TR

Boşanma

Boşanma, kadın ve erkeğe maddi manevi bir yükümlülük ekleyen yıpratıcı ve bir o kadar sancılı bir süreç olabilmekle beraber kimi zaman çocuksuz ailelerin daha rahatlıkla başvurabileceği bir yöntem ve hak olarak görülmektedir. Bu hak, devletçe hukuken kanunlar çerçevesinde belirlenmiş olup eşler arası hakların ve çocukların haklarını gözeterek oluşturulmuştur. Boşanma sebeplerini devlet kendi bünyesinde zina, hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, küçük düşürücü suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı gibi özel sebeplerin yanında buna dahil olmayan bütün sebepleri genel sebepler adı altında işlemiştir.

”Boşanma eşler hayatta iken evlilik ilişkisine mahkeme kararı ile hukuken son verilmesidir” (Akıntürk, 1996, 252). Boşanma kararının hukuken kesinleşmesiyle eşler ayrı sayılır. Dünya’da ve Türkiye’de boşanma olgusu değişiklik göstermektedir. Batıda öncelikle aile tanımı üzerinden aile türleri çeşitleri farklılık göstermekle birlikte ailede babanın idealinin, rolünün, algılanış tarzının zaman içerisinde izlediği yolun bazı etmenler sayesinde değişiyor ve değişiklik gösteriyor olması durumu boşanma sonrası durumu ve boşanma sebeplerinin açıklanışı aşamasında bizlere yardımcı olur.

Boşanma sonrası babanın çocuklarla beraberliğinin mesafesinin değişmesi, aile kavramı açısından ve çocukların daha çok anne tarafından bakıma muhtaç olduğu görüşü hakimce ve toplumca onaylanmış bir gerçek oluşu, bu çocukların otorite kavramı ile geç tanışması ya da hiç tanışmaması yokluğu anlamına gelmektedir. Kapitalizm rüzgarlarıyla beraber dünya ilk önce “daha çok üret daha çok kazan” adı altında aile bireylerini fabrikaya özel alandan kamusal alana davet etmiştir. Bu durumda kadının iş hayatına girmesiyle çocuk bakımı yıllar içinde büyük ebeveynlere bırakılmış ya da modern toplumun getirileriyle batıda ”dadı” çocuk bakıcısı anlamına gelen kavram ortaya çıkmakla beraber yeni bir meslek doğmuştur. Boşanma içerik bakımından çok boyutlu bir kavramdır. Boşanma nedenlerini ”Sosyal psikologlar, boşanmanın nedenleri arasında aile içi etkileşime, evlilik idaresindeki anlaşmazlığa (Gottman, 1994) kişinin karakterine ve antisosyal davranış gibi kronikleşmiş olumsuz davranışlar üzerinde durmaktadır. (Leonard-Roberts, 1998) Bu duruma ilişkin boşanma nedenleri arasında hızlı sosyal değişmenin payı yansınamaz.

”Hızlı toplumsal değişimin yaşandığı 18. Yüzyıl Avrupa’sında yaygınlık gösteren intiharların boşanmadan kaynaklandığını iddia eden sosyologlardan biri de Durkheim’dir. (Thompson, 1982) Yapılan araştırmalarda modern şehir bağlamının yarattığı ortam kadınlara özgürlük ortamı sunmaktadır. Şehir içinde çalışma alanının yani kamusal alanın içinde bulunan kadınların intihar etme eğilimleri daha az olduğu ve artık bir evlilik sözleşmesi içinde yer almadığı için kendi ailesiyle çatışmalar yaşadığı ve baskı altında bulunduğunu söyleyebiliriz.

”Durkheim’a göre boşanmanın zor olduğu geleneksel toplumlarda kadınlarda intihar oranı artarken, boşanmanın kolay olduğu modern toplumlarda ise kadınlarda intihar oranı düşmektedir.” (Sarpkaya, 2012, 7) Pre-kapitalist ve post-modern toplumlarda ayrıldığı gibi çiftler arasındaki bağ modern dünya ile beraber bir dönüşüm içine girmiştir. Nikah, sadakat gibi çiftlerin birbirine bağlılığını simgeleyen kavramlar başta olmak üzere bireyler arası ilişkilerde bir çözülme başlamıştır. Muhafazakar kesim ile birlikte modern kesim de boşanmanın olumsuz sonuçlarını kabul etmiş ve telafisi az mümkün olan sosyal, ekonomik, psikolojik sorunlar ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde boşanmış kadınlara karşı tutum olarak kötü muamele sadece geleneksel toplumlarda değil bazı modern toplumlarda da görülmektedir. ”Örneğin, Amerika’da kocaları vefat etmiş ya da eşinden ayrılmış kadınların yoksulluğa düşme olasıklıklarının evli kadınlara oranla çok daha yüksek olduğu ileri sürülmektedir.” (Sarpkaya, 2012, 10)

Toplumdan topluma ve hatta bölgeden bölgeye değişebilen boşanma sebepleri, şekilleri Türkiye’de de farklılık arz etmektedir. Türkiye’nin doğusu ile batısı arasındaki bu ayrım geleneksel faktörlere, sanayileşme oranına ve daha birçok sebeplere bağlı olarak değişim göstermektedir.

Demografik yapı, aile türleri, birlikte yaşama, hayat standartları, ekonomik sebepler, kadının ekonomik bağımsızlığını elde etmesi bu sebepleri fazlalaştırabileceğimiz gibi medya ve popüler kültürün etkisiyle son yıllarda Türkiye’de bir artış görmekteyiz. Fakat bu artışın oranı Türkiye’de çoğu Avrupa ülkesine göre çok alt sıralardadır. Türkiye’de son 20 yıla kadar boşanma bir sorun olarak algılanmamakla birlikte tekrar belirtmek istediğim gibi ”Eurosat verilerine göre bazı ülkelerde Türkiye’de boşanma oranlarına bakıldığında ülkemizin diğer ülkelere göre kıyasla boşanmada en düşük orana sahip ülkelerden biri olduğu görülmektedir.”

Kaynakça:

Turgut, Aile Hukuku, 4. Basım, Ankara 1996, Akt:Sarpkaya

Gottman, JM. (1994). ”What Predicts Divorce?” , Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum, Akt:Sarpkaya

Leonard, KE., Roberts, LJ. (1998). ”Marital Agression, Quality, and Stability in the First Year of Marriage: Findings from the Buffalo Newlywed Study. The Developmental Course of Marital Dysfunction” , TN Bradybury (Ed) , New York, Cambridge University Press, pp.44-73, Akt:Sarpkaya

Thompson, K. (1982). Emile Durkheim, by Routledge New York, Akt:Sarpkaya

Sarpkaya O. , Sosyoloji Araştırma Dergisi, cilt:15 Sayı:2-Güz 2012.

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR