TR

Peki Ya Çocuklar ?

12196874-3x4-xlarge-225x300 Peki Ya Çocuklar ?

Yerel yönetimlerin yönetişim ilkesini hayata geçirilmesi için belediyeler önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda kentin sorunlarına çözümlerin bir paydaşı olarak çocuklar, kentsel değişiminin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu konuda duyarlı belediyelere önemli görevler düşmektedir. Projenin amaçlarından biri, “Çocukların ihtiyaçlarına yönelik politikalar ve programlar tasarlamak, çocukların oyun ve gelişim haklarına erişimlerini sağlamak amacıyla kentsel alanlarda çocuk dostu mekânlar yaratmak” tır. Çocuk haklarının şehirlerde uygulanması olduğu kadar, yaşayan örneklerle, bu konuda yerel yönetim sisteminin gelişmesi, ilgili deneyim ve birikimin oluşturulmasıdır. 

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, her insanın sahip olduğu hak ve özgürlükleri ilan etmiştir.  Çocuk Hakları Deklarasyonu’nun kabulü önemlidir; çocuk haklarının gerçekleşmesini sağlamak tüm bireylerin sorumluluğudur (Levin, 1991). Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birlemiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. Böylece çocukların “Magna Carta”sı olarak kabul edilen bu belge birçok ülke tarafından onaylanmıştır. (Unıcef, 1997). Çocuk Hakları Sözleşmesi her çocuğun eşit haklara sahip olması gerektiğini, toplumda her çocuğun toplumun her alanında aktif ve sorumlu bir birey haline gelmesi fikrine dayanır (Unicef, 1998). Türkiye Sözleşmeyi, 30 Eylül tarihinde Birlemiş Milletler Genel Merkezinde toplanan “Çocuklar için Dünya Zirvesi’nde imzalanmıştır.7, 29 ve 30. maddelerine çekince konulmuştur. 4058 sayılı yasayla onaylanması uygun bulunan Sözleşme, 27 Ocak 1995 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir (Unicef, 2007).

Bu bağlamda Çocuk Dostu Kentler karşımıza çıkmaktadır. “Çocuk Dostu Kent” (Child Friendly City) kavramı Habitat II’de çocukların haklarını yerine getirme ve gerçekleştirmeyi kabul eden kent olarak tanımlamaktadır (Riggio, 2002). “Çocuk Dostu Kent” Girişimi Habitat 1996 yılında UN-Habitat ve UNICEF tarafından başlatılmıştır. “Çocuk Dostu Kent Girişimi” 1991 yılında imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyum içindedir. “Çocuk Dostu Kent” kendi yönetim sistemini çocuk hakları komitesi tarafından tanımlanan çocuk hakları sözleşmesinin dört genel prensibi üzerine kurmuştur. Dünyadaki “Çocuk Dostu Kent” girişimleri incelendiğinde; UNICEF İspanya’nın ve Fransa’nın çocuk dostu şehir girişimleri için özel web siteleri bulunmaktadır. Türkiye’de seçilen uygulama bölgeleri; Adana-Yüreğir, Ankara-Mamak, Bitlis, Erzurum-İspir, Giresun, İzmir-Bornova, Kırklareli-Lüleburgaz, Manisa, Mersin, Şanlıurfa-Eyyubi’yedir (Unicef, 2004).  Proje genel hatları ile : 

  • Adı: Çocuk Dostu Şehirler Projesi
  • Konusu: Kent çocuklarının haklarını gözetip, ihtiyaçlarını tespit etmek ve farkındalıklarına katkı sağlamaktır. Çocuk Dostu Şehir (ÇDŞ), Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yerel düzeyde somutlaşmış halidir.
  • Amacı: Çocukların ihtiyaçlarına yönelik politikalar ve programlar tasarlamak ve bu süreci denetlemek amacıyla farklı kentsel alanlardaki çocukların ihtiyaçlarını belirlemek; Çocukların oyun ve gelişim haklarına erişimlerini sağlamak amacıyla kentsel alanlarda çocuk dostu mekânlar yaratmak projenin amaçlarını oluşturmaktadır.
  • Türü: Çocuk haklarını konu alan sosyal bir projedir.
  • Kapsamı: Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Türkiye Temsilciği ve Lüleburgaz Belediyesi arasında 2014 yılında imzalanarak yürürlüğe giren protokol kapsamında uygulanmış bir projedir.
  •  Hedef Kitle: Kent Konseyi çocuk meclisi ve kentte yaşayan 18 yaş altı diğer tüm çocuklar ve dolaylı olarak aileler

