar. Mobil uygulamalarda en çok kullanılan iletim ortamları ise, e-posta, mesaj ortamı (SMS, MMS), ses ve video yayını (podcasting), etkileşimli sesli yanıt (IVR), grafik (mobil kamera), animasyon, GPS, Mobil Web (WAP)’dir.

Diğer teknoloji destekli dil öğrenme ortamlarında olduğu gibi, mobil öğrenme ortamları da yüz-yüze, uzaktan ve çevrimiçi olabilir (Chinnery, 2006). Mobil dil öğrenimi alanında gerçekleştirilen uygulamaların genelde cep telefonu üzerinden SMS ve MMS iletileri ile kelime öğretimi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oysa hem cep telefonları hem de tablet bilgisayarlar üzerinde kullanılabilecek pek çok mobil destekli dil eğitimi uygulamaları bulunmaktadır. En büyük uygulama satıcıları olan Apple App Store ve Google Play 800 binin üzerinde mobil cihaz uygulaması (apps) sunmaktadır. 800-1000 kadar dil öğrenimi için uygulama bulunmaktadır. 2013 yılındaki yüklemelerin 82 milyar kadar olduğu söylenmekte; 2017’de bu sayının 200 milyar olacağı tahmin edilmektedir (MobiThinking, Mayıs, 2013).

BDDÖ ile ilgili oluşturulacak çalışmalarda öğrenci yaş grubunun özelliklerini göz önünde bulundurmak gerekir. Anaokulu çağında yapılacak dille ilgili etkinliklerde o yaş grubu okuma yazma bilmediğinden görsel işitsel materyaller bol bol kullanılmalıdır. Ayrıca o yaş grubunda dikkat dağınıklığı fazla olduğundan bireysel çalışmalardan daha çok grup çalışmalarına yer verilmelidir. Örneğin dil öğretiminde duygular öğretilecekse bir öğrenciden kızgın, bir öğrenciden mutlu, başka bir öğrenciden üzgün olması vb. istenebilir. Görevlendirilen bir diğer öğrenci de bu duyguları fotoğraf makinesi ile çekebilir ve bu akıllı tahtaya yansıtılarak duygular çocuklara öğretilebilir (Adıgüzel, Gürbulak, & Sarıçayır, 2011).

İlköğretim çağındaki bir çocuk için ise en önemli husus her şeyi somutlaştırmaya yatkın olmasıdır. Bu yaşlardaki öğrenciler için dil öğretiminde seçilecek yol belli bir örnek üzerinden giderek öğrenme sağlamaktır. BDDÖ kullanımı ile ilgili bu yaş grubuna örnek verilecek olursa, bir öğrenci tarafından yazılan İngilizce bir metin yansıtılabilir. Her öğrenci bu metinde yapılan hatalar hakkında görüş sunabilir ve kendi metninde de ne gibi hatalar olduğunu daha rahat tespit edebilir. Bu sayede öğrenme daha etkili olabilir. Yapılan bir çalışmada (Gerard & Widener, 1999), akıllı tahtaların üç temel yolla yabancı dil öğretme sürecini desteklediği belirtilmiştir: sınıftaki etkileşim ve konuşmayı desteklemesi, yeni kültürel ve dilsel unsurların sunumuna yardımcı olması ve öğretmenin organizasyon becerilerini geliştirmesi (Adıgüzel, Gürbulak, & Sarıçayır, 2011).

Yabancı dil eğitiminde Web 2.0 araçlarını kullanmak da etkili bir yöntemdir. Sosyal medya tüm dünyada ki insanların birbirleriyle etkileşime girmesine yardımcı olmakta ve bu sayede dil öğrenimine katkı sağlamaktadır. Küreselleşme ile beraber insanlar birbirleriyle kolayca etkileşime girebilmektedir.

