5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “kişilere karşı suçlar” başlıklı ikinci kısmının altıncı bölümünde düzenlenen Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar şunlardır:
- TCK md 102 ( Cinsel Saldırı)
- TCK md 103 ( Çocuğun Cinsel İstismarı)
- TCK md 104 ( Reşit Olmayanla Cinsel İlişkiye Girme )
- TCK md 105 ( Cinsel Taciz)
Yazımızda TCK’nın 103.maddesinde düzenlenen Çocuğun Cinsel İstismarı suçu incelenecek olup , inceleme hukuki yorumlarla sınırlı tutulacaktır. Çocuk istismarının daha farklı yönlerini inceleyen “Çocuk İstismarı ve Buna İlişkin Tedbirler Hakkında Bir Çalışma”1 başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Ceza Kanunumuz cinsel suçları oluştururken belli başlı ölçütler geliştirmiş ve suçları buna göre kategorilendirmiştir:
İlk Ölçüt Yaş Hakkındadır:
- Cinsel saldırı suçu 18 yaşını tamamlamış kişilere karşı işlenebilen bir suçtur. Yani 18 yaşından küçük birine cinsel saldırı suçu işlenemez.
- Çocuğun cinsel istismarı ise 18 yaşını tamamlamamış çocuklara yönelik cinsel davranışları cezalandırır.Aşağıda ifade edileceği üzere bu suç tipinde de yaşlara göre ölçütler konmuş ve bu ölçütlere göre kanun koyucu cezayı artırmıştır.
- Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda ise yine 18 yaşından küçük bir mağdur gereklidir. Çünkü hukukumuzda reşit olma yollarından biri de 18 yaşını tamamlamaktır. 18 yaşını tamamlamış biri reşit olacağı için bu suçun mağduru olamayacaktır. Peki çocuğun cinsel istismarından yaş açısından farkı nedir? Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda mağdur on beş yaşını bitirmiş olan çocuktur. Oysa çocuğun cinsel istismarında mağdur 15 yaşındaki bir çocuk olabileceği gibi 10 yaşındaki bir çocuk hatta 3 aylık bir bebek de olabilir.
- Cinsel taciz suçu ise yaş açısından bir kısıta sahip değildir.105. madde “bir kimseyi..” diye başlamaktadır. Bu suç hem 18 yaşını tamamlamış kişilere karşı işlenebilir hem de 18 yaşını tamamlamamış kişilere yani çocuklara karşı işlenebilir. Çocuklara karşı cinsel taciz kapsamındaki davranışların TCK 103.maddede düzenlenen çocuğun cinsel istismarına mı yoksa TCK 105.maddede düzenlenen cinsel taciz suçuna mı gireceği tartışılabilirdi. Ancak kanun koyucu 105.maddenin 1.fıkrasında çocuğa karşı temas içermeyen cinsel davranışları düzenleyerek bu tartışmalara yolu kapatmıştır.
İkinci Ölçüt Temasa İlişkindir:
- Cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında temas olması aranıyor.Oysa cinsel taciz temas olmaksızın cinsel amaçlı hareketleri cezalandırıyor.
Üçüncü Ölçüt Temasın Niteliği:
- Cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı suçlarında “sarkıntılık” seviyesinde kalmış cinsel davranışlar dahi cezalandırmak için yeterlidir.Ancak sarkıntılık halinde cezanın azaldığını görüyoruz.
Örnek: TCK 102.madde temel cinsel saldırı suçunu işeyenlere beş yıldan on yıla kadar hapis cezası öngörmüştür.Ancak cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir diyerek cezada indirim yapmıştır. - Oysa reşit olmayanla cinsel ilişkide alelade bir temas içeren davranış değil cinsel ilişki niteliğinde bir davranış aranmaktadır. Yani 15 yaşını tamamlamış ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği tam, reşit olmayan kişi ile cinsel ilişki kapsamında olmayan rızaya dayalı temas içeren cinsel davranışlar mezkur maddelerden(TCK 102,1 03,104,105) hiçbirine girmemektedir.
