24 Temmuz sabahı Selanik halkı top sesleriyle şaşkınlık içerisinde uyanmıştı sokaklarda Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Kardeşlik sloganları yükseliyordu. Halkta bir heyecan ve mutluluk coşkusu hakimdi ve kısa süre sonra tüm bu yaşananların meşrutiyetin ilanı olduğu ortaya çıkacaktı. Herkeste meşrutiyetin ülkedeki tüm kötülükleri gidereceği düşüncesi hakimdi tüm Osmanlı meşrutiyet heyecanı içerisinde gösteriler yapıyor top atışlarıyla meşrutiyeti kutluyordu…
1876 yılında ilan edilen Kanuni Esasi ile Osmanlı toplumu meşruti bir düzene geçmiştir. Batıda ki demokratik, anayasal süreçlerin kesin bir şekilde Osmanlıda ki başlangıcı 1839 tarihli Tanzimat Fermanı olsa’ da bu sürecin zirveye ulaşması 1876 Anayasası ile olmuştur. 14 Şubat 1878 de Padişah iradesiyle askıya alınan anayasa 23 Temmuz 1908’e kadar yürürlüğe konmamış bu süre içerisinde Sultan Abdülhamid’ in istibdat yönetimine karşı, Yeni Osmanlıların meşrutiyet mücadelesi başlamış ve 23-24 Temmuz 1908 tarihine kadar sürmüştür.
2.Meşrutiyete gidilen süreçte Makedonya ayrı bir önemi vardır. Gerek etnik ve milliyetçi çatışmalar gerekse İttihat ve Terakkinin bu bölgede örgütlenmesi açısından bölge ayrı bir öneme sahip olmuştur. Ayrıca sanayileşmiş batılı devletlerin bölge üzerindeki çıkarları da 2.Meşrutiyete gidilen süreçte etkili olmuştur. Bu açıdan süreci Makedonya’dan başlayarak işlemek yerinde olacaktır.
1908’e Gidilen Süreçte Makedonya[1]
Osmanlı İmparatorluğuna çok uluslu niteliğini kazandıran Makedonya ayrıca Osmanlı-Türk geleneğinin doğduğu yeri ifade etmektedir. Rumeli 19.yy’ ın başlarından itibaren sanayileşmiş batılı devletlerin dikkatini çekmeye başlamıştır. Fransız devriminin getirdiği milli devlet düşüncesinin ilk parıltılarının görüldüğü ve ilk ayrılıkçı faaliyetlerin başladığı yer yine bu bölge olmuştur. Makedonya sorununun başlangıcı Ayestefanos ve Berlin antlaşmalarına dayanır. Bu antlaşmalarla bölge paylaşıma açık hale gelmiş ve bu paylaşım sorunu otuz beş yıl sürmüş Balkan savaşlarıyla bölge Osmanlı sınırlarının dışında kalmıştır.
Makedonya, sosyo kültürel yapısı ve Osmanlı içerisindeki yeri itibariyle İttihat ve Terakki aydınlarının çalışmalarını sürdürdüğü ve örgütlendiği bir merkez olmuştur. Makedonya‘ yı diğer Osmanlı vilayetlerinden ayıran en önemli yanlarından biri de bir burjuva sınıfının ortaya çıkmasıdır. Milliyetçi karaktere bürünen halk aydınlanma değerlerini öğrenmiş ve ayrılıkçı faaliyetlerin önemli bir unsuru olmuştur. 19.yy’ın sonlarında bölgenin nüfusu 2 milyona ulaşmış ve ‘’Makedonya Makedonyalınındır ..’’ sloganı ortaya çıkmıştır. Artan siyasi gerginlik bölgesel çatışmalara yol açmış ve bu tarihten sonra bölgenin Osmanlı sınırları içerisinde kalması için mücadele edilmeye başlanmıştır. Bu anlamda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin burada kurulmasının tesadüf olmadığını söyleyebiliriz.
