Pandeminin Eğitime Yansıması
Uzaktan Öğrenmenin Eğitim Felsefesi Açısından Değerlendirilmesi
ÖZET
1 Aralık 2019’da Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Wuhan kentinde ortaya çıkan Coronavirüs (Covid-19) pandemisi sağlık başta olmak üzere pek çok ülkenin ekonomik, sosyal ve eğitim sistemleri üzerinde önemli değişimlere sebep olmuştur. Eğitim sistemlerinde meydana gelen en önemli değişiklik yüz yüze eğitimden uzaktan eğitime geçilmesidir. Yaşanan küresel salgın nedeniyle eğitim ortamlarının değişmesi eğitimcilerin yeni uygulamalar konusunda önemli roller üstlenmelerini gerekli kılmıştır. Eğitim felsefesinin eğitim planlamalarına ve uygulamalarına yön verdiği düşüncesinden hareketle eğitimcilerin uzaktan eğitim programlarını planlamaları ve uygulamaları eğitim felsefesi açısından değerlendirilecektir.
Anahtar sözcükler: Pandemi, uzaktan eğitim, eğitim felsefesi.
GİRİŞ
Eğitim, birey ve toplum gereksinmelerinin temel noktasını oluşturmaktadır. Toplumlar ihtiyaç duydukları niteliklere sahip bireyler yetiştirmeyi amaçlarken, bireylerde toplumların bu talebini karşılamak amacıyla kendilerini yeni dünyanın normlarına uygun şekilde geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu gelişim ülkelerin eğitim ve öğretim programlarını yeniden yapılandırmaları ile mümkün hale gelmektedir (Kaya, 2002:8). Dinamik bir süreç olan eğitim konusunda, yaşadığımız çağın özelliklerine ve niteliklerine bağlı olarak bazı temel değişikliklere ihtiyaç duyulmaktadır (Yager ve Roy 1993). Değişiklik yapma kimi zaman daha iyiyi bulma ve uygulama düşüncesinden hareketle olabildiği gibi kimi zaman da yaşanan olumsuzluklar karşısında zaruri bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel program geliştirme anlayışında kabul gören “bilgi” ile ilgili felsefi görüşlerin 20. yüzyılda değişmesinin, program geliştirme çalışmalarına önemli bir etkisi vardır. Bilgili insanın önemsendiği, bilginin depolanması, ezberlenmesi ve aktarılmasına ilişkin daha önceleri önem veren felsefi görüşlerin yerine; bilgiye ulaşmanın, bilgiyi paylaşmanın ve paylaşırken sorgulamanın, gerektiğinde bilgiyi üretmenin ve yapılandırmanın önemini vurgulayan felsefi görüşlerin eğitime olan etkisini program geliştirme çalışmalarında görmek mümkündür (Karacaaoğlu, 2014).
11 Mart 2020’de pandemi olarak ilan edilen Coronavirüs (Covid-19), küresel düzeyde sağlık başta olmak üzere, ekonomi, sosyal yaşam ve eğitim uygulamaları üzerinde çok önemli değişimlere ve etkilere neden olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO, 2020b) verilerine göre, 29 Nisan 2020 tarihi itibariyle tüm dünyada 213 ülkede veya bölgede, toplam 2.995.758 kişide tespit edilen pandemi, 204.987 kişinin ölümüne neden olmuştur. 2019-2020 Coronavirüs (Covid-19) pandemisi, dünya çapında eğitim sistemlerini etkilemiş, yaygın bir şekilde okulların ve üniversitelerin kapanmasına da neden olmuştur (Wikipedia, 2020b). Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) (2020’a) verilerine göre, 07 Nisan 2020 itibariyle, Coronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle 188 ülkede okullar kapanmıştır. Ülkemizde de pandemi nedeniyle, tüm öğretim kademelerinde yüz yüze eğitime son verilmiş, yerel ve merkezî sınavlar ertelenmiş ve öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmede online sınavlar devreye girmiştir. Giannini & Lewis’e (2020) göre, hızla yayılan virüs bağlamında okul kapanmaları hem hastalığın yayılmasını yavaşlatmak hem de potansiyel olarak çok sayıda hastalıkla başa çıkamayan sağlık sistemleri üzerindeki etkileri azaltmaya yardımcı olmaktadır. Bu önlemler, sadece bir sivil dayanışma eylemi değil, aynı zamanda halk sağlığını korumak için zorunlu bir önlem haline gelmiştir.
Küresel düzeyde yaşanan salgın nedeniyle ülkelerin eğitim sistemlerinin de özellikle eğitim uygulamaları konusunda etkilenmesi ihtiyaçlar doğrultusunda farklı uygulamalara gidilmesine neden olmuştur.
Eğitim sistemleri kurulurken eğitimin ne olduğu ve hedeflerin istendik olma durumunun belirlenmesinde felsefenin belirlediği ölçütler işe koşulmaktadır. İnsana olan bakış açısı, insanın yaşama bakışı, eğitimi verimli hâle getireceği için yine felsefeden yararlanılmaktadır (Sönmez, 2017:46).
Uzaktan Eğitim
“Bilgi çağı” olarak da adlandırılan günümüzde iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu eğitim ve öğretimle ilgili bazı kavramları ortaya çıkarmıştır. Örneğin, “WEB tabanlı öğrenme”, “çoklu öğrenme ortamları”, “eleştirel ve yaratıcı düşünme” “yaşam boyu öğrenme” ve “internet ortamında öğrenme” bu kavramlardan bazılarıdır.
Uzaktan eğitim, öğrenen ile öğretenin birbirinden uzakta olmalarına karşın eş zamanlı ya da ayrı zamanlı olarak bir araçla iletişim kurdukları bir eğitim biçimi ya da sınıf içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmadığı durumlarda eğitim çalışmalarını planlayanlar ve uygulayanlar ile öğrenenler arasında iletişim ve etkileşimin özel olarak hazırlanmış materyaller ile çeşitli ortamlar yoluyla belli bir merkezden sağlandığı bir öğretim yöntemi olarak tanımlanmaktadır (MEB, 2010).
İlk olarak Wisconsin Üniversitesi’nin 1892 Yılı Kataloğunda geçmiş olan “uzaktan eğitim” terimi (Distance Education), yine ilk kez aynı üniversitenin yöneticisi William Lighty tarafından 1906 yılında yazılan bir yazıda kullanılmıştır. Daha sonra bu terim (Fernunterricht), Alman eğitimci Otto Peters tarafından 1960 ve 1970’lerde Almanya’da tanıtılmış ve Fransa’da uzaktan eğitim kurumlarına isim (Teleenseignement) olarak uygulanmıştır (Ryan, S., Scott, B., Freeman, H. and Patel, D, 2000). Uzaktan eğitim öğrencilerin fiziki bir okul ortamına gereksinim duymadan bireysel olarak yerleşik bulunduğu ortamda eğitilmesi olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle öğretmen ve öğrencinin fiziksel olarak aynı kapalı alanda bulunmasına gerek olmaksızın öğretme öğrenme etkinliklerinin düzenlenip yürütülmesidir.
Uzaktan eğitimin geçmişten günümüze kadar üç farklı kuşağı bulunmaktadır (Jones, 2005). Geçmişte Online eğitimde öğrencinin bilgi edinme yolu tek yönlü iken 1989’dan itibaren üniversiteler bilgisayar yoluyla iletişim sayesinde etkileşim kanalını bilgi teknolojileriyle ilişkilendirmişlerdir. Bir modem ve standart bir bilgisayarın kullanılmasıyla öğrenciler gruptaki her bir birey ile doğrudan iletişim kurabilmiştir. (Morris ve Naughton, 1999). Online öğrenme veya e-öğrenmenin ilgi odağı öğrenci-öğretmen iletişiminden çok öğrenme içeriğidir. E-öğrenme web tabanlı öğrenme, bilgisayar destekli öğrenme, sanal sınıflar ve dijital iş birliğini içine alır. Uzaktan eğitim, eğitim bilimleri kadar eski ve yüz yüze eğitim kadar yaygın bir sistemdir. Hatta birçok konuda başarılı sonuçlar almış bir eğitim biçimidir. Modern eğitim ve öğrenme biçimleri ve elektronik öğrenme ile, iletişim, bilgiye ulaşım ve bilgi paylaşımı platformu tüm dünya geneline yayılmış ve dünya genelinde standart bir yapı sunan internet önemli bir yer tutmaya başlamıştır. (Kapıcıoğlu ve diğerleri, 2003; Türkoğlu, 2003). Yirminci yüzyılın sonlarında bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişme göstermesi ve yirmi birinci yüzyılın başında da bu gelişmelerin artık gündelik yaşamın sıradan olaylarından biri haline gelmesi, uzaktan eğitimin en gelişmiş biçimi olan online (çevrimiçi) teknolojileri kullanan ortamları artırmaktadır (Ergül, 2006). Online (çevrimiçi) eğitim, Ergül’ün (2006) Holmberg’dan (1989, 6) aktardığına göre, öğretici ve öğrencilerin zaman ve mekân olarak birbirlerinden ayrı olması ile gerçekleşen formal bir öğretim olarak tanımlanan uzaktan eğitimin bir alt kategorisidir.
