Milletlerin tarihlerinde geçmişin etkisiyle birlikte kaderlerini etkileyen ve geleceklerini değiştiren olaylar ve gelişmeler bulunmaktadır. Yaşanılan her olay bir gelişmeye ve değişime zemin hazırlamıştır. Her değişimin kalıcı olabilmesi adına önemli tarihler kalıcı hale getirilebilmek adına bayramlaştırılmış, resmi tatilleştirilmiştir.
Cumhuriyet tarihimize baktığımızda ise ‘‘19 Mayıs 1919 Türk milletinin tarihinde geleceğin ve inkılabın ilk adımı ve başlangıcı olmuş, 23 Nisan 1920 milli hâkimiyeti sağlamış, 30 Ağustos 1922 haksız işgale ‘dur’ demiş ve ülkenin savunulmasında azim ve kararlılık ispat edilmiş, 29 Ekim 1923 millet egemenliğinin demokratik kılıfına sokulduğu birer tarih olmuşlarıdır.’’ [1] Bu hususlar göz önüne alındığında ise mevzu bahis tarihler Mecliste sırasıyla şu şekilde kabul edilmiştir;
19 Mayıs 1919, 20 Haziran 1938’de, (Gençlik Spor Bayramı olarak)
23 Nisan 1920, 23 Nisan 1921’de,
30 Ağustos 1922, 27 Mayıs 1935’de,
29 Ekim 1923, 19 Nisan 1925’de resmi bayram olarak kabul edilmiştir.
Yeni Türk devletinin kuruluşuna giden yolda önemli yer edinmiş ve başarılı olmuş olan bu tarihlerin sevinci ve mutluluğunu her yıl coşkuyla kutlamaktayız. Bugün 23 Nisan 1920’nin tarihsel sürecine bakacak olursak; 23 1920’nin alt yapısını oluşturan 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesine değinmemiz gerekir. Mondros’tan önce ve sonrasında Türk milletinin canı yanmış ve kendi imkanlarıyla direnmekten başka çareleri kalmamıştı. İzmir’in işgalinden sonra Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri ve kongrelerle halkı teşkilatlandırarak Milli Mücadele ruhu ve stratejisini geliştirmeyi hedefliyordu. Mustafa Kemal’in stratejisi ve hedefleri planladığı şekilde sürmüş ve nihayetinde temsili bir hükümet tarafından milli irade ele alınmıştı. ‘‘Heyet-i Temsiliye tarafından fiili bir hükümet olarak milli irade ele alınmış, milli ve mahalli kongrelerde ele alınan kararları titizlikle yerine getirilip, geçici hükümet görevi ifa edilmiş ve 19 Mart 1920 tarihli İntihabat Tebliği yayınlanmış netice itibariyle 23 Nisan 1920 Cuma günü, ‘‘Makamı muallayı hilafet ve saltanatı memaliki mahrusai şahaneyi yed-i ecanipden tahlis ve taarrıuzatı defi maksadına matuh olarak teşekkül eden…’’ [2] şeklinde ifade edilmiş ve neticesinde Büyük Millet Meclisi toplanmıştır. Meclisin açılış konuşması, Mondros’tan itibaren Türk milletinin egemenliğini kendi elleriyle kazandığı ve bütünlüğe kavuşturduğu vurgulanmış ve 115 mebusun katılımıyla hızla çalışmalara başlanmıştır. Devletin kurulması, kurumlaşması ve inkılapların tamamlanmaları için 19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos gibi önemli tarihler egemenliği ve milli bilinci anma günleri olarak resmi bayram ilan edilmiştir. TBMM Riyaseti Celilesi tarafından okunan ve meclise sunulan iki madde konunun önemini göstermektedir;
Madde 1 : ‘‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan ayanı milliyedendir.’’
Madde 2 : ‘‘Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur’’ [3]
23 Nisan 1920 Türk tarihinde hakimiyet ilkesinin milli anlamda ilk kez belirlendiği tarihtir. Sosyal, siyasal ve hukuki literatüre kazınan ve bugünkü devlet ve hükümet şeklinin ve işleyişinin açıkça belirlendiği, halkın iradesinin öneminin yasalaştığı, tarihinde nice kanlar akıtan ve canı çok yanan bu aziz milletin bir Meclisinin açıldığı tarihtir. Bundandır ki 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı olarak ilk şeklini almıştır.
23 Nisan tarihinin ‘‘çocuk bayramı’’ olarak, ilk düzenlemenin ardına alınması ise tarihsel geçmişte şu şekilde olmuştur. İlk Meclisin açılışında kutlamalar düzenlenmiş gösterileri, geçiş yürüyüşleri vb. etkinlikler düzenlenmiştir. Bu etkinliklerin ve gösterilerin en ön safhalarında çocuklar bulunmaktadır. Bu çocuklar ise Çanakkale Savaşından Milli Mücadeleye kadar geçen sürelerde babalarını, analarını yahut ailelerini kaybeden öksüz veya yetim çocuklardı. Mustafa Kemal’in bizzat gözü gibi bakıp her biri ile ayrı ayrı ilgilenilmesini istediği bu çocuklar için hızla çalışmalar başlatılmıştır.
1921 tarihli bir yasa ile kurulan ‘‘Himaye-i Etfal’’ bugünkü adıyla ‘‘Çocuk Esirgeme Kurumu’’(eski adıyla bu şekilde yeni adıyla ‘‘Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’’) kurulması hakkında kanun çıkarılmıştır.[4] Savaşın, mücadelenin ve sonucunda birliktelik ve zaferin armağanı olarak yetim ve öksüz çocuklara sadece halk değil, mebuslar, hükümet ve devlet de sahip çıkmıştır. Mevzu bahis durum neticesinde ise hemen ertesi yıl kutlamalar ‘’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’’ olarak kutlanmaya başlamış ve günümüze kadar süre gelmiş ve gelecekte de devam edecektir.
KAYNAKÇA
[1] Yaşar Özüçetin, Fatma Çalışkan, “Meclis Celse Zabıtlarında 23 Nisan, 29 Ekim,30 Ağustos ve 19 Mayıs’ın Bayram Oluşu”, Prof.Dr. Abdulkadir Yuvalı Armağanı, C-2, (Editörler; Prof Dr. Mustafa Öztürk,Prof. Dr. Şakir Batmaz, Yrd. Doç. Dr. Erhan Yoska), Kayseri 2015, 1431-1452.
[2] 2 Sayili Hiyanet-i Vataniye Kanunu’nun Birinci Maddesi; TBMM Kavanin Mecmuası, D. I, C. I, No: 2, TBMM Matbaasi (üçüncü basilis), Ankara, 1943, s. 2.
[3] TBMM Zabıt Ceridesi , D.1, C.10, TBMM Matbaası, Ankara, 1958, (23.04.1921), s.69.
[4] İffet Aslan, Türk Kültür ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Sayı. 13,Ankara 2000, s.2.