Ocak 1908 den itibaren Makedonya sorunu yeniden gündeme gelmiştir. Artan siyasi gerginlik havası içerisinde hem Makedonya hem de Osmanlı siyasetine yönelik müdahale yanlısı tutuma sahip batılı devletlerin etkisi artık daha da somutlaşmaya başlamıştır. Öyle ki 1907’nin Eylül ayında başlayan yabancı devlet etkisi bu sürecin hızlanmasında etkili olmuştur. Eylül 1907 de Rusya, Avusturya ile iş birliği yaparak bir adliye programı hazırlanmıştır. Buna göre -Makedonya da- her üç vilayette de bir müslüman bir hristian olmak üzere iki adliye müfettişi olacak ve bu adliye müfettişleri başta harp divanları[2] olmak üzere Osmanlı adliye memurlarının denetlenmesinden sorumlu olacaktır. Osmanlı, doğrudan iç işlerine müdahale anlamına gelen bu programı tehlikeli görerek Mürzteg[3] programı çerçevesinde bir takım ıslahatlar yapacağını açıklamıştır. Aralık 1907 de bu sefer İngiltere Makedonya sorununa yönelik bir genelge hazırlar. Buna göre Yabancı subayların jandarma komutanı olması, seyyar jandarma birliklerinin kurulması, Osmanlı askeri sayısının azaltılması gibi hükümleri Berlin antlaşmasının[4] bölgede Islahatlar yapılmasını öngören maddelerine dayanarak ortaya atmıştır. Osmanlı bu önerilere karşı çıksa da diğer batılı devletlerin desteklediğini görmekteyiz.
Başta söylediğimiz gibi Makedonya sorunun asıl hızlanmaya başladığı tarih 1908’dir. 3 Mart’ta İngiltere yayınlamış olduğu bir belgeyle, bölgede tek bir valinin olması, süresinin belirlenmesi, vali ve memurların maaşlarının diğer devletler tarafından karşılanması, Türk askerinin sayısının azaltılması gibi hükümleri açıklamıştır.
Makedonya’ya yönelik devletlerin genel tutumlarına baktığımızda her devletin kendi menfaati ve siyaseti doğrultusunda politikalar geliştirdiğini ya da geliştirilen politikalara destek verdiğini görürüz. Örneğin Rusya, İngiltere’nin 3 Mart tarihli programına yönelik olarak Makedonya Müfettişi Umumisi’nin devamından yana tutum sergilemiştir. Ayrıca Makedonya da artan etnik çatışmalar sonucunda, Sultanın bölgedeki etkinliği giderek azalırken İttihat ve Terakki’nin örgütlenmesi ve halk desteğini bulması da aynı yönde artmıştır.
1908’e Gidilen Süreçte Ordunun Tutumu
1907-1908 arası dönemde gerek 3.ordu[5] gerekse 2.ordu[6] açısından huzursuzlukların baş göstermeye başlar. Bunun temel sebebi İstanbul da bulunan 1.ordu’nun Sultan Abdülhamid’ e yakınlığı ve kapıkulu anlayışının hakim olmasıydı. Diğer ordular merkez tarafından ihmal edilip meslekte yükselmesi uzun yıllara yayılırken 1.ordu mensupları kısa sürede rütbe atlayabiliyordu. Bu anlamda saraya yakın kişiler kısa sürede terfiler almıştır. Ordu’da ki huzursuzlukların bir diğer nedeni de subayların maaşlarını 2-3 ay da bir almaları idi. Ve subaylar maaşlarını geç almalarına karşılık müteahhid adı verilen kişilere maaşlarını kırdırma yoluna gitmişlerdir. Ayrıca askeri eğitimlerde 2. Abdülhamid’in talimatıyla gerçek mermiyle talim yapılamaması ordunun modern tekniklerle eğitim yapmasına engel oluyordu. Yine donanmada askerlik dışı uygulamaların görülmesi ordu içindeki huzursuzluğun diğer bir nedenidir. Donanmanın Haliçte demir atması ve bakımının yapılmaması neticesinde Amiral Gamble Paşa[7]’nın çabalarıyla dahi suya çıkamadığını görmekteyiz. Bunların dışında Jandarma Islahı ile gelen yabancı subayların -Makedonya da- refah içinde yaşaması Ordu içerisindeki huzursuzlukları daha da arttırıyordu.
Süreci Hızlandıran Gelişmeler
Makedonya’nın radikal çetelerinden İç İhtilal Örgütü[8] ve Dış İhtilal Örgütü[9]’nün çatışmaları artarak devam ediyordu. İttihat ve Terakkinin Manastır şubesi ve orta rütbeli subaylarla tabanını genişletiyordu. Haziran ayında İttihat ve Terakkinin faaliyetlerinin artmasıyla, 2.Abdülhamit, olayları durdurmak için Yarbay Nazım Beyi[10] görevlendirir. İttihat ve Terakki faaliyetlerine engel olacağı gerekçesiyle Yarbay Nazım Bey için suikast kararı alır ancak bu suikastten Yarbay Nazım Bey kurtulur. Bu olay üzerine İsmail Paşa heyeti bölgeye gönderilir. İngiltere Kralı ve Rus Çarının Reval[11] de bir araya gelmesi İttihat ve Terakki üzerinde Makedonya’nın Osmanlıdan alınacağı endişesini doğurmuş ve süreci hızlandırıcı bir etkisi olmuştur.
