Kitabın Adı: Feoadal Toplumdan Yirminci Yüzyıla
Yazar: Leo Huberman
Yayınevi: İletişim
Sayfa Sayısı: 338
Ortalama Fiyat: 22-30 TL
Yazar Hakkında Bilgi
Leo Huberman, 1903 yılında New Jersey’de dünyaya gelmiştir. On sekiz yaşında Newark State Normal School’dan mezun olmuştur ve ilkokul öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Öğretmenliğe devam ederken New York Üniversitesi’ne başlayan Huberman, 1926 yılında mezun olmuştur ve öğretmenlik hayatını New York’taki özel bir okulda devam ettirmeye karar vermiştir. 1932 yılında ilk kitabı We the People’ı yayımladıktan sonra Londra’ya taşınmıştır. London School of Economics ve British Museum’da araştırmalar yapmıştır ve ileriki yıllarda Amerikan sosyalist hareketinin temel eserlerinden biri sayılacak olan Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla(Man’s Worldly Goods: The Story of The Wealth of Nations) kitabını yazmıştır. 1938-1939 yıllarında Columbia Üniversitesi’nde sosyal bilimler bölümü kürsü başkanlığı yapmıştır. 1949’da Paul M. Sweezy ile birlikte Fidel Castro ve Che Guevera’yı ziyaret etmiştir ve Cuba: Anatomy of A Revolution adlı kitabı yazmıştır. Tüm yaşamı boyunca kendini işçi sınıfına ve işçi sınıfının eğitimine adayan, Amerikan sosyalist geleneğinin en önemli isimlerinden birisi olarak kabul edilen Leo Huberman, 1968 yılında vefat etmiştir.
Kitap Değerlendirmesi
Yazara göre kitabın amacı; tarihi, ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamaktır. Kitap; Feodalizmden Kapitalizme ve Kapitalizmden bölümü olarak iki ana bölümden oluşmaktadır.
Yazar, Feodalizmden Kapitalizme bölümünde Feodalizmin gelişimini ve Avrupa’da ki tarihçesini açıkladıktan sonra feodalizmin geçerliliğini yitirerek kapitalist sisteme geçişini anlatmıştır.
Feodalizmde toplumsal yapı dua edenler, savaşanlar ve çalışanlar olarak ayrılmaktadır. Feodalizmde “malikane sistemi” vardır. Her malikanenin yani toprak arazisinin bir beyi vardır. Feodalizmde malikane sisteminin iki önemli özelliği vardır. Bunlar; birincisi, ekilebilir arazi iki parçaya ayrılmaktadır. Bu arazilerden biri beye aittir ve sadece bey adına ekilir, diğer topraklar ise kiracılar arasında bölünür. İkincisi, kiracılar sadece kendi topraklarında değil, beyin(lordun) toprağında çalışmak zorundadırlar ve ilk sürülmesi ekilmesi gereken toprak Lordun’dur.
Feodalizmde köylülerin çoğu “serf”tir. Serfler, köle değillerdir. Eski dönemde köle her yerde ve her zaman alınıp satılırdı ama, serf topraktan ayrı olarak satılamazdı. Lord, toprağının mülkiyetini başkasına bırakabilirdi ama bu durumda serfin yeni bir lordu olmaktadır. Yani serf kendi toprağında kalmaktadır. Feodalizmde ekonomi ve ticaret takas yoluyla gerçekleşiyordu. Ancak şehirler büyümeye, gelişmeye başladıkça ticaret gelişmiştir ve tüccar sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu durum, sanayi devrinin ortaya çıkmasıyla birlikte toplum katmanlarının değişmesine ve kapitalist sistemin gelişmesine neden olmuştur.
Yazar, Kapitalizmden bölümünde kapitalizmin tarihsel gelişimini açıklayarak kapitalizmden sonra sosyalizme geçileceğini belirtmiştir ve kapitalizmin olumsuzluklarını belirterek sosyalizmi yüceltmiştir. Huberman’a göre bir ülkeyi büyük yapan şey değerler üretme yeteneğidir. Ama kapitalist ülkelerde üretim araçları özel mülkiyette olduğu için büyüyecek olan kapitalistlerdir, devletler değildir. Bu durumu sosyalist devlet anlayışıyla yaptığı karşılaştırmada “Sosyalist devlette toplumun menfaati özel mülkiyet tarafından budanamaz.” demiştir.
Kaptializmde iş veren(patron); kapitalist kazançla satmak için işçinin iş gücünü satın alır ama kapitalist işçinin iş gücünü satamaz. Kapitalist(patron), üretim araçlarının sahibidir ve iş gücü satın alır. Kapitalistler kendi mallarını, işçilerini istedikleri gibi kullanabileceklerine inanıyorlardı. Bu düşünceyle kapitalistler, çocuk işçiler ve kadınları zor şartlarda, çok uzun saatlerde çalıştırıyordular.
Huberman, Kapitalizmden bölümünde Karl Marx’tan birçok alıntı yapmıştır. Huberman’a göre Marx’ın iktisadi öğretisinin temel noktası, kapitalist sistemin emeğin sömürülmesine dayandığıdır. Yazara göre “ Kölelik çağında emekçinin yani kölenin haksızlığa uğradığını görmek güç değildi. Kapitalist toplumda işçinin haksızlığa uğradığını görmek kolay değildi. İşçinin özgür bir kişi olduğu varsayılır. Köle ya da serfe benzemez. Çünkü lorda veya efendiye çalışmak zorunda değildir. İşçinin çalışıp çalışmayacağını kendisinin belirleyeceği varsayılır. Ancak kapitalistler iş gücünü bir meta olarak görüyorlar ve emekçileri de buna inandırıyorlar. Zira iş gücü bir meta değildir, iş gücü metadan katbekat daha değerlidir. Çünkü kendi değerinden daha fazla değer üretebilme yeteneğine sahiptir. ” Bu bağlamda Huberman, kapitalistleri işçinin en değerli varlığını çalmakla suçlar.
Karl Marx ve Friedrich Engels’a göre feodalizmden kapitalizme geçişin nedeni yeni üretici güçlerin ve devrimci bir sınıfın hazır olmasıydı. Marx ve Engels’a göre kapitalizmden sosyalizme geçiş de feodalizmde olduğu gibi gerçekleşecektir. Marx, sosyalizmin toplumdaki belirli güçlerin işleyişinin sonucu olarak ve örgütlü devrimci bir işçi sınıfının eylemiyle geleceğini düşünmüştür.
Leo Huberman, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla kitabında feodalizmin gelişiminden kapitalizmin ortaya çıkışı ve gelişimine kadar geçen toplumsal, siyasi ve iktisadi süreçleri, tarihsel olayları akıcı ve yalın bir dille anlatmıştır. Siyasal ve sosyal tarihe ilgisi olan okurların okumasını tavsiye ederim.
İyi okumalar…