Dördüncü Ölçüt Şikayete Bağlılık:
- Cinsel saldırı suçunun temel şekli ve sarkıntılık düzeyinde kalan hali şikayete bağlıdır.Oysa 102/2 de düzenlenen “vucuda organ veya sair cisim sokma” halinde şikayet aranmaz.Bunun da istisnası yani ana kuralın müstesnası ise bu eylemin eşe karşı işlenmesi haline ilişkindir ve soruşturma ve kovuşturmanın yapılması için şikayet aranır.
- Çocuğun cinsel istismarında kural re’sen soruşturma ve kovuşturulmadır. İstisnaen ise “sarkıntılık” düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.
- Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda temel hal için şikayet aranırken şu 2 halde şikayet aranmaz, resen soruşturulur ve kovuşturulur:
-Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
-Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. - Cinsel taciz suçunun da temel hali için şikayet aranır.
Bu açıklamalardan sonra TCK madde 103’ün ayrıntılarına inmeye başlayalım.
Yukarıda ifade ettiğimiz üzere çocuğun cinsel istismarı suçu 18 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı işlenebilen bir suçtur.
Peki kanun koyucu hangi şartlarda cinsel istismarın olduğunu kabul etmiştir;
Kanun koyucu öncelikle 15 yaşını tamamlayıp tamamlamama ölçütüne göre ayrım yapmıştır.
- 1.Grup: 0-15 Yaş: Mağdur 15 yaşını tamamlamamış( veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan ) bir çocuk ise her türlü cinsel davranış çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturur. Bu yaş grubu için iradenin etkilenip etkilenmediğine ilişkin bir araştırma yapılmaz ve çocuğun iradesinin olmadığı kabul edilir. Suçun oluşması için herhangi bir cebir,tehdit hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olması aranmamıştır.Yani fail “mağdurun rızası vardı” dese ve hatta bu durumu kanıtlasa bile oluşan suç TCK md.103 çocuğun cinsel istismarıdır.Ayrıca bu yaş grubuna karşı zorla yapılan cinsel eylemler aşağıda ifade edileceği üzere temel halden farklı cezaya tabi tutulmuştur.
- 2.Grup 15-18 Yaş: Mağdur 15 yaşını tamamlamış ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilme yeteneğine sahip bir çocuk ise kanun koyucu bazı şartlarla bu suçun oluşabileceğini kabul etmiştir.Bu yaş grubuna yönelik sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, TCK md.103 anlamında çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturur. Örneğin 17 yaşındaki bir kız çocuğu ile 19 yaşındaki bir erkek “rıza dahilinde yani cebir , tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmadan” cinsel ilişkiye girerse bu durumda TCK md.103 çocuğun cinsel istismarı suçu oluşmayacaktır.İlgili örnekte 17 yaşındaki kız çocuğu Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre reşit olmamış veya reşit sayılmayan biri ise TCK md.104 reşit olmayan ile cinsel ilişki suçu oluşmuştur.Buna benzer bir olayda Yargıtay 14.Ceza Dairesinin bir kararını aktarmakta fayda vardır: “Sanığın mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkide bulunduğunu ikrar ettiği, mağdurenin ise ilk ilişkinin zora dayalı sonraki ilişkilerinin ise rızaya dayalı olduğunu belirttiği, zora dayalı bir ilişki gerçekleştirdiğine dair mağdurenin soyut iddiasından başka delil bulunmadığı, oluşa göre sanığın 16 yaş içinde bulunan mağdure ile birden fazla kez cinsel ilişkiye girdiği sabit olmakla, … sanığın TCK.nın 104/1, 43. maddeleri uyarınca reşit olmayanla rızayla cinsel ilişki suçu nedeniyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken..”( Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar: 2014/6706)(Aktaran Av.Baran Doğan) Bu yaş grubunda mağdurun iradesi sakatlanmıştır.İradenin sakatlanması vasıtası olarak silah kullanılmışsa aşağıda ifade edileceği üzere temel halden farklı bir cezaya tabi tutulmuştur.
a-Suçun Temel Hali: Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
1-Fail herhangi biri olabilir. Fail hakkında özel bir durum öngörülmemiştir.