1908 yılının Haziran ayı sonlarında Resne’ de Kolağası Niyazi Bey’in öncülüğünde dağa çıkma olayı yaşanmıştır. Buna göre Niyazi Bey yanına aldığı 3 Subay ve 150 kadar fedai ile birlikte dağa çıkar (3 Temmuz 1908). İttihat ve Terakki’nin Manastır Şubesi, Niyazi Bey’in bu hareketine karşı olumsuz tavır sergilemiştir. Niyazi Bey uğradığı kasabalarda halk üzerinde olumlu etkiler bırakmıştır. Gittiği yerlerde Osmanlıcılık düsturuyla din ayrımı gözetmeksizin herkesin desteğini almak istediğini söyleyerek taraftar toplamaya çalışmıştır.
Firzovik Toplantısı
İttihat ve Terakki açısından en büyük halk desteğini sağlayan süreçlerden biri de Firzovik Toplantısı’dır. Buna göre; Arnavutlar, Üsküpe yakın bir köye gelmesi beklenen Avusturyalı öğrencileri taşıyan bir yolcu trenine, bölenin Hristianlara verileceği, Avusturya askerlerinin Üsküpe gireceği söyletisi üzerine protesto gösterilerine başlamıştır. 2. Meştutiyete gidilen süreçte Firzovik Toplantısının ayrı ve hızlandırıcı bir etkisi olmuştur zira İttihat ve Terakki bu süreci iyi bir şekilde yürütmüştür. Yaşanan olayların ardından 3.Ordu Komutanı Kazım Paşa, olayların bastırılması için Miralay Galip Beyi görevlendirmiştir. Miralay Galip Bey İttihatçı bir meşrutiyet yanlısı askerdir. Ayaklanmanın önderleriyle yaptığı görüşmeler sonrasında olayı politik bir hale getirmiş ve Arnavutlar, İttihat ve Terakki saflarına geçmiştir. Bu gelişmeler meşrutiyete gidilen süreci hızlandıran temel taşları oluşturmuştur.
İstanbul Merkezli Hükümet Değişikliği ve Meşrutiyetin İlanı
Serasker Rıza Paşa’ nın yerine Ömer Rüştü Paşa Harbiye Nazırlığına getirilmiştir. Ayrıca Sadrazam Arnavut asıllı Ferit Paşa’ nın yerine Sait Paşa Sadrazamlığa getirilmiştir. (22 Temmuz 1908 ) Sait Paşa Sadrazam olduktan sonra yaptığı uzun süren Meclisi Vükela toplantısı sonrasında 23 Temmuzu 24 Temmuza bağlayan gece Sultan Abdülhamid’ in meşrutiyeti ikinci defa ilan ettiğini, Kanuni Esasi’ nin yürürlüğe girdiğini açıklamıştır.
24 Temmuz sabahı Selanik halkı top sesleriyle şaşkınlık içerisinde uyanmıştı sokaklarda Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Kardeşlik sloganları yükseliyordu. Halkta bir heyecan ve mutluluk coşkusu hakimdi ve kısa süre sonra tüm bu yaşananların meşrutiyetin ilanı olduğu ortaya çıkacaktı. Herkeste meşrutiyetin ülkedeki tüm kötülükleri gidereceği düşüncesi hakimdi tüm Osmanlı meşrutiyet heyecanı içerisinde gösteriler yapıyor top atışlarıyla meşrutiyeti kutluyordu…
İstanbul gazeteleri meşrutiyetin ilanını küçük bir haber gibi vermiştir. Ayrıca meşrutiyetin ilan edildiğine dair bir Tebligatı Resmiye yayınlanmıştır. İstanbul halkı başta meşrutiyetin ilanını şaka olarak algılamış daha sonra idrakına varmıştır. Müslüman ve Gayrimüslimler kol kola kutlamalara katılmıştır. Tüm Osmanlıya, barış geldiği havası hakim olmuştur. 24 Temmuz Hürriyetin ilanı olarak tanımlanmış ve (Rumi 10 Temmuz tarihi) milli bayram olarak ilan edilmiştir.[12] (İydi Milli)
Sonuç
2.Meşrutiyet, İttihat ve Terakki’nin öncülüğünde verilen anayasanın yürürlüğe girmesi mücadelesinin bir sonucudur. 1908 Devrimini tetikleyen unsurlardan en önemlisi Makedonya sorunudur. Makedonya da başlayan olaylar İttihat ve Terakki tarafından, iyi bir şekilde yönetilmiş ve meşrutiyete gidilen süreç hızlanmıştır. Ayrıca 2. ve 3. Orduda ki hayal kırıklıkları ve tatminsizlik, askerlerin meşrutiyete karşı tavrını şekillendirmiş ve orta rütbeli subaylar açıkça İttihat ve Terakki’ye destek vermiştir. Ayrıca 1908 Devrimi imparatorluğun yeniden yapılandırılması açısından da ayrı bir yere sahip olmuştur. Zira 1908 Devrimiyle, İmparatorluktan ulus devlete geçilmiştir.