Pandemi sürecinde çocuklar, yiyecek, barınma, ulaşım ve tıbbi bakımlarını sağlamak için başkalarına bağımlı olan nüfusun savunmasız bir kesimidir. COVID-19 çocukların yaşadığı bağlamı hızla değiştirmiştir. Okul kapanışı gibi karantina önlemleri ve hareket kısıtlamaları çocukların rutin hayatlarında yeni düzenlemeler getirmiştir. Hepimizin yaşadığı stresle birlikte, çocuklar şiddete ve psikososyal sıkıntıya karşı daha savunmasız olduğunu söyleyebiliriz. COVID-19’un yayılmasını sınırlamak için federal, eyalet ve yerel yönetimler insanları evde kalmaya teşvik eden önemli güvenlik önlemleri aldılar. Gerektiğinde, bu önlemler birçok işletmenin geçici olarak kapandığı ve sayısız işçi için ücret kaybına yol açtığı söyleyebiliriz. Düzenli gelir olmayan aileler, çocuklarını doktora götürebilmeleri için yiyecek satın almak, kirayı ödemek arasında yaşamı değiştiren kararlar vermek zorunda kaldılar. Tüm çocuklar ve aileler için zor aynı zamanda aile bağının güçlendiği bir dönem yaşanmaktadır. Karmaşık bir döngü de çocukların zihinlerinde yaşadıkları korku, uzun süre evde olmaların verdiği heyecan ve duygu karmaşasını yaşamaktadır.

Evde öğrenmedeki artış, okul bölgelerindeki ve topluluklarındaki mevcut eşitsizlikleri de beraberinde getirebilir. Tüm bölgeler sanal öğrenme sağlayamaz; ve bütün ailelerden bilgisayarları veya evde internet erişimi sahip oldukları tartışılır.  Sosyal mesafe uzadıkça, her çocuğa yetişme fırsatı veren halk eğitimi çözümlerine duyulan ihtiyaç artmaktadır Çocuklar gibi, pandemi sırasında da ebeveynlerin ruh sağlığı risk altındadır. Bilinmeyen hakkında çocuklara, sosyal izolasyon, anksiyete için aynı anda sevecen iken evden çalışma yaşattığı stresle,  ebeveynler özellikle, ruh sağlığı problemleri riskini artırabilir. Bir ebeveynin zihinsel sağlığı acı çektiğinde, çocuklarının sağlığı etkilenmektedir. 

Tüm bu süreç devam ederken yeni normal hayata dönüş başladı. Okullar yeniden açıldığında, ekstra destek ve kaynak sağlamak ve çocukların herhangi bir aksilikten kurtulmalarına yardımcı olmak için bir planlar ve projeler geliştirilmelidir. Dünya genelinde ülke çapında kapatılan okullar nedeniyle, 1,57 milyardan fazla öğrencinin (öğrencilerin yüzde 91’inin) eğitimi  devam edemedi (Unicef, 2020).  Ebeveynlerle, dışarıda yürümek,  arkadaşlarınızla telefonda konuşmak,  normal süreçte döndüğümüz de yeni hayata alışmada çocuklar içim yardımcı olabilir.  Ebeveynlerin zihinsel sağlıklarının çocuklarının sağlığını nasıl etkilediğini öğrenmelerine yardımcı olmak, öz bakımı önceliklendirmek ve gerektiğinde tedavi aramak için özelikle hem aileler hem de çocukların süreç sonrasında psikolojik desteğe ihtiyacı vardır.  Aynı zamanda  çocuklar yaşlı insanların ciddi şekilde hasta olma olasılığının yüksek olduğunu duyarsa, büyükanne ve büyükbabaları için endişelenebilirler. Yaşlı akrabalarla arama veya görüntülü sohbet yapmalarına izin vermek, sevdiklerine güven duymalarına yardımcı olabilir.

