1528’den 1828 Rus işgaline kadar Anadolu Türklüğünün ayrılmaz bir parçası olan Ahıska, bugünkü Gürcistan sınırları içerinde yer alan, Türkiye sınırına 15 km. uzaklıktaki eski bir Türk yurdu merkezidir(Biray;2006,52).
Bu bölgede, Hz. Osman döneminde Müslümanlar, 1068 yılında Selçuklu ve Moğolların yönetimindedir. 1578 yılında Osmanlı hâkimiyetine geçen bu bölge eyalet merkezine haline getirilmiştir. Rusların sıcak denizlere inme amaçları 9.yüzyılda Kafkasya’yı ele geçirmesiyle başlamıştır. Bu doğrultuda Osmanlı Devletini ele geçirmek en önemli hedef halindedir. Osmanlıya ulaşmak konusunda stratejik bir noktada yer alan Ahıska bulunmaktadır. Rusların bu amaç doğrultusunda yaptığı katliamlar tarihte çok fazla kaynaklık edilmektedir.
1829 Osmanlı-Rus savaşından sonra imzalanan Edirne Anlaşması’yla bu topraklar Ruslara terk edilir.1853-1856 Osmanlı –Rus savaşında Osmanlı ordusuna yardım ettikleri gerekçesiyle Çarlık Rusya’sında acımasızca cezalandırılan Ahıska Türklerinin bir kısmı Erzurum’a göç eder. 1918 Mondros Mütarekesi sonrasında kısa bir süre Milli Şura Hükümeti yönetiminde bağımsız olan bölge, 1919’da Gürcistan tarafından işgal edilir. Ahıska, işgalden bu yana Gürcistan yönetimindedir(Biray;2006,52). Bazı savaş stratejileri doğrultusunda Ahıska Türklerin sırf Osmanlı’dan tarafa olması, Rusya için Ahıska Türkleri daha fazla göze çarpmaya başlamıştır. Rusya bazı Ahıska Türklerini acımasızca öldürülmüş, bazılarını da sürgüne göndermiştir. Sürgüne gönderilen çoğu Ahıska Türkünün soyadları ve uyrukları değiştirilmiş hatta II. Dünya Savaşına kadar askere dahi alınmadıkları halde Almanlara karşı savaşmaları için 40.000 tecrübesiz ve masum insanları ailesinden ayırarak cephelere gönderilmiştir. Savaşta 25.000 kadar Ahıska Türkü ölmüştür. Geri kalanlar ise sakatlanmış ya da yaralanmıştır. Savaştan sakat ya da yaralı dönen Ahıska Türkleri bir çoğu ailesini bulamamıştır. Bunun sebebi ise savaşa gitmeyen kadın, yaşlılar ve çocukları yük ve hayvanları taşıyan trenler ile Özbekistan, Kırgızistan, Sibirya ve Kazakistan gibi ülkelere sürdürülmesidir. 14 Kasım 1944 yılında birçok Ahıska Türkleri, SSBC tarafından Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’dan tahliye edilmesi istenilmiştir. Bu karar sonucunda Ahıska Türklerinin malı mülkü Gürcü ve Ermenilere verilmiştir. Aslında SSCB’nin belirttiği sürgün sayısı raporunda 90.000 bulunduğu halde 115.000, hatta bazı kaynaklarda bu sayıdan daha fazla olduğu belirtiliyor. Sonuç olarak Ahıska Türkleri bu bölgelerden tahliye edilmiştir. Rusların bir nevi sürgün amacı Ahıska Türklerinin asimile olup benliklerini unutturmaya çalışmaktır. Ancak bu amacına Rusya ulaşamamıştır. Dilini, dinini, kültür ve geleneklerini sımsıkı sarılarak hiçbir zaman asimile olmamışlardır. Sözü geçen bazı büyük devletlerin oyunları sonucunda 1989 yılında Özbek ve Ahıska Türkleri arasında kan dökülmüştür. Bu olaylar sonucunda malesef Ahıska Türklerinin birçoğu Rus askerlerine himayesine sığınmıştır. Ahıska Türkleri için bu ya ikinci, üçüncü ya da dördüncü sürgünü olmuştur ve yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalmışlardır. 1989 Fergana olaylarından dolayı Rusya’dan da göç edilmesi istenmektedir. Ahıska Türklerinin oturma ve çalışma izinleri verilmemekte hatta Ermenilerle karşı karşıya getirilmiştir. Bir kısmı ABD’nin izni üzerine ABD’ye göç etmiştir. SSCB’nin 1990’da dağılmasıyla bağımsız bir devlet olan Gürcistan, Ahıska Türklerinin göç etmemesi için soyadlarını ve uyruklarını Gürcüce edeceği gibi asimile edici şartlar ortaya koymuştur. Türkiye’de ise Artvin, Iğdır, Kars, İstanbul gibi şehirlerimizde yaşamaktadırlar. Sonuç olarak zor şartlar altında yaşamalarını sürdüren benliklerinden ödün vermeyen Ahıska Türkleri, Sovyetler tarafından soykırım olmuştur.
KAYNAKÇA
BİRAY, Nergis, ‘‘Sürgünden Honaz’a Ahıska Türkleri’’, Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, 6-7-8 EYLÜL 2006, s. 52-54.