Web 2.0 araçlarından en çok kullanılanlarından birisi de Podcast uygulamasıdır. Bu uygulama öğrencilerin dil öğreniminde özellikle dinleme ve konuşma becerisinin gelişmesinde büyük katkı sağlamaktadır. Podcast, internet üzerinden gerçekleştirilen radyo yayınlarının kullanıcı tarafından dijital bir ses çalara yüklenmesine ve istenilen bir zamanda yayının dinlenmesine olanak tanıyan dijital bir uygulamadır. Podcast denildiğinde ilk akla gelen “işitsel” özelliğidir (İspir, 2013). Podcast, iPOD ve broadcasting kelimelerinden türetilmiş olup Mp3 formatında ses ve video dosyalarının mobil ve kişisel cihazlardan RSS’ler ile takibini sağlayan teknolojidir (Hasan & Hoon, 2013). Podcast başka bir ifadeyle RSS, uzaktan eğitim, görsel materyallerin birlikte kullanılmasını sağlamaktadır. Bu teknoloji ile geliştirilen web sayfalarından öğretmen ve öğrencilerin hem görüntü hem de ses podcastlerini yükleyip izlemeleri ve takip etmeleri sağlanmaktadır. Böylece uzaktan eğitimde amaçlanan her zaman ve her yerden eğitime ulaşılmaya çalışılmaktadır (Işık & Özkaraca, 2011, s. 864). Podcast, RSS gibi dağıtım teknikleriyle mobil araçlara bir çeşit ses içeriği aktarımı olarak tanımlanabilir (Gülseçen, Gürsul, Bayrakdar, & Çilengir S. ve Canım, 2010, s. 788)

Podcastler dil öğrenenlere gerçek dil ve gerçek materyal sunmaktadır. Öğrenciler podcastleri ders kitaplarına yardımcı kaynak olarak kullanabilirler. Aynı zamanda dil öğreniminde podcast kullanımı yapılandırmacı yaklaşımı destekler niteliktedir. Rossel’a göre (2007) (akt. (Hasan & Hoon, 2013, s. 129) podcast teknolojisi bireyin bilgiyi aktif katılım, gözlem, işlem ve yorumla yapılandırdığı için podcast teknolojisi ile yapılandırmacı yaklaşım arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmüştür. Internet ortamında bulunan podcastlerin çoğu gerçek ve doğal dil içeriği sağlamaktadır. Yapılan birçok çalışma sonucunda dil öğreniminde podcast kullanımının dil becerilerini geliştirme potansiyeli olduğu vurgulanmıştır (O’Bryan, 2007). Dolayısıyla yabancı dil öğretiminde podcast kullanımı kaçınılmaz bir gerçekliktir.

Öneriler

Teknoloji hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Teknolojinin yararları ve zararları saymakla bitmez. Ama hayatımızı kolaylaştırdığı da bir gerçektir. İletişimde, eğitimde, sağlıkta ve ulaşımda önemli bir rolü vardır. Günümüz gençliği tam bir teknoloji ve internet jenerasyonudur. Çok küçük yaşlarda teknolojiyi ve interneti kullanmakta çok becerikliler. Bugünün öğrencileri artık eğitim sistemimizin öğretmek için tasarladığı insanlar değiller. Onlar yeni teknolojiyle etkileşimlerinin bir sonucu olarak bilgiyi önceki nesilden farklı düşünmekte ve işlemektedirler. Bir eğitimci olarak  bizde bu yönlerini iyi değerlendirip onlara yabancı dil öğrenmelerinde teknolojiyi nasıl kullanacakları konusunda yardımcı olabiliriz.

Yabancı dil eğitiminde teknolojiyi kullanmak sizce önemli mi? Tabiî ki önemlidir çünkü teknolojinin etkin kullanımı yabancı dil eğitiminin temel dört becerilerini ( yeni bir şey oluşturma, iş birliği, eleştirel düşünme ve iletişim)  geliştirmekte öğrenciler için çok faydalı olacaktır. Teknolojinin dil öğretiminde avantajları gelişmiş fırsat, motivasyon, iş birliği, geri bildirim, öğrenci özerkliği ve profesyonel geliştirmedir.