Uzaktan eğitimin tasarımında materyal niteliği, iletişim biçimi, öğrenciye bilgi aktarımı gibi pek çok değişkenin dikkatli bir şekilde planlanması gerekmektedir. Teknolojiyle iç içe çalışabilmek ve bilgiyi öğrenciler için en iyi biçimde tasarlayabilmek eğitimin her alanında önemli bir parçasıdır. İster yüz yüze isterse online (çevrimiçi) olsun öğrencilerin birbirleriyle ve ders materyalleriyle iç içe olmasını sağlamalı ve de öğrenmeyi gerçekleştirmek için etkili bir iletişim becerisine sahip olunmalıdır (Porter, 2004). Düzenlenen online (çevrimiçi) programın kendi özelliklerine göre hedeflenen kazanımların ve etkinliklerin yapılandırmacı ve/veya davranışçı anlayışa uygun olarak belirlenmesi gerekir. Öğreticilerin öğrenci yelpazeleri ve öğretecekleri derslerin türü açısından uygun pedagojik yaklaşımlara karar verme konusunda kesinlikle etkin bir şekilde yer almaları gerekir (Porter, 2004, 13-14). İnternet tabanlı uzaktan eğitimde yani online (çevirimiçi) eğitimde üç önemli temel nokta vardır. Bunlar (Türkoğlu, 2002, 34);
-Programın tasarımında kullanılan yöntemlerin doğru seçimi
-Kullanılacak yöntemlerin internet teknolojileriyle destekleniyor olması
-Teknik, kaynak ve öğretmen desteğinin sağlanmış olması
Uzaktan Öğrenme – Eğitim Felsefesi
Çalışmaya temel teşkil eden küresel salgın sürecinde eğitim alanında yaşananlar, eğitim ve öğretimin uygulanma aşamalarındaki dijital bağlamdaki değişimler yeni normal eğitim sisteminin eğitim felsefesi açısından incelenmesi gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, bir ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin genel yönetim sistemlerine göre biçimlenir. Eğitim sistemi felsefesi de bu genel yönetim sisteminin ana çerçevesi içinde ortaya çıkar. Dolayısıyla eğitim felsefesinin eğitim politikalarına, uygulamalarına ve planlamalarına yön verdiğini söylemek yanlış olamayacaktır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu tarihsel zaman dilimi içinde A.B.D. ‘nde John Dewy tarafından formüle edilen Pragmatist eğitim felsefesi (Experimentalism)’nin geliştiği ve eğitim anlayışlarında ön plana çıktığı bir döneme rastlar. Dewey, dönemin en ünlü eğitimcilerindendir. Türk eğitimi üzerine incelemelerde bulunup görüş bildirmesi için, Türkiye’ye davet edilmiştir. Dewey istenilen incelemeleri yaparak bir rapor vermiştir (1924). Ancak, henüz kuruluş aşamasında olan ve yokluklar, çalkantılar içinde bulunan bir devlette J. Dewey’in önerilerinin uygulamaya geçirilebilmesi mümkün olmamıştır (Çetin, 2019). Bu noktada söylenmesi gereken önemli bilgilerden biri şudur: Pragmatist okul, yerleşmiş ve gelişmiş bir toplumun okuludur. Genç cumhuriyetin eğitim anlayışı ile Dewey’in pragmatik eğitim anlayışı zıtlıklar göstermektedir. Yeni kurulan Cumhuriyet yönetimi yeni bir toplum yaratmayı amaçlamaktadır. O yüzden, Cumhuriyet eğitiminin felsefi temeli idealist ve realist ilkelere dayanmalıdır.
Eğitim felsefesi, eğitimle ilgili tüm kuram ve uygulamaları bütüncül bir bakış açısıyla ele alarak değerlendiren bir disiplin olarak düşünülebilir.
İdealizm, realizm, natüralizm ve pragmatizm gibi felsefi akımlar klasik eğitim felsefeleri arasında yer almaktadır. Klasik felsefeler; eğitim sürecinin nasıllığı, neleri hedeflediği ve nihayet hangi değerlerin insana verilmesi gerektiği konusunda kendi inşa ettiği felsefi düşünceyi temele alan felsefeler olarak tanımlanır (Cevizci, 2017:22-23). Bazıları eğitim felsefesini, felsefenin bir dalı, uzmanlaşma alanındaki bir şekli olarak ele alırken, bazıları tamamen eğitim sorunlarının ortaya çıkardığı, eğitimin bir dalı kabul etmektedirler. Kilpatrick, eğitim felsefesini, eğitimin ne yapması gerektiğini belirlemeye çalışan bir çaba olarak görürken; Dewey, çağdaş sosyal hayatın güçlüklerini, bunlar uygun zihni ve ahlaki alışkanlıkların kazanılması sorunlarını çözmeye yarayan bir dal olarak görür. Brauner ve Burns ise eğitim felsefesini, bir bakıma felsefi düşüncenin eğitim hareketlerine uyarlanması olarak kabul etmişlerdir (Ergün, 2009:5). Görüldüğü gibi farklı felsefi ekoller eğitim felsefesini değişik şekillerde tanımlarlar. Eğitim aslında eğitim felsefesinin doğasına göre şekillenmektedir.