2-Mağdur sadece çocuk olabilir.Peki çocuk kimdir? Hukukumuzda çocuk ile ilgili iki kanun tanım yapmaktadır:
- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu md.3/1-a: Çocuk daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder.
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu md.6/1-b: Çocuk deyiminden; henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi anlaşılır.
3-Suçun konusu çocuğun bedenidir.
4-Fiil ise az aşağıda ifade edeceğimiz filler dışında kalan çocuğun bedenine yönelik cinsel davranışlardır.
5-Şikayete bağlı değildir.
6-Cezası 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.
b-Suçun Cezayı İndiren Nitelikli Hali: Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
1-Yukarıda suçun temel hali için yaptığımız açıklamalar burada da geçerli olmakla birlikte fiil yönünden bir farklılaşma vardır.Kanun koyucu cinsel istismarın sarkıntılık aşamasında kalması halinde suçun temel şeklinden daha az bir ceza öngörmüştür.Peki sarkıntılık nedir, temel halden farkı nedir? Sarkıntılık kelimesinin anlamını TDK2‘de sorguladığımızda Türk ceza hukuku açısından doğru sonuca ulaşamadık.TDK’ye göre sarkıntılık “Genellikle kadınlara sataşma, laf atma, rahatsız etme, huzur bozma, tasallut.” anlamına gelmektedir. Zira yazımızın başında cinsel suçları belli ölçütlere göre kategorilendirmiştik.Bu kategorilerden biri temasın varlığı idi. Cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında bir temas ararken kanun koyucu cinsel taciz suçunda temas olmaksızın laf atma,sataşma,huzur bozma eylemlerini cezalandırdığını ifade ettik. Kanaatimce TDK’nın sarkıntılık tanımı TCK md.105’te düzenlenen Cinsel Taciz suçuna ilişkindir.
Türk ceza hukuku açısından sarkıntılık cinsel tacizden farkla bedensel temas içeren, çocuğun cinsel istismarının temel halinden farkla eylemin ani, kesik olduğu devamlılık arz etmediği bir suçtur.
Suat Çalışkan bir yazısında3 sarkıntılığın unsurlarını 3 başlıkta toplamıştır.
- Cinsel amaç şartı
- Bedensel temas
- Ani eylem
Özetle bir eylem bedensel temastan oluşmuyorsa kesinlikle sarkıntılık olmayacağı gibi ani olmayan , süreklilik gösteren bir eylem ise yine kesinlikle sarkıntılık değildir.
2-Sarkıntılık düzeyinde kalan çocuğun cinsel istismarı resen soruşturulup kovuşturulur. Ancak, sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismar suçunun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlı kılınmıştır.
3-Cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.Öngörülen ceza temel hale nazaran oldukça hafiflemiştir.
c-Özel Sınır: Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
1- Suçun temel haline ve cezayı indiren nitelikli haline ilişkin bir alt sınır getirilmiştir4. Mağdur 12 yaşını tamamlamamış bir çocuk ise cezanın alt sınırı üst sınıra yaklaştırılmıştır
d-Suçun Cezayı Artıran İlk Nitelikli Hali: Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
1-TCK 103.maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen nitelikli halimiz temel halden alelade bir cinsel eylemi değil de “vucuda organ veya sair cisim sokma” eylemini arayarak farklılaşmıştır.
2-Nitelik halin oluşabilmesi için Cinsel istismarın, vücuda “organ” veya “sair bir cisim” sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi , vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin sokulması gerekir.5Vücut boşlukları açısından burun ve kulak delikleri bu kapsamda sayılmamaktadır. Vücuda ithal edilecek organ penis gibi cinsel bir organ olabileceği gibi dil, parmak ,el ,kol gibi organlar da olabilir. Kanun koyucu ayrıca vucuda sair bir cisim sokulmasını da bu kapsama almıştır.Yani anal,oral,vajinal yoldan ithal edilen şişe,kalem,sopa, deodorant gibi cisimler TCK md.103/2’de düzenlenen nitelikli hali oluşturur.Vücuda ithal edilen cisim illa ki katı bir cisim de olmak zorunda değildir.6
3-Fıkrada ikili ayrım yapılarak ceza öngörülmüştür.Mağdur çocuk 0-12 yaş grubunda ise(yani 12 yaşını tamamlamamışsa) verilecek ceza 18 yıldan, diğer hallerde ise ceza 16 yıldan az olamaz.