Yabancı dili çok aktif konuşabilmenin en önemli şartı o dile sürekli mağruz kalmaktır. Ama ülkemizde bu çokta mümkün değildir. Çünkü ne aile ortamında nede arkadaş ortamında yabancı dil çokta aktif konuşulmaz. Bir öğrenci okulda öğrendikleriyle yetinmek zorunda kalır ve bunu günlük hayata geçiremediği için öğrendiği ikinci dili ana dili kadar rahat konuşamaz. Fakat teknolojiyi ve interneti iyi yönde kullanırsa öğrendiği yabancı dili çok aktif kullanmaya başlayabilir. Dil öğretiminde öğrenciler teknoloji aracılığıyla temel becerilerini geliştirebilirler. Mesela dersin öğretmeni  bir sınıf sayfası açarak öğrencilerin hazırlamış olduğu sözlü, yazılı ve görsel sunumlarını bu web sitelerinde arkadaşlarıyla öğretmenleriyle hatta yabancı ülkelerdeki öğrencilerle bunu paylaşabilirler. Bu sayede de öğrenilen yabancı dilin kullanıldığı bir iletişim ortamı oluşturulduğu için dilin etkin kullanımı teşvik edilmiş olur. Öğrenciler teknolojiyi kullanarak sanal ortamlarda tanıştıkları yabancı ülkelerden insanlarla çok kolay iletişime geçip onların dillerini ve kültürlerini çok rahat öğrenebilirler.

Öğrencilerin kolaylıkla kullanabilecekleri eğitimsel paylaşım siteleri vardır. Bu platformlarda eğitmenler ayrıca dil öğretiminde faydalı olduğunu düşündükleri ses, video, power point sunumları , dökümanları ve web sitelerindeki hazır kaynaklara erişim linklerini öğrencileriyle paylaşabilirler. Bir öğretmen eğer isterse ders tekrarı, yapılan aktivitelere geri dönüt verme gibi derslerle ilgili kendi kaynaklarını oluşturabilirler. Ve öğrencilerde öğretmenlerinin yüklemiş oldukları videoları defalarca izleyerek konu tekrarlarını yapmış olurlar.

Her öğrencinin kendine özgü öğrenme şekli vardır. Bazı öğrenciler görsel materyallerle bazıları işitsel materyallerle bazıları ise dokunsal materyalerle öğrenir. Radyo, televizyon, telefon, basılı materyaller, ses ve görüntü kasetleri ve CD ler yabancı dil öğrenirken kullanabilecek teknolojik aletlerdir. Dil öğretiminde öğrenciler bu teknolojik aletlerden kendilerine en uygun olanı tercih edebilirler.

Teknoloji sadece sınıf dışı aktivitelerde değil sınıf içi aktivitelerde de kullanılabilir. İlkokul öğrencilerine temel İngilizce kelimeleri ve yapıları öğretirken internet videolarından yararlanılabilir. Ders esnasında bu videoları ve şarkıları izletebiliriz. Kelimeleri öğrenebileceğimiz başka internet uygulamaları vardır. Öğretmen ve öğrenciler bu uygulamaları açarak hazır kelime listelerini çeşitli oyun uygulamaları ile tekrarlarını yapabilirler. Hatta bu tür uygulamalarda kendi testlerini oluşturup yükleyebilirler.

Sonuç olarak internet erişimi ve sınırsız kaynak paylaşımları sayesinde  her türlü bilgiye ulaşmamız çok kolay olmuştur. Ayrıca teknolojiyi dil öğretiminde de kullanabilmek için uzmanlar binlerce uygulama oluşturmaktadır. Teknolojinin dil öğretiminde destek olarak kullanılmasında öğretmenlerinde öğrencilerinde emek vermesi gerektiğini görmüş olduk.  Tüm bu uygulamaları bilinçli kişilerce doğru ve planlı bir şekilde kullanmak dil öğretimini kolaylaştıracaktır. Ve  eğitmenler de dil öğretimi için her türlü uygulamanın takipçisi olup bu uygulamaları öğrencileriyle sınıf içi veya sınıf dışı aktivitelerde en üst seviyede kullanmalıdır.

Günümüzde teknoloji yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi, buna hiç şüphe yok. Özellikle günümüz gençliği artık tamamıyle bir teknoloji ve internet jenerasyonu ve çıkan her yeniliğe ve gelişmeye de aç durumdalar. Bu şartlarda yabancı dil eğitiminde biz eğitimciler için en büyük hedeflerden bir tanesi öğrencilerin günlük hayatlarının her alanında yanlarından ayırmadıkları teknoloji araçlarını yabancı dil öğreniminde de kullanmalarını sağlamak. Bunun yolu da bu teknoloji araçlarını dil öğretim yaklaşımlarının bir parçası haline getirmek ve öğrencilerimize teknolojinin dil öğreniminde kullanımı ile ilgili eğitim vermekten geçmektedir.