Eğitimin ana amacı, bütün bilimler için olduğu gibi, bilginin yüceltilmesidir; bilim bakımından bilgi, tüm insanlık için yeniliği işaret ederken eğitimde hedeflenense tek tek bireyler nazarında yeni bilgi üretimine eğilebilmektedir (Goldman, 1999). Okullardaki ve daha büyük ölçekteki eğitim programlarının planlanması, hazırlanması ve sunulması aşamalarında ne gibi bilginin kime nasıl hizmet edeceği sorusunun önemli olduğu düşünüldüğünde, epistemik inançları araştıran ve özünde “bilginin ne olduğunu” sorgulayan çalışmaların, eğitim bilimlerinin hepsi için hayati olduğunu ifade etmek doğru olacaktır. En çok da eğitim alanındakiler için, bilgiyi tanıyabilmek ve tanımlayabilmek; sosyal öngörüler ile çıkarımlarda bulunmak ve toplumu dönüştürebilmek için bir anahtar rolü oynamaktadır (Neuman, 2003). Şunu da belirtmek önemli olacaktır: Eğitim alanının uygulama kısmı için bilgi önemlidir ancak teorik boyutta, bilimin üretildiği aşamalarda da bilginin ne olduğunun özümsenmesi, yine eğitim bilimleri açısından faydalı olacaktır.
Eğitim kurumları, bilginin başrolde olduğu; sunulduğu, analiz edildiği, değerlendirildiği ve yayıldığı en geniş arenadır ve insani tüm deneyimler felsefenin ve bilgi felsefesinin ilgisine mazhar oldukça, hemen tüm insanların ortak sosyal aktivitesi olan okul deneyimi de bilgi ile bağlantılı olarak incelenmeye devam edecektir (Greco, 2007). Eğitimciler ve yöneticiler yeni bilgiler ve çevredeki değişmeler ışığında eğitim politikalarını ve yöntemlerini değiştirebilmelidirler. Buradan da anlaşılacağı üzere okul çevresine ve teknolojiye uyum sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Okuldaki roller iyi belirlenmeli, sorumluluklar iyi dağıtılmalı, değişik etkinliklerin koordine edilmesi için yönetim hiyerarşisi olmalıdır.
Toplumsal yaşamda gözlenen değişmeler ve öğrenme alanındaki yönelimler, eğitim programlarını yönlendirmektedir. Bu bağlamda eğitim programları küreselleşme ve teknolojiden doğrudan etkilenmektedir (Yaşar, 2014).
Teknoloji bireylerin bilgi oluşturma gereksinimlerini yerine getirmelidir (Jonassen, Mayes, ve McAleese, 1993). Bu görevi yerine getirecek teknolojiler boş teknolojiler benzetmesiyle görev alanı çizilen teknolojilerdir. Bu teknolojiler, bilgi iletim görevi için yapılandırılan değil, bireyin bilgi oluşturmasını destekleyen teknolojilerdir (Winn, 1991). Bu çerçevede teknoloji, öğrenci merkezli, öğrenci ilgi ve gereksinimlerini merkeze alan, öğrenme sürecine aktif katılımlarını sağlayacak, yüksek düzeyde düşünme ve yaşam boyu öğrenme gereksinimleri karşılayacaktır (Brown, Collins ve Duguid, 1989; CTGV, 1992; Wilson, 1996). Deutsch (2004), program alanındaki gelişmelerin teknolojiden doğrudan etkilendiğini belirterek programdaki kimi yönelimleri şöyle sıralamaktadır:
- Bireyler öğrenmelerini daha çok internet aracılığıyla gerçekleştireceklerdir. Öğrenme hem okulda hem evde devam eden bir süreç olarak algılanacaktır.
- Programların hazırlanmasında sosyal ve çevresel etmenler dikkate alınacaktır.
- Pogramlarda problem çözme becerisi ön plana çıkacaktır.