4-Doktrinde 103/2’nin aslında farklı bir suç olduğu iddia edilmiş olsa da biz bu görüşe katılmıyoruz.103/2 103.maddenin cezayı artıran ilk nitelikli halidir.
e-Suçun Ceza Artıran İkinci Nitelikli Hali:
Suçun;
*Birden fazla kişi tarafından birlikte,(103/3-a)
* İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, (103/3-b)
*Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,( 103/3-c)
*Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,( 103/3-d)
*Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle(103/3-e), işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
1-Kanun koyucu TCK 103.maddenin üçüncü fıkrasında bir grup hali ağrılaştırıcı nitelikli hal olarak öngörmüştür.Bunlardan 103/3-c teknik anlamda ensesti düzenlemekte olup rızaya dayalı olmayan ensesti ağır şekilde cezalandırmaktadır.Ayrıca Türk Medeni Kanunu da mezkur fıkrada sayılan hısımlar arası evliliği yasaklamıştır. ( Ensest konusunda ayrıntılı bilgi için: Büşra SANAY, Kardeşini Doğurmak)
2-103/3-b’de ise kişilerin toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan bahsedilmektedir.Bu bendin kapsamına otel, pansiyon, yurt gibi yerler girmektedir. Otobüs bu kapsamda sayılmamaktadır.Zira kanun koyucu ” yaşama zorunluluğundan” bahsetmektedir. Prof.Dr.Ersan Şen7 de bu fıkrayı eleştirerek “insanların toplu olarak birlikte bulundukları ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,” şeklinde değiştirilmesini önermektedir.Bu sayede otobüs gibi toplu ulaşım araçları, konser gibi çoklu kalabalıkların bir arada bulunduğu ortamlarda işlenen bu tarz suçlar da ağır şekilde cezalandırılabilir olacaktır.
f-Cezayı Artıran Bir Başka Durum: Cinsel istismarın, 1.gruptaki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da 2.gruptaki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.(103/4)
1-1.gruptaki çocuklara(0-15 yaş) yönelik eylemlerde mağdurun iradesinin ortadan kaldırılıp kaldırılmamasının suçun oluşumu açısından önemi olmadığını ifade etmiştik. Bu gruba karşı cinsel davranışlar iradenin cebir veya tehditle kaldırılması sonucu yapılmışsa verilecek ceza yarı oranında artırılır.Örnek olarak 14 yaşındaki mağdureye yönelik cinsel her davranış ortada bir cebir hile tehdit veya herhangi bir iradeyi etkileyen neden olmasa da çocuğun cinsel istismarına konu olur.Aynı yaştaki başka bir mağduru dövmek suretiyle ya da tehdit ederek cinsel davranışlarda bulunan kişi ise birinci örnekteki faile verilecek cezadan yarı oranında fazla ceza alacaktır.
Başvurulan cebrin(örnek olarak dövme eylemi) kasten yaralamanın ağır neticelerine sebep olması halinde ise ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.Bu durum tabi ki 2.gruptaki çocuklar için de geçerlidir.
2-2.gruptaki çocuklara( 15-18 yaş) karşı cinsel davranışların tamamının çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturmayacağını ifade etmiştik. Bu gruba karşı cinsel davranışların çocuğun cinsel istismarı suçuna sebep olabilmesi için cebir hile tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmiş olması aranmaktadır.TCK madde 103/4 ise silah kullanması suretiyle yapılan cinsel davranışlarda verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı öngörülmüştür.
g-Özel Durum: Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
h- Meclise Sunulan Kanun Teklifi Neler Getiriyordu?8,9( KADÜK)
Meclisimize 09.04.2018 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım imzalı ” Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” verildi.