Çocuklarla zaman zaman stresli hissetmenin normal olduğunu  anlattırarak, duyguları tanımak ve stresli zamanların geçtiğini ve hayatın normale döndüğünü bilmek çocukların esneklik kazanmasına yardımcı olabilir. Çocukların vücutlarını öğrenmelerine yardımcı olmak için koronavirüs hakkında konuşmayı bağışıklık sistemi  hastalıkla nasıl savaştığı öğretilmelidir.  Çocuklar ile sık sık güncel olaylar hakkında konuşun. Duydukları hikayeleri düşünmelerine yardımcı olmak önemlidir. Soru sorun: Bu olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bunlar nasıl oluyor? Bu tür sorular, haber olmayan konular hakkında konuşmayı da teşvik  etmektedir. Bu bağlamda çocuk dostu kentler yeniden gündeme gelmelidir. Çocuklara korkularını paylaşmaları için yeni mekanlar oluşturmamız gerekmektedir. Belediyelerin çocuklara özgü bu dönemdeki hisselerini anlatmalarına yardımcı olarak sokakların, tasarlanmasına izin vermeleri gerekmektedir. Çocukların endişelenmesi doğaldır. “Bir sonraki olabilir miyim? Bu benim başıma gelebilir mi?” düşüncelerinden uzaklaşmaları yaşadıkları dünyaya kendilerini yeniden ait hissedebilmeleri için tasarlanan çocuk dostu sokağında güvenli oyun oynayabilmeleri, arkadaş ilişkilerini geliştirmeleri, sürdürülebilir bir kentte yaşamalarına destek olunmalıdır. Özellikle çocukların kültürel ve sosyal olaylara katılımlarını, etnik kökenine, dinine, gelirine, cinsiyetine ve engelli olup olmamalarına bakmaksızın her hizmete ulaşabilmelerinin sağlanmalıdır. Yerel yönetimlerle sağlık, beslenme, su, eğitim ve korunmaya erişim üzerine odaklanarak, çocuklar, kadınlar ve savunmasız nüfus üzerindeki aktarım etkilerini önlemek ve hafifletmek için çalışmalar yapılmalıdır.

Yaşadıkları kentte her çocuğun eşit haklara sahip olması gerektiği çocuk dostu kent projesinde amaçlanmaktadır. Çocukların fiziksel çevresini oluşturan mekânlarla ilgili istek ve beklentileri dikkat alınmalıdır. Bu bağlamda ebeveynlerin de çocuklarla zaman geçirebileceği mekânlar oluşturulmalıdır. Sürdürülebilir kalkınma açısından yeşil alanların şehir içinde olması önemlidir.Kent içerisinde tüm vatandaşların çocuklarıyla birlikte, rahatça faydalanabilecekleri, bireylerin taleplerini dile getirebileceği alanlar olmakla birlikte, çocukların serbest oyun mekânları geliştirilmelidir. Bu bağlamda gelecekte çocuk dostu şehir projesini devamı gerçekleşecek mi, yoksa sadece bir proje olarak mı kalacak mı soru yeniden gündeme gelmelidir.

Unutmayalım ki ”  Sokağa çıkma yasaklarının konduğu bu dönemde bizler kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığını korumaya odaklanmışken, bu salgının gizli mağdurları olma riski altındaki milyonlarca çocuğu unutmamalıyız. Bu çocukların dünyasının yarın neye benzeyeceği ve geleceklerinin nasıl olacağı bugün bizim sorumluluğumuzdadır.”                                                                                                                                                                                                          UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore’

Faydalı Kaynaklar
https://www.euronews.com/2020/05/24/coronavirus-what-is-kawasaki-disease-and-its-possible-link-with-covid-19-in-children.
https://www.nichq.org/insight/supporting-childrens-health-during-covid-19-

pandemichttps://www.psikiyatri.org.tr/uploadFiles/2420201236-cocuklarCOVID.pdf

https://www.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/6/2020/03/cogepdercovid-19rehberi30mart2020.pdf.pdf

https://www.abc.net.au/news/health/2020-05-02/kids-art-coronavirus-processing-trauma/12194004

https://www.unicef.org/turkey/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/unicef-%C3%A7ocuklar%C4%B1n-covid-19-salg%C4%B1n%C4%B1n%C4%B1n-gizli-ma%C4%9Fdurlar%C4%B1-olmas%C4%B1na-izin-vermeyelim.

Hazal Ilgın Bahçeci & İrem Ece Akpınar (2018).” Çocuk Dostu Kent”, Çocuk Üzerine Araştırmalar, Ed. G. Uludağ ve M. Altunbay, Ankara: Astana Yayınları.Kemal Öktem ve İrem Ece Akpınar (2019 ) “Çocuk Dostu Şehirler: Lüleburgaz Belediyesi Örneği” Sobiad E-dergi.
Riggio, E. (2002). Child Friendly Cities: Good Governance in The Best Interests Of The Child, Environment &Urbanization, 14, 2. http://www.bvsde.paho.org/bvsacd/cd26/enurb/v14n2/45.pdf İndirme Tarihi: [ 07.03.2018]
UNICEF. Dünya Çocuklarının Durumu, Ankara: UNICEF Türkiye Temsilciliği, (1997).
UNICEF. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulama Elkitabı, Ankara: Ajans Türk Basın ve Basım A.ġ, (1998).

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR

blank