 

Peki yabancı dil öğretiminde teknolojiyi kullanmak neden önemlidir? Öncelikle teknolojinin öğretim yaklaşımlarında etkin kullanımı, öğrencilerin İngilizcede 4C olarak adlandırılan ve dil öğreniminde temel dört becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu temel becerileri kısaca iletişim (communication), yaratıcılık (creativity), yardımlaşma ve işbirliği (collaboration), ve eleştirel düşünme (critical thinking) olarak tanımlayabiliriz. Bunun yanında özellikle internetin ve öğrencilere sunduğu kaynakların öğrenilen yabancı dili konuşan bireylerle suni olmayan gerçek şartlarda iletişim kurmalarına ve o dilin kültürü hakkında da daha fazla bilgi sahibi olmalarına imkan sağladığını söyleyebiliriz.

Dilerseniz, dil öğreniminde önemli bu temel becerilerin teknoloji araçları sayesinde nasıl geliştirilebileceğini örneklerle açıklayalım. Örneğin, ders öğretmeni tarafından açılacak olan bir sınıf web sayfası (classroom blog) sayesinde öğrencilerin hazırlamış oldukları sözlü, yazılı veya görsel sunumları bu web ortamında arkadaşlarıyla, diğer sınıflardaki öğrencilerle, ve hatta diğer okullardaki veya ülkelerdeki öğrencilerle paylaşmaları istenebilir. Bu sayede öğrenciler paylaştıkları sunumlar ile ilgili yorum ve geri dönüt alabilirler; bu sayede öğrenilen yabancı dilin kullanıldığı bir iletişim ortamı yaratıldığı için dilin etkin kullanımı teşvik edilmiş olur. Öğretmenlerin ve öğrencilerin bu amaçla kolaylıkla kullanabilecekleri eğitimsel paylaşım sitelerinden bazıları şunlardır: Edmodo, Padlet, Pinterest. Bu platformlarda öğretmenler ayrıca dil öğreniminde faydalı olduğunu düşündükleri ses, video, power point sunumu, vb. dokümanları, ve farklı web sitelerindeki hazır kaynaklara erişim linklerini öğrencileriyle paylaşabilirler.

Öğretmenler eğer dilerlerse, hazır kaynaklar yerine kendileri konu sunumu, ders tekrarı, yapılan aktivitelere geri dönüt verme gibi dersle ilgili kendi kaynaklarını yaratabilirler. Bu amaçla kullanılabilecek video kayıt uygulamalarına SnagIt ve Jing gibi uygulamaları örnek verebiliriz. Bu uygulamalar sayesinde öğretmen, bilgisayar ekranında görünen her şeyi (Word dokümanı, power point sunumu, video, ses dosyası, internet sayfası) ve sesini kaydedebilir. Bu sayede, örneğin power-point sunumu yansıları üzerinden bir konu hakkında açıklama yaparken bu görüntüleri ve sesini kayıt altına alabilir. Bu video kaydı internet üzerinden öğrencilerle paylaşılabilir, konu anlatımı, tekrarı, yapılan ödevlere geri dönüt verme gibi aktiviteler, sınıftaki kısıtlı zamandan bağımsız olarak öğrencilerle paylaşılır, ve öğrenciler bu kayıtları defalarca izleyebilirler. Bu yaklaşımla, ders ile ilgili mekanik açıklamalar, tekrarlar, örneklemeler gibi konular ders dışında öğrenciler tarafından diledikleri zaman izlenebilir, böylelikle sınıfta tartışma ve dil kullanımına yönelik aktiviteler için daha fazla zaman kalır.

Günümüzde bir çok eğitim kurumu sosyal medya hesapları üzerinden (örneğin Twitter, Facebook, Instagram) öğrencileri ve aileleri ile iletişim halinde olmakta, önemli duyuruları paylaşmakta, dil öğrenimi ile ilgili etkinlikler ve kaynaklar ile ilgili haberler paylaşmaktadırlar. Benzer bir yaklaşımla, sınıf öğretmenleri de açık veya kapalı Facebook grupları, veya WhatsApp vb. mobil iletişim uygulamalarını kullanarak öğrencileri ile sınıf dışında da etkileşim halinde kalabilir, tartışma konuları başlatarak yazılı veya sözlü yanıt isteyebilir, dil öğrenimine yönelik kaynak ve aktiviteler paylaşabilirler.