Komisyonda görüşmelere başlanamamıştır.Ve 24 Haziran 2018 tarihli erken seçim kararı alınması sebebiyle Kadük kalmıştır.(Kadük: Yasama döneminin sona ermesi sebebiyle görüşülemeyen (tasarı) ve tekliflerin gündemden düşmesidir.)
Kadük kalsa da bu çalışma takdir edilecek ve eleştirecek yönlere sahip olduğu için yazımızda yer verilmesi gerektiğini düşündük.
Getirilen değişikliklerden 6 tanesini incelemek gerekirse:
- Memur Olabilmenin Genel Şartlarında Değişiklik: Çocukların cinsel istismarı suçundan mahkum olmama hali de devlet memurluğuna atanma şartları arasına alınıyor.
- Salıverme Süresi:Normal şartlarda ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan bir kişi diğer şartları taşıması koşuluyla 30,müebbet hapis cezasına çarptırılan kişi ise 24 yılın sonunda koşullu salıveriliyor. Çocuğa karşı işlenen bir suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkumiyet halinde 50 yılın; müebbet hapis cezasına mahkumiyet halinde 40 yılın cezaevinde iyi halli olarak geçirilmesi durumunda koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılabilinecek.
- Kimyasal Hadım: Mahkum olanlar hakkında, cezaevinden herhangi bir nedenle tahliye edilmesinden 3 ay önce başlamak üzere tahliyeden itibaren 5 yıla kadar, ayakta veya yatarak cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tedbire tabi tutulmaya uzman raporu üzerine infaz hakimi tarafından karar verilebilecek.
- Cezalar Üst Sınırlara Çekiliyor:
(Örnek 1 : Suçun 12 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı işlenmiş olması halinde 30 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası verilecek.)
(Örnek 2 : Suçun 12 yaşını tamamlamış çocuklara karşı birden fazla kişi tarafından ve cebir veya tehditle işlenmesi durumunda da faillere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.)
(*Not: Hapis cezası bu sorunun çözümünde odak nokta olmaktan çıkarılmalıdır. Uzun süreli hapis cezası kesinlikle bir çözüm değildir. Kişilerin eğitiminden,refah seviyesine ve aile yapısındaki yerine kadar her yönden bir değişim başlatılmalı ve ceza hukukunun en önemli hedefi olan ıslah sağlanmalıdır.Hukuk ancak burada önemli bir yardımcı rolüne sahip olabilir.) - Yayın Yasağı: Anne, baba, vasi,bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın talebi ile yayın yasağı getirilebilecektir.
- Diğer:Bu düzenlemeler harici adres takibi, çocukların olduğu yerlerde çalışma yasağı gibi tedbirler de öngörülmektedir.
Farazi Örnek: “Eşim 17 yaşında ve 5 gün önce bir çocuğumuz oldu. Karakolda ifade vereceğiz. Aile rızası ve kendi rızamızla evlendik.Tüm akrabalarımızın katılımıyla düğünümüz oldu. Bunun bir cezası olur mu? TCK m. 103 ve m. 104 açısından değerlendiriniz”
Bu soruyu cevaplayarak yazımızı sonlandıralım.
Olayı md 103 açısından değerlendirelim:
eşinin 17 yaşında olduğunu ve 5 gün önce çocuklarının olduğunu söylüyor. Buradan çıkan sonuç mağdurenin ilgili cinsel ilişki gerçekleşirken 15 yaşından büyük olma ihtimalinin yüksek oluşudur.
- İlgili cinsel ilişki eylemi mağdure 15 yaşını tamamlamamış iken veya 15 yaşını tamamlamış ancak fiilin anlamını ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olduğu dönemde işlenmişse; Mağdurenin rızasının olup olmadığına bakılmaksızın ilgili cinsel ilişkiyi gerçekleştirene EN AZ 16 YIL HAPİS CEZASI verilir.
- İlgili cinsel ilişki eylemi mağdure 15 yaşını tamamlamış iken işlenmişse; Bu durumda mağdurenin rızasına bakılır. Eğer cinsel davranış iradeyi ortadan kaldıran nedenlerle ( hile tehdit cebir vb) yapılmışsa EN AZ 16 YIL HAPİS CEZASI verilir.