Okuma Listesi
- Ahmad, Feroz, ’’İttihat ve Terakki (1908-1914) İstanbul, Kaynak Yayınları, 8.baskı, 2010
- Tekeli,İlhan.İlkin,Selim,‘’Cumhuriyetin Harcı: Kökten Modernitenin Doğuşu’’ İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 1.baskı, 2003
- Kansu, Aykut, ‘’1908 Devrimi’’ Çeviri: Ayda Erbal, İletişim Yayınları, 8.baskı, 2017
Kaynakça ve Notlar
[1] Makedonya neresidir? Manastır, Selanik, Kosova, Serez ve Drama’ yı kapsayan bölgeye batılı devletler Makedonya derken Osmanlı Devleti, Vilayat-ı Selase adını vermiştir.
[3] Makedonya da kurulan ilk uluslararası polis barış koruma misyonu olarak ifade edebiliriz.1903 Avrupa devletlerinin müdahalesi sonrasında Mürzteg programı ile Osmanlı zabıtasını reformdan geçirmek üzere bir program hazırlanmıştır. Buna göre program 9 maddeden oluşacaktır. Bu maddeler arasında, bölgenin İtalyanlardan oluşan jandarma birliğine teslim edilmesi, devlet memuriyetliklerinde hristian memurların çalışması,işenen suçlar konusunda Müslüman ve hristian ortak bir komisyonun kurulması gibi hükümler yer almıştır.
[4] Bkz: Berlin antlaşması’ nın 21. maddesi.
[5] Selanik merkezli ordu
[6] Edirne merkezli ordu
[7] Türkiye’ye Bahriye Danışmanı olarak 1908 yılı sonunda atanan Koramiral Sir Douglas Gamble , 15 aylık boyunca bahriye gücünün revize edilmesine yönelik çalışmalar yapmıştır.
[8] Makedon İç İhtilal Örgütü (İMRO) : Bölgeyi 5 ihtilal bölgesine ayırmıştır: Üsküp, Manastır, Serez, İstiroca, Pirlepe. Her bölge nahiyelere ayrılmış ve 10’ar kişilik çeteler kurulmuştur.
[9] İMRO’nun kurulmasından sonra, Bulgaristan da Makedonya komitelerinin karşısında yer aldığı için 1894’te Makedon Dış İhtilal Örgütü’nü kurulmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz: Tekeli İlhan, İlkin Selim, ‘’Cumhuriyetin Harcı : Köktenci Modernitenin Doğuşu’’ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları , (2003) 1.baskı , İstanbul
[10] Enver Paşanın eniştesi Kaymakam (Yarbay) Nazım Bey.
[11] VII. Edward ile Rus Çarı olan Nikola (Finlandiya’nın Baltık kıyısında) arasında yapılan görüşmeyi, İttihat ve Terakki basına bir açıklama yapılmadığı için Osmanlı topraklarını paylaştıklarına yönelik bir görüşme olarak algılamış ve propaganda faaliyetlerine başlamıştır.
[12] İydi Milli, Osmanlı Devletinde ki tek milli bayramdır.Cumhuriyetin ilanından sonra 1934 yılına kadar Milli Bayram olarak kutlanmaya devam etmiştir.
* Ahmad, Feroz, ‘‘İttihat ve Terakki (1908-1914) ”, İstanbul,Kaynak Yayınları, 8.baskı,2010
Görsel Listesi
1.Görsel:http://devlet.com.tr/makaleler/y70-IKINCI_MESRUTIYETIN_ILANINA_ZEMIN_HAZIRLAYAN_FAKTORLER.html
2.Görsel:https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Niyazi_Ahmet_Rsneli_Bey.jpg
3.Görsel:https://www.turkcebilgi.com/ikinci_me%C5%9Frutiyet