Öğretmenlerin internet, sınıf web platformu, ya da sosyal medya üzerinden öğrencileriyle paylaşacakları bu kaynaklar, öğrencilerin sınıf dışında kendi başlarına veya arkadaşları ile birlikte tamamlayabileceği kişisel ve bağımsız çalışma aktiviteleri ile dil öğrenimlerinde kendilerine yardımcı olacaktır. Kısacası, teknoloji kaynaklarının sınıf dışında etkin kullanımı ve bu kaynaklara erişim konusunda öğretmenlerin internet üzerinden öğrencilerini yönlendirmeleri önemlidir.

Teknoloji kaynakları yalnızca sınıf dışında değil, sınıf içi aktivitelerde de öğrenimi destek amaçlı kullanılabilir. Bunlara en iyi bir kaç örnek Quizlet, Socrative, Kahoot, ve TodaysMeet gibi uygulamalardır. Quizlet, özellikle kelime öğreniminde kullanılabilecek bir uygulamadır. Öğretmenler ve öğrenciler bu web sayfasını ziyaret ederek hazır kelime listelerini çeşitli oyun uygulamaları ile tekrar edebilir ya da kendi kelime öğrenme/tekrar testlerini yaratabilirler. Kahoot ve Socrative uygulamaları, öğretmenlerin kısa ve basit testler yaratmasına imkan sağlayan platformlardır. Uygulamaların web siteleri üzerinden yaratılan testler bir projektör cihazı ile sınıfta ekrana yansıtılır, öğretmen tarafından oluşturulan ve öğrencilerle paylaşılan bir erişim kodunu kullanarak öğrenciler internet erişimi olan cep telefonlarını kullanarak bu testlere erişebilir ve yanıtlayabilirler. TodaysMeet uygulaması da benzer şekilde ders öğretmeni tarafından oluşturulan bir tartışma platformuna öğrencilerin cep telefonları ile erişmelerini, ve öğretmen tarafından sorulan bir soruya, tartışma konusuna yanıt vermelerini sağlayan bir uygulamadır, özellikle ikili ya da grup çalışmalarında tartışılan fikirlerin ekran üzerinden diğer grup üyeleri ve sınıf öğretmeni ile paylaşılmasına imkan veren bir ağtabanlı (web) tartışma platformudur.

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, teknolojinin dil öğreniminde destek olarak kullanımında tek sınır öğretmenlerin ve öğrencilerin yaratıcılığıdır. Günümüzde hızlı internet erişimi ve neredeyse sonsuz kaynak paylaşımları sayesinde her türlü bilgiye erişim oldukça kolay hale gelmiştir. Bunun yanında dil öğreniminde ve öğretiminde kullanılmak üzere uzmanlar tarafından yeni uygulamalar ve platformlar yaratılmaktadır. Tüm bu bilgi, kaynak ve destek platformları doğru ve planlı kullanımla dil öğretiminde ve öğreniminde fark yaratabilir, bunun için,teknolojideki bu yenilikleri takip etmeliyiz ve sınıflarımızda ve sınıf dışında dil öğreniminde bu kaynakları maksimum ölçüde kullanmalıyız.

Sonuç

Tüm dünyada internetin gerek akıllı telefonlar gerekse farklı bilgisayar tipleri ile kullanılabilirliğinin artması, onu haber kaynağı, alışveriş yeri, iletişim kurma aracı haline getirmiştir. İnternet ve medya organları, bilgi edinme eyleminin odak noktası haline gelmişlerdir ki bu şekilde eğitim öğretim aracı olarak da kullanılabilir olması kaçınılmaz olmuştur. Toplumları bu denli etkileyen sosyal ağlar, bireylerde belli davranış ve alışkanlık değişikliklerine yol açmaktadır. Bu noktada yabancı dil eğitiminin değişime uğraması çok doğal bir süreçtir. Hayatımıza yoğun bir şekilde girmiş olan bilgisayar ve telefon teknolojilerinin bir fırsat olarak görülmeyip yabancı dil eğitimini bu ortamlarda desteklenmemesi, uzun vadede yabancı dil eğitimine ve öğretimine zarar verebilir. Dolayısı ile yabancı dil öğretimini bu ortamlarda yaymak için gerekli adımların atılması önem arz etmektedir. Ancak bu noktada günceli yakalamak için çabalarken, eğitim-öğretimin temel yöntem ve esaslarından vaz geçmek doğru değildir. Yeni çıkan tüm sosyal medya uygulamalarını ve hatta telefon uygulamalarını, eğitimle bütünleştirmeye çalışmak ve kısa süreli araştırma bulgularıyla bu olguları desteklemek eğitimdeki insan faktörünün göz ardı edilmesi anlamına da gelmektedir. Bu yaklaşım eğitim araştırmalarının sınırlı gücünü de kısmen boşa harcamak olacaktır.