Yapılmamışsa TCK md 103 ten ceza verilmez. Aşağıda inceleyeceğimiz üzere TCK md. 104( Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu) tartışılabilir.
Olayımızda md. 103 suçunun oluşmadığını söyleyebiliriz.
Olayı TCK md. 104 açısından değerlendirelim:
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere bu suçun oluşabilmesi için reşit olmayan mağdure ve bu mağdure ile cinsel ilişki gereklidir.
Olayımızda ise bir cinsel ilişki vardır. Ve hukukumuz reşit olmayanla cinsel ilişkiyi cezalandırmaktadır.
Peki bir kişi ne zaman reşit sayılır? Reşit olma yöntemleri nelerdir?
Kişi 18 yaşını tamamlayınca reşit olur.
Mahkeme kararı ile reşit olabilir. (Kaza-i Rüşt)
Evlenme ile reşit olur.
Kanımızca bahsi geçen olayda tck md 104( reşit olmayanla cinsel ilişki suçu) şikayet yokluğu nedeniyle oluşmamaktadır.
Tüm bunları söyledikten sonra sözü Kırşehir Hakimine bırakalım;
Kırşehir Hakimi benzer bir olayda TCK md 30/4 ( haksızlık yanılgısı) ü uygulayarak kişilerin sosyal durumları yaşam şartları ve içinde bulundukları sosyal çevre nedeni ile yaptıkları eylemin suç olduğunu düşünemeyecek bir yanılgıda olduklarını ve kusur yokluğundan ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
SONUÇ:
Toplumun neşesi, en güzel yanı olan çocuklarımızı koruyabilmek sahip çıkabilmek ve faillerinin cezasız kalmasını engelleyebilmek adına çalışıyoruz!
Toplumların kanayan yarası çocuk istismarında çözümü sadece hukukta aramak en büyük hatamızdır.Bu konunun sosyolojik, psikolojik, tıbbi ,eğitimsel, ekonomik birçok yanı vardır.
Konunun en önemli çözüm yolu ise kanaatimce farkındalık yaratmaktır.
“Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar; ya ölmeli cellatlar, ya da hiç doğmamalı çocuklar…”
Okuduğunuz için teşekkür ederim.Eleştiri,öneri ve yorumlarınızı bekliyorum..
KAYNAKÇA
1- Yamaç DOĞAN, “Çocuk istismarı ve buna ilişkin tedbirler hakkında bir çalışma” ( https://www.mornota.com/cocuk-istismari-ve-buna-iliskin-tedbirler-hakkinda-bir-calisma/) (Erişim Tarihi : 12.06.2018)
2- http://sozluk.gov.tr/ (TDK’ye göre sarkıntılık)
3- Dr.Suat ÇALIŞKAN, “Sarkıntılık Suçu ve Yargıtay Uygulaması” ( https://www.hukukihaber.net/sarkintilik-sucu-ve-yargitay-uygulamasi-makale,5953.html ) (Erişim Tarihi: 06.07.2018)
4- Koca,Üzülmez ” Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler”
5-Av.Baran DOĞAN, “Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nedir? ” ( https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/cocugun-cinsel-istismari-sucu-cezasi-nedir-tck.html )
6- SDÜ Hukuk Fakültesi 3.Sınıf Ceza Hukuku Özel Hükümler dersi ( Dr.Öğretim Üyesi M.Emre TULAY)
7-Ersan ŞEN, “Cinsel Saldırı Suçları” ( http://www.haber7.com/yazarlar/prof-dr-ersan-sen/1638926-cinsel-saldiri-suclari ) Erişim Tarihi: 05.11.15)
8-Yamaç DOĞAN, “Çocuk istismarı ve buna ilişkin tedbirler hakkında bir çalışma” ( https://www.mornota.com/cocuk-istismari-ve-buna-iliskin-tedbirler-hakkinda-bir-calisma/) (Erişim Tarihi : 12.06.2018)
9- Ayrıntılı Bilgi : http://www2.tbmm.gov.tr/d26/1/1-0935.pdf