- Teknoloji, eğitimi doğrudan etkileyen bir etmen olarak anahtar rol oynayacaktır.
SONUÇ
Küresel salgın sürecinde eğitim öğretim ortamlarının değişmesi ve bu durumun bir sonucu olarak uzaktan eğitim uygulamalarına geçilmesi beraberinde bazı zorlukları ve sıkıntıları da getirmiştir. Salgın sürecinde okullardaki eğitim öğretime ara verilmesiyle birlikte eğitim faaliyetlerinin dijital ortamlarda sadece bilgi aktarma şeklinde yürütülmesi, fiziksel olarak öğretmen ve öğrencilerin ayrılıklarının yanında öğretimi destekleyecek mekanik ve elektronik araçlara ihtiyaç duyulması bu süreçte yaşanabilecek olası sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel salgının ülkelerin eğitim sistemleri üzerindeki etkileri araştırılırken özellikle eğitimcilerin süreci yönetebilme ve yeni normal eğitim uygulamalarına uyumlanmaları, üzerinde durulması gereken en önemli konulardır. Eğitim süreçlerini planlama, yönetme ve eğitimin dijital ortamlarda sürdürülmesi konusunda okullarda sorumluluklar nasıl dağıtılacak? Etkinlikler nasıl koordine edilecek? Çevresel faktörler nelerdir? gibi soruların cevapları üzerinde kafa yoracak bir eğitim kurulunun oluşturulması sürecin en az hasarla atlatılmasında oldukça önemli bir nokta olarak değerlendirilebilir.
KAYNAKÇA
Akyüz, Y., Türk Eğitim Tarihi (M.Ö. 1000- M.S. 2016), 29.bs., Ankara 2016, s. 2.
Brown, A.L., Collins, A., & Duguid, P. (1989). Situated Cognition and the Culture of Learning. Educational Researcher, 18(1), 32-43.
Cevizci, A., Eğitim Felsefesi, 5.bs., İstanbul 2018, s. 22-23
Çetin, H. (2019). “Eğitimden İdealist Beklentiler Pragmatist Yaklaşımlar”. Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES), 27 (2) , 660-678 . DOI:
10.1501/Egifak_0000000359
Dewey, J. (1955). Democracy and Education. An Introduction to the Philosophy of Education. New York. The Macmillan Company.
Ergün, M., Eğitim Felsefesi, 2.bs., Ankara: Pegem Akademi Yayınları, 2009.
Ergül, H. (2006). “Çevrimiçi eğitimde akademik başarıyı etkileyen güdülenme yapıları”, The Turkish Online Journal of Educational Technology – Tojet, 5(1), 13.
Giannini, S. & Lewis, G.S. (2020). Three ways to plan for equity during the coronavirus school closures. https://gemreportunesco.wordpress.com/2020/03/25/three-ways-to-plan-for-equity-during-the-coronavirus-school-closures
Holmberg, B. (1989). Theory and practice of distance education, London: Routledge.
Jonassen, D. H., Mayes, T. & McAleese, R. (1993). A Manifesto for a Constructivist Approach to Use of Technology in Higher Education. (Eds. T. M. Duffy, J. Lowyck, D. H. Jonassen, & T. M. Welsh). Designing Environments for Constructive Learning. New York: NY: Springer-Verlag, 231-248.
Jones, D. (2005). Computing by Distance Education : Problems and Solutions. http://cg-pan.cgu.edu.au
Karacaoğlu Ö.C., “Eğitimi ve Eğitimde Program Geliştirmeyi Etkileyen Gelişmelere Genel Bir Bakış”, Ufuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014., s.93
Kaya, Z., (2002). Uzaktan Eğitim. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Morrıs, D., Naughton, J. (1999). The Future’s Digital, İsn’t It? Some Experience and Forecasts Based On The Open University’s Technology Foundation Course.
Porter, L. R. (2004). Developing an online curriculum: Technologies and techniques, USA:Information Science Publishing
Sönmez, V., Eğitim Felsefesi, 14.bs., Akara 2017, s. 46.
Yaşar, Ş., “Eğitimde Program Geliştirmeyi Etkileyen Sosyo-Kültürel Etmenler”,
Yager (ed.) What Research Says To The Science Teacher, 7 (1), 7-13. Washington D.C.: National Science Teachers Association.
Wikipedia. (2020b). 2019-20 koronavirüs pandemisi. https://tr.wikipedia.org/wiki/2019-20_koronavir%C3%BCs_pandemisi, web adresinden 03 Nisan 2020 tarihinde edinilmiştir.
Winn, W.D. (1991). The Assumptions of Constructivism and Instructional Design. Educational Technology, 31(9), 38-40.