Günümüzde dijital medya, gerek yabancı dil ve gerekse gramer öğretimi/öğrenimi konusunda sınırsız ve çok farklı materyaller içeren önemli bir araç konumundadır. Dijital medyanın daha önemli bir özelliği ise, yabancı dil öğrencilerinin en büyük grubunu temsil eden gençlerin dikkat ve ilgisini çekmesidir. Gramer öğretimi ise elbette yabancı dil öğretiminden ayrı düşünülemez, fakat gramerin yabancı dil öğretiminde hangi ölçülerde ve hangi yöntemler ile öğrencilere aktarılması gerektiği ise hala tartışma konusudur. Gramer öğretiminin amaçlarını göz önünde bulundurursak, gramerin, öğrencilerinin motivasyon ve ilgisini yükseltmek amacı ile günümüz dünyasında artık farklı yöntemler ve materyaller ile aktarılması gerektiği anlayışı önem kazanmıştır. Bunun içindir ki bu çalışma, soyut gramer alıştırma etkinlikleri yerine, grameri dili tamamlayan bir bütün olarak aktaran kaynaklar ile öğrencinin gramer ve yabancı dile olan merakını geliştiren dijital ortamın gramer edinimi ve öğrenimi acısından nasıl kullanılabileceğini araştırıp genel bir bakış acısıyla sunmayı hedeflemiştir.

Her geçen gün yabancı dil ile ilgili özellikle gençlerin ilgisini çeken yeni kaynak ve araçlar geliştirilip piyasaya sürülüyor. Örneğin öğrenme platformları, eşzamanlı iletişim kanalları, forumlar, bloglar, mobil uygulamalar ve oyunlar. Bu araçların büyük bir kısmı verimli ve yararlı bir şekilde yabancı dil öğretiminde de kullanılabilir. Her gün gelişen, her geçen gün hayatımızı daha fazla yönlendiren ve artık geri dönüşü olmayan bu icatlardan uzak durmak yerine, teknik ve dijital alandaki gelişmeleri takip edip onları en iyi ve en verimli bir şekilde eğitim hayatımıza nasıl dâhil edebileceğimizi düşünmeliyiz. Dijital araçlar, eğitim ve öğretiminin diğer alanlarında olduğu gibi yabancı dil eğitimi alanında da etkin bir şekilde kullanılabilir.

Ancak, yabancı dil eğitiminde dijital materyal seçimi konusunda aşırıya kaçmamak gerektiğini ve her zaman eğitim hedefine uygun, geleneksel ve yenilikçi materyaller arasında dengeli bir seçiminin yapılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Dijital medya araçlarının yabancı dil eğitimindeki dengeli ve bilinçli kullanımı hem öğretmen ve öğrencilerin motivasyonunu arttıracağı, hem de Türk eğitim sistemine bir bütün olarak fayda sağlayacağına inanıyoruz.

Sonsöz

Çağımızda bilginin üretilmesi, aktarılması ve kullanılması alanlarında kaydedilen ilerlemeler sayesinde bilgisayarlar çağın en etkili bilgi alma araçlarından birisi olmuştur. Gelişmiş bilgisayar ağları ile bilgiler dünyanın her yerine kolayca ulaşabilir, dünyanın her (Arslan, 2003)yerinden rahatlıkla izlenebilir hale gelmiştir.

Bu gelişmelerden eğitim sektörü de yararlanma yoluna gitmiş ve eğitsel amaçlar için gelişen bu teknolojinin kullanılması yoluna gitmiştir. Bilgisayar destekli eğitim yabancı dil eğitiminde de etkili şekilde yerini almıştır. Yabancı dil eğitiminde görsel- işitsel ve interaktif özellikleri olan araçlardan yararlanmak öğrenmenin daha kolay hale gelmesini sağlayacağı tartışılmazdır. Ancak yüksek maliyetler, donanım teknolojisinin çok kısa sürede eskimesi, hedef öğrenci grubunun özelliklerine göre hazırlanmış yazılımların seçimi, öğretmenlerin eğitimi gibi sorunlar mobil öğrenmenin önündeki engeller olarak durmaktadır. Bu engellerin yanı sıra göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus da teknolojinin sadece bir araç olduğu ve yabancı dil öğretiminde doğru yerde doğru zamanda kullanılması gerektiğidir.

________________________________________________________________________

 

KAYNAKLAR

Anderson, T. (2003). Modes of interaction in distance education: Recent developments and research questions. Handbook of distance education, 129

Aytürk, N. (1999). Bilgisayar Destekli Öğretimin Öğrencilerin İngilizce Başarısına;İngilizce ve Bilgisayara Yönelik Tutumlar)na Olan Etkisi. . Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Boz, M. S. ve Çoban, Ö. (2015). Yabancı Dil Eğitiminde teknoloji kullanımı. Ankara: MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü.

Chinnery, G. M. (2006). Going to the MALL: Mobile assisted language learning. Language Learning & Technology. 10(1), 9-16. llt.msu.edu: :http://llt.msu.edu/vol10num1/pdf/emerging.pdf adresinden alındı

Fox, J. (1992). A History of Computer Assisted Language Learning From 1960 to 1990 In Relation To Education, Linguistics and Applied Linguistics. Learning Languages With Computers. University of Anglia.

Gülseçen, S., Gürsul, F., Bayrakdar, B., & Çilengir S. ve Canım, S. (2010). Yeni Nesil Mobil Öğrenme Aracı: Podcast, . Akademik Bilişim’10 – XII. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri 10 – 12 Şubat 2010 . Muğla Üniversitesi.

Hasan, M., & Hoon, T. B. (2013). Podcast Applications in Language Learning: A Review of Recent Studies. English Language Teaching;(2), s. 128.

Hockly, N. (2013). Mobile learning. 67(1), 80-84. ELT Journal. adresinden alındı

Işık, A., & Özkaraca, O. v. (2011). Mobil Öğrenme ve Podcast. Akademik Bilişim’11 – XIII. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri 2- 4 Şubat 2011 (s. 864). Malatya: İnönü Üniversitesi.

İspir, B. (2013). Uzaktan eğitimde podcast kullanımı. Türkiye’de e-öğrenme: gelişmeler ve uygulamalar IV. . V. Y. Yüzer, & U. Demiray. içinde Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.

Karasar, S. (2004). Eğitimde Yeni İletisim Teknolojileri-Internet Ve Sanal Yüksek Eğitim. TOJET: The Turkish Online Journal of Educational Technology, 3(4).

Kartal, E. (2005, 4(4)). Bilişim iletişim teknojileri ve dil öğretim endüstrisi. The Turkish Online Journal of Educational Technology, s. 82-87.

Kennedy, G. (1989). Computers in Language Teaching. (No.ED349749.). Ireland: ERIC Document Reproduction Service.

Kukulska-Hulme, A. (2009). Will mobile learning change language learning? ReCALL, 21(2), 157-165.

McBride, K. (2009). Social-networking sites in foreign language classes: Opportunities for recreation. In L. Lomicka ve G. Lord (Eds.), The next generation: Social networking and online collaboration in foreign language learning (pp. 35-58). San Marcos, Texas: CAL

McIsaac, M. S., & Gunawardena, C. N. I. (1996). Distance education. In D. H. Jonassen (Ed.), Handbook of Research for Educational Communications and Technology (pp. 403-437). New York: Simon & Shuster Macmillan.

Moore, M. G., & Kearsley, G. (2011). Distance education: A systems view of online learning. Cengage Learning.

Siemens, G. (2014). “Connectivism: A learning theory for the digital age.”

Tuovinen, J. (2000). Multimedia distance education interactions. Education Media International, 37(1), 16–24.

Tuzcuoğlu, Ü. (2000). Teachers’ Attitudes Towards Using Computer Assisted Language Learning (CALL) in the Foreign Languages Department at Osmangazi University. Unpublished Master’s Thesis. Ankara: Bilkent University, The Institute of Economics and Social.

 

 

